Kanserden korunmak için uyarıları dikkate alın

SAĞLIK 03.02.2017 - 09:42, Güncelleme: 21.04.2021 - 10:50
 

Kanserden korunmak için uyarıları dikkate alın

Denizli Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği’ne bağlı Denizli Devlet Hastanesi Medikal Onkoloji Uzmanı Dr. Atike Gökçen Demiray, “4 Şubat Dünya Kanser Günü” dolayısıyla bir açıklama yaptı ve özellikle kanserden korunmak için bazı uyarılarda bulundu.

Kanserin dünya genelinde giderek artan bir sağlık problemi, toplumlarda önemli bir sosyoekonomik yük, bireylerde de maddi ve manevi kayıp ve zorluklara yol  açan bir hastalık olduğunu belirten Medikal Onkoloji Uzmanı Dr. Atike Gökçen Demiray, toplumda bilinç oluşturmak ve bu hastalıklardan korunmak için 2000 yılından bu yana 4 Şubat’ın ‘Dünya Kanser Günü’ olarak ifade etti. Her yıl yaklaşık 14 milyon kişinin kansere yakalandığını, gerekli önlemler alınmazsa 2030 yılında 22 milyon yeni vakanın ortaya çıkacağının tahmin edildiğini vurgulayan Demiray: “Kanser, normal hücrelerin kontrolsüz şekilde çoğalması ve büyümesi ile oluşur. Kanser hücreleri normal hücrenin aksine başka hücrelerle temas ettiklerinde dahi büyümeye ve çoğalmaya devam ederek kendi damar ağını oluştur, diğer hücrelerin aleyhine beslenmeye devam ederler. Zaman içinde bulundukları dokulardan farklı dokulara lenf ve kan yolu ile ulaşırlar. Ulaştıkları yerde büyümeye ve çoğalmaya devam ederek kitle etkisi oluştururlar. Kanser %5-15 oranında kalıtsal genetik özellikler nedeniyle oluşabilirken çevresel faktörler ve kişinin yaşam koşulları da kanser oluşumunda etkendir. Kansere sebep olan faktörleri şöyle sıralayabiliriz; Günümüzde en çok sorulan soruların başında “kanserden korunmak ve tedavi olmak mümkün müdür?” gelmektedir. Bu konuda toplum olarak, birey olarak ve sağlık çalışanı olarak herkesin yapabileceği şeyler vardır: Sigara, savaşılması gereken kanser nedenlerinin başında gelmektedir. Kanserden ölümlerin %30’undan, akciğer kanseri vakalarının yaklaşık %90’ından sigara sorumludur. Ayrıca sigara; ağız, gırtlak, yemek borusu, karaciğer, pankreas, mide, böbrek, idrar kesesi kanserlerine de yol açmaktadır. Alkol ağız, boğaz, gırtlak, yemek borusu, karaciğer, kalın bağırsak, pankreas ve meme kanserine neden olabilmektedir. Özellikle sigara ile beraber alkol kullanmak bu kanserlerin riskini daha fazla artırmaktadır. Güneş ışığına yani ultraviyole B ışınlarına uzun süre maruz kalmak da deri kanserine yol açabilmektedir. Bununla birlikte, uzun süre solaryuma girmek de kanser riskini artırabilmektedir” diye konuştu.     “SAĞLIKLI BESLENME KANSERDEN KORUNMADA ÖNEMLİ”   Medikal Onkoloji Uzmanı Dr. Atike Gökçen Demiray, kanser riskini azaltmak için yapılabilecekler konusunda da şu uyarılarda bulundu: “Yaz aylarında 10.00-16.00 saatleri arasında doğrudan güneş ışığına maruziyetten uzak durulmalı ve koruyucu kremler kullanılmalıdır. Güvenli bir cinsel yaşam ve aşılanma gibi korunma yöntemleri ile HPV, HBV ve HIV gibi kronik enfeksiyonlardan ve neden oldukları kanserlerden korunabilinir. Yine sağlıklı beslenmek de kanserden korunmada en önemli noktalardan birisidir. Kanser riskini artıran fast-food tarzı beslenme, hazır ve işlenmiş gıdalardan uzak durmak,  kısa zamanda yüksek ateşte ve ateşe yakın pişirme gibi yöntemlerden kaçınmak, sebze ve meyveden zengin Akdeniz usulü beslenme herkesin yapabileceği basit korunma örneklerinden birisidir. Kanseri önleyici besin öğeleri olan mevsimsel taze meyve ve sebze içeren gıdalar tüketilmeli, günde en az 2-2.5 litre su içilmelidir. Fazla miktarda sucuk, salam, sosis gibi işlenmiş et ürünlerinden uzak durulmalı, günde 2-3 gramdan fazla tuz tüketilmemelidir. Fazla kırmızı et tüketimi, kalın bağırsak kanseri riskini artırdığı için haftada en fazla yarım kilo kırmızı et tüketilmeli, bunun