Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici Denizli'de açıklamalarda bulundu

SİYASET 07.04.2017 - 15:33, Güncelleme: 21.04.2021 - 10:50
 

Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici Denizli'de açıklamalarda bulundu

Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici , Amerika Birleşik Devletinin Suriye'ye yapmış olduğu operasyonu desteklediklerini söyledi.

  Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici , Amerika Birleşik Devletinin Suriye'ye yapmış olduğu operasyonu desteklediklerini söyledi.     Büyük Birlik Partisi Denizli İl Başkanlığı ve Alperen Ocaklarının Sivil Toplum Kuruluşlarına düzenlediği toplantıya katılan BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, ABD'nin Suriye'ye yapmış olduğu hava saldırısı ve ülke gündemi ile ilgili açıklamalarda bulundu.   ABD'nin Suriye'ye yapmış olduğu hava saldırısını değerlendiren Destici,  "Zor bir Coğrafyadayız. Türk ve İslam Coğrafyasında kan ve göz yaşı var.  Bunlardan en çok etkilenen sınırımızın yanı başında Suriye ve Irak var. Buralarda insanlık dışı katliamlar ve soykırımlar oluyor. Orada mazlum ve masum Müslüman kardeşlerimiz ve siviller şehit ediliyor. Topraklarından yerlerinden ve yurtlarından oluyorlar." dedi.   Destici, "İdlib de zalim Esad güçlerinin kimyasal gazlı saldırısı sonucu yüzlerce çoluk, çocuk genç hayatını kaybetti. İnsanlık ve savaş suçu işlendi. Bir vahşet gerçekleştirildi. Bu saldırıyı gerçekleştiren Esed rejimini ve bugüne kadar ona destek veren Rusya'yı, İran'ı, Çin'i ne kadar Emperyalist Küresel güç varsa hepsini lanetliyorum." diye konuştu.   Destici, "Birleşmiş Milletlerinin katliamı kınaması ve bunun Rusya tarafından veto edilmesi ve Batının sadece bir kaç kınamayla işi geçiştirmeye çalışması kabul edilebilir bir durum değildir. Müslüman rejim tarafından Laskiye yada Şamda bir Hristiyan Kasabasına böyle bir olay yapılmış olsa acaba Batının tepkisi bu kadar mı olurdu?" diye tepki gösterdi.   Destici, "Sabaha karşı ABD'nin bu saldırının gerçekleştirildiği Suriye askeri üssünü bombaladığını doğru bulduğumuzu takdir ettiğimizi belirtmek buna cevabın burada kalınmaması gerektiği ifade etmek istiyorum. İslam Dünyasının ya da hür Dünya'nın tepkisini dindirme adına olayın şiddetini, sıcaklığını düşürme adına yapılıp yapılmadığını önümüzdeki süreçte göreceğiz. Sadece hava üssünün ve askeri bölgenin bombalanmasıyla sınırlı kalınırsa demek ki burada niyet dediğimiz gibi oluşan tepkiyi dindirmek ve öbür taraftan el altından Esed'e sen yürü anlamına gelir. Bekleyip göreceğiz ve takip edeceğiz. Suriye de huzurun ve iç barışın sağlanması için Suriye de rejim değişikliğine bağlıdır. Bu rejim buradan gitmelidir. Çünkü faturası ortadadır. Yüzbinlerce masum hayatını kaybetmiş, milyonlarca insan da mülteci durumundadır. Bunun müsebibileri bunun bedelini ödemek zorundadır." dedi.   16 Nisan da yapılacak olan Anayasa Değişikliği referandumu ile ilgili konuşan Destici, "Aziz Milletimiz vesayet sisteminin her türlü müdahalesine, yapılan ilk seçimde oylarıyla gerekli cevabı vermiştir. En son 15 Temmuz’ da canıyla bedeniyle kendini ortaya koymuştur. Halkımız; 1950 seçimleri sonrası Menderes’i, 1960 sonrası Demirel’i, 1980 sonrası Özal’ı, 2002 sonrası Erdoğan’ı iktidara getirmiş ve fakat milletten yetki alan siyasiler, vesayetçi sistemi demokrasimiz üzerinden kaldırmayı başaramamışlardır." dedi.     "İlk defa sivil siyaset Anayasa ile ilgili inisiyatif almış ve “Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi” ile değişiklik teklifini Milletimizin önüne getirmiştir." diyen Destici, "Ülkemizde sistem tartışmaları 94 yıldır sürmektedir. Her dönem yönetim sisteminden şikâyet edilmiş ve sistem tartışmaları yapılmıştır. Mustafa Kemal Atatürk’ün kafasında nasıl bir Cumhuriyet vardı? Halk Fırkası Cumhuriyetçiler ve La Cumhuriyetçiler diye ikiye ayrılmıştı. La Cumhuriyetçilerin bir kısmı mevcut sistemi savunan Hâkimiyet-i Milliyetciler, bir kısmı ise İttihatçılardı. Cumhuriyetçiler ise üçe ayrılıyordu: Fransız modelini savunan cumhuriyetçiler, Amerikan modelini savunan Cumhuriyetçiler ve Türkiye tarzını savunan Cumhuriyetçiler. Mustafa Kemal Paşa ve çevresi Türk tipi Cumhuriyeti savunan üçüncü gruptandı 29 Ekim 1923’de meclis hükümeti sisteminden Cumhuriyet sistemine geçildi. Meclis iktidarını artık Cumhurbaşkanı ve CHP Genel başkanı olan Mustafa Kemal Paşa’ya devretti. Artık başbakanı ve hükümeti o atıyor, yürütme Çankaya Köşkü’ndeki toplantılarla ilerliyordu. 1973 yılından itibaren başkanlık sistemi tartışmalarına MHP lideri merhum Alparslan Türkeş de “Tek Meclis-Tek Başkan” formülüyle katıldı. Millî bünyemize ve şartlarımıza uymayan, temeli Avrupa’nın liberal ve sosyal demokrasisine dayanan bugünkü anayasayı başından sonuna kadar değiştirecek, millî demokrasiyi bütün müessesleriyle kuracağız. Milliyetçi Hareket, tek başkan, tek meclis sistemini savunur. Çağımız kuvvetli, adil ve hızlı icra çağıdır. Türk milleti, dünya imparatorlukları kurduğu devirlerde, kuvvetli, adil ve hızlı icra sistemini uygulamıştır.  Rahmetli kurucu liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu sistem değişikliğine ilişkin, şunları ifade etmişti; “Parlamenter sisteme göre Cumhurbaşkanının yetkileri çok fazla. Başkanlık sistemine göre ise yetkileri çok az. Bunu da yerli yerine oturtmak gerekiyor. Tercih yapılmalı. Başkanlık sistemi mi? Parlamenter sistem mi? Biz başkanlık sistemini savunuyoruz."   Destici açıklamasını şöyle sürdürdü: "Partimiz, temel felsefesi itibari ile demokrasiyi özümsemiş, milliyetçi, maneviyatçı bir siyasi harekettir. 16 Nisan’da milletimizin yüksek tercihine sunulacak olan Hükümet Sistemi Değişikliği teklifini de bu çerçevede değerlendirmekteyiz. Cumhuriyet ve öncesi siyasi hayatımızın çok pahalı yaşanmış acı tecrübelerini de dikkate alarak Türkiye’mizin darbe anayasası ile oluşturulmuş mevcut sistemden kurtarılarak tam demokratik yeni bir sistem değişikliğine ihtiyaç duyduğu da muhakkaktır."   Destici, açıklamasını şöyle tamamladı : Yeni bir sistem tartışılırken bizim için şu beş kriter azami derecede önem taşımaktadır.  1-            Devletimizin üniter yapısının muhafazası, 2-            Türk kimliği ve Türkçemiz, 3-            Kuvvetler ayrılığı prensibi, 4-            Temel haklar ve inanç hürriyeti,  5-            Darbe hukukunun ve vesayetin ortadan kaldırılması.    Halk oylamasına sunulan sistemde, bu kriterlerimize önemli ölçüde uyum tespit ettik. Lâkin şu kaydı da düşmek mükellefiyetimiz açısından çok önemlidir. Türkiye Büyük Millet Meclisimizin güçlendirilmesi ve özellikle kuvvetler ayrılığının temel prensiplerinin yerine getirilmesi bakımından darbe yasalarının ürünü olan siyasi partiler yasası ve seçim kanununun acilen demokratikleşmesi gerekmektedir. Türkiye 2019 seçimlerine kadar iki yıllık sürecin bir saniyesini bile boş geçirmemeli, demokrasiyi güçlendirmek, hukukun üstünlüğünü tesis ettirmek, kuvvetler ayrılığını tam olarak sağlamak için her türlü yasal düzenlemeleri hayata geçirmelidir. Referandum sonucu ne olursa olsun, Türkiye her sahada büyük bir yenilenme ve reform çağını başlatmak zorundadır. Büyük Birlik Partisi olarak;  Anayasa değişikliğinin Devletimizin bekası ile Milletimizin huzur ve refahına katkı sağlayacağına inanıyor; “Vakit Millete Yönelme Vakti’dir” anlayışıyla“evet” diyoruz. Bu referandumun sonucu ne olursa olsun uzun vadede kazananlar; Milletin iradesinden yana olanlar ile ahlak, hukuk ve itidali terk etmeyenler olacaktır."   Toplantıya Denizli Milletvekili Sema Ramazanoğlu, Alperen Ocakları Genel Başkanı Murat Aslan, MKYK üyeleri, Belediye başkanları ve STK temsilcileri katıldı.
Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici , Amerika Birleşik Devletinin Suriye'ye yapmış olduğu operasyonu desteklediklerini söyledi.

  Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici , Amerika Birleşik Devletinin Suriye'ye yapmış olduğu operasyonu desteklediklerini söyledi.

 

  Büyük Birlik Partisi Denizli İl Başkanlığı ve Alperen Ocaklarının Sivil Toplum Kuruluşlarına düzenlediği toplantıya katılan BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, ABD'nin Suriye'ye yapmış olduğu hava saldırısı ve ülke gündemi ile ilgili açıklamalarda bulundu.

 

ABD'nin Suriye'ye yapmış olduğu hava saldırısını değerlendiren Destici,  "Zor bir Coğrafyadayız. Türk ve İslam Coğrafyasında kan ve göz yaşı var.  Bunlardan en çok etkilenen sınırımızın yanı başında Suriye ve Irak var. Buralarda insanlık dışı katliamlar ve soykırımlar oluyor. Orada mazlum ve masum Müslüman kardeşlerimiz ve siviller şehit ediliyor. Topraklarından yerlerinden ve yurtlarından oluyorlar." dedi.

 

Destici, "İdlib de zalim Esad güçlerinin kimyasal gazlı saldırısı sonucu yüzlerce çoluk, çocuk genç hayatını kaybetti. İnsanlık ve savaş suçu işlendi. Bir vahşet gerçekleştirildi. Bu saldırıyı gerçekleştiren Esed rejimini ve bugüne kadar ona destek veren Rusya'yı, İran'ı, Çin'i ne kadar Emperyalist Küresel güç varsa hepsini lanetliyorum." diye konuştu.

 

Destici, "Birleşmiş Milletlerinin katliamı kınaması ve bunun Rusya tarafından veto edilmesi ve Batının sadece bir kaç kınamayla işi geçiştirmeye çalışması kabul edilebilir bir durum değildir. Müslüman rejim tarafından Laskiye yada Şamda bir Hristiyan Kasabasına böyle bir olay yapılmış olsa acaba Batının tepkisi bu kadar mı olurdu?" diye tepki gösterdi.

 

Destici, "Sabaha karşı ABD'nin bu saldırının gerçekleştirildiği Suriye askeri üssünü bombaladığını doğru bulduğumuzu takdir ettiğimizi belirtmek buna cevabın burada kalınmaması gerektiği ifade etmek istiyorum. İslam Dünyasının ya da hür Dünya'nın tepkisini dindirme adına olayın şiddetini, sıcaklığını düşürme adına yapılıp yapılmadığını önümüzdeki süreçte göreceğiz. Sadece hava üssünün ve askeri bölgenin bombalanmasıyla sınırlı kalınırsa demek ki burada niyet dediğimiz gibi oluşan tepkiyi dindirmek ve öbür taraftan el altından Esed'e sen yürü anlamına gelir. Bekleyip göreceğiz ve takip edeceğiz. Suriye de huzurun ve iç barışın sağlanması için Suriye de rejim değişikliğine bağlıdır. Bu rejim buradan gitmelidir. Çünkü faturası ortadadır. Yüzbinlerce masum hayatını kaybetmiş, milyonlarca insan da mülteci durumundadır. Bunun müsebibileri bunun bedelini ödemek zorundadır." dedi.

 

16 Nisan da yapılacak olan Anayasa Değişikliği referandumu ile ilgili konuşan Destici, "Aziz Milletimiz vesayet sisteminin her türlü müdahalesine, yapılan ilk seçimde oylarıyla gerekli cevabı vermiştir. En son 15 Temmuz’ da canıyla bedeniyle kendini ortaya koymuştur. Halkımız; 1950 seçimleri sonrası Menderes’i, 1960 sonrası Demirel’i, 1980 sonrası Özal’ı, 2002 sonrası Erdoğan’ı iktidara getirmiş ve fakat milletten yetki alan siyasiler, vesayetçi sistemi demokrasimiz üzerinden kaldırmayı başaramamışlardır." dedi.

 

  "İlk defa sivil siyaset Anayasa ile ilgili inisiyatif almış ve “Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi” ile değişiklik teklifini Milletimizin önüne getirmiştir." diyen Destici, "Ülkemizde sistem tartışmaları 94 yıldır sürmektedir. Her dönem yönetim sisteminden şikâyet edilmiş ve sistem tartışmaları yapılmıştır. Mustafa Kemal Atatürk’ün kafasında nasıl bir Cumhuriyet vardı? Halk Fırkası Cumhuriyetçiler ve La Cumhuriyetçiler diye ikiye ayrılmıştı. La Cumhuriyetçilerin bir kısmı mevcut sistemi savunan Hâkimiyet-i Milliyetciler, bir kısmı ise İttihatçılardı. Cumhuriyetçiler ise üçe ayrılıyordu: Fransız modelini savunan cumhuriyetçiler, Amerikan modelini savunan Cumhuriyetçiler ve Türkiye tarzını savunan Cumhuriyetçiler. Mustafa Kemal Paşa ve çevresi Türk tipi Cumhuriyeti savunan üçüncü gruptandı 29 Ekim 1923’de meclis hükümeti sisteminden Cumhuriyet sistemine geçildi. Meclis iktidarını artık Cumhurbaşkanı ve CHP Genel başkanı olan Mustafa Kemal Paşa’ya devretti. Artık başbakanı ve hükümeti o atıyor, yürütme Çankaya Köşkü’ndeki toplantılarla ilerliyordu. 1973 yılından itibaren başkanlık sistemi tartışmalarına MHP lideri merhum Alparslan Türkeş de “Tek Meclis-Tek Başkan” formülüyle katıldı. Millî bünyemize ve şartlarımıza uymayan, temeli Avrupa’nın liberal ve sosyal demokrasisine dayanan bugünkü anayasayı başından sonuna kadar değiştirecek, millî demokrasiyi bütün müessesleriyle kuracağız. Milliyetçi Hareket, tek başkan, tek meclis sistemini savunur. Çağımız kuvvetli, adil ve hızlı icra çağıdır. Türk milleti, dünya imparatorlukları kurduğu devirlerde, kuvvetli, adil ve hızlı icra sistemini uygulamıştır.  Rahmetli kurucu liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu sistem değişikliğine ilişkin, şunları ifade etmişti; “Parlamenter sisteme göre Cumhurbaşkanının yetkileri çok fazla. Başkanlık sistemine göre ise yetkileri çok az. Bunu da yerli yerine oturtmak gerekiyor. Tercih yapılmalı. Başkanlık sistemi mi? Parlamenter sistem mi? Biz başkanlık sistemini savunuyoruz."

 

Destici açıklamasını şöyle sürdürdü: "Partimiz, temel felsefesi itibari ile demokrasiyi özümsemiş, milliyetçi, maneviyatçı bir siyasi harekettir. 16 Nisan’da milletimizin yüksek tercihine sunulacak olan Hükümet Sistemi Değişikliği teklifini de bu çerçevede değerlendirmekteyiz. Cumhuriyet ve öncesi siyasi hayatımızın çok pahalı yaşanmış acı tecrübelerini de dikkate alarak Türkiye’mizin darbe anayasası ile oluşturulmuş mevcut sistemden kurtarılarak tam demokratik yeni bir sistem değişikliğine ihtiyaç duyduğu da muhakkaktır."

 

Destici, açıklamasını şöyle tamamladı : Yeni bir sistem tartışılırken bizim için şu beş kriter azami derecede önem taşımaktadır. 

1-            Devletimizin üniter yapısının muhafazası,

2-            Türk kimliği ve Türkçemiz,

3-            Kuvvetler ayrılığı prensibi,

4-            Temel haklar ve inanç hürriyeti, 

5-            Darbe hukukunun ve vesayetin ortadan kaldırılması. 

 

Halk oylamasına sunulan sistemde, bu kriterlerimize önemli ölçüde uyum tespit ettik. Lâkin şu kaydı da düşmek mükellefiyetimiz açısından çok önemlidir. Türkiye Büyük Millet Meclisimizin güçlendirilmesi ve özellikle kuvvetler ayrılığının temel prensiplerinin yerine getirilmesi bakımından darbe yasalarının ürünü olan siyasi partiler yasası ve seçim kanununun acilen demokratikleşmesi gerekmektedir. Türkiye 2019 seçimlerine kadar iki yıllık sürecin bir saniyesini bile boş geçirmemeli, demokrasiyi güçlendirmek, hukukun üstünlüğünü tesis ettirmek, kuvvetler ayrılığını tam olarak sağlamak için her türlü yasal düzenlemeleri hayata geçirmelidir. Referandum sonucu ne olursa olsun, Türkiye her sahada büyük bir yenilenme ve reform çağını başlatmak zorundadır. Büyük Birlik Partisi olarak;  Anayasa değişikliğinin Devletimizin bekası ile Milletimizin huzur ve refahına katkı sağlayacağına inanıyor; “Vakit Millete Yönelme Vakti’dir” anlayışıyla“evet” diyoruz. Bu referandumun sonucu ne olursa olsun uzun vadede kazananlar; Milletin iradesinden yana olanlar ile ahlak, hukuk ve itidali terk etmeyenler olacaktır."

 

Toplantıya Denizli Milletvekili Sema Ramazanoğlu, Alperen Ocakları Genel Başkanı Murat Aslan, MKYK üyeleri, Belediye başkanları ve STK temsilcileri katıldı.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve denizli20haber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.