yerine; balık, tavuk, hindi gibi beyaz etler tercih edilmelidir. Şeker ve yağ tüketimine de dikkat edilmelidir. Günde en az 5 porsiyon sebze ve meyve yenilmelidir. İşlenmiş tahıl ürünleri yerine tam buğday, tam çavdar, tam yulaf tercih edilmelidir. Ayrıca besinlerin saklama koşullarına da gerekli özenin gösterilmesi gerekmektedir. Plastik kaplar yerine cam kaplar, nemli sıcak ortamlar yerine serin kuru ortamlar tercih edilmelidir. Düzenli olarak günlük en az 30 dakika egzersiz yapanlarda; meme, kalın bağırsak, rahim ve prostat kanseri daha az görülmektedir. Aşırı kilolar başta meme kanseri olmak üzere; kalın bağırsak, rahim, yemek borusu, böbrek, pankreas, prostat ve yumurtalık kanseri ile çok yakın ilişkilidir. Kilo vermek ile kanser riski belirgin olarak azalmaktadır” dedi.   KANSER, DÜNYADA ÖLÜM NEDENLERİNDE İLK SIRADA YER ALIYOR   Türkiye’de en sık görülen kanser tiplerinin; akciğer, meme, prostat, kolorektal ve mesane kanseri iken kanser ile ilişkili ölümlerin en sık nedenlerinin; akciğer, mide, prostat, kolorektal ve meme kanseri olduğunu dile getiren Uz. Dr. Atike Gökçen Demiray, kadınlarda en sık meme kanseri, erkeklerde ise akciğer kanseri görüldüğünü söyledi. Demiray: “Türkiye’de cinsiyete göre kanserin sebep olduğu ölümlere bakıldığında; kadınlarda ilk sırada meme kanseri, ardından akciğer, mide, kolon-rektum ve serviks kanseri görülüyor. Erkeklerde ise kanserin sebep olduğu ölümlerde ilk sırayı akciğer kanseri alıyor. Bunu mide, karaciğer, kolon-rektum ve prostat kanseri takip ediyor. Modern tıptaki gelişmelere rağmen, dünyada ve ülkemizde ölüm nedenleri arasında halen ilk sıralarda yer almasından dolayı kanser önemli bir sağlık sorunudur. Tanısı ve tedavisi farklı uzmanlık dallarının işbirliğini gerektirmektedir. Kanser hastalarının 5 yıl hayatta kalma ihtimali %35'lerden %75'lere, hatta meme kanseri gibi bazı kanserlerde %90'lara çıkıyor. Kanser kaynaklı ölüm oranlarındaki düşüşün önemli bir nedeni de erken tanıdır. Erken tanı bireyle sağlık çalışanının el ele yapacağı bir şeydir. Kanserde erken tanı; kanseri bulunduğu doku içindeyken yakalanmasıdır. Bu evre de hastalık henüz etrafa yayılmamıştır. Bu evre de tanı konulup tedavi edilen hastaların kanserden tamamen kurtulma şansı daha yüksektir. Türkiye'de özellikle meme, rahim ağzı (serviks) ve bağırsak kanserinin erken tanısı konusunda ulusal tarama programları mevcuttur. Meme kanseri için 40 yaş ve üzerinde mamografi ile tarama başlamalıdır. Aktif ya da pasif sigara içicisi veya altta kanser oluşumuna neden olabilecek riskleri olan kişilere 50 yaş ve üstünde düşük dozla çekilen Akciğer tomografisi ile tarama önerilir. Erken tanı ile tamamen şifa olabilecek olan rahim ağzı kanseri için cinsel ilişkiden sonra ilk 3 yıl içinde ve 21 yaşından önce tarama başlanmalı ve 30 yaş üstündeki kadınlar için kanser öncüsü bir enfeksiyon olan HPV testinin yapılması önerilmektedir. Bağırsak kanseri için risk oluşturan bir durum yoksa tüm bireyler için 50 yaş ve üzerinde tarama kolonoskopisi yapılması, prostat kanseri için risk altındaki bireylerde ise 50 yaş ve üzeri ürolojik muayene ve PSA kontrol önerilir” diye konuştu.   Son yıllarda kanserde, yaşam süresindeki artışı sağlayan önemli bir diğer faktörün tedavideki gelişmeler olduğunu vurgulayan Uz. Dr. Atike Gökçen Demiray; “Son yıllarda genetik tanı ve tedavi yöntemlerinin gelişmesiyle, kanser hücreleri her kanser türünde, hatta aynı tip kanseri olan her hastada farklı olarak şekillenir” dedi ve şöyle konuştu: “Patolojik olarak aynı tipte görünen iki meme kanseri aslında genetik olarak farklı davranışlar sergileyebilir. Farklı genetik davranışları hedefleyerek her hasta için ayrı ayrı planlanarak uygulanan tedavilere, hedefe yönelik tedavi veya kişiselleştirilmiş tedavi adı verilir. Kanser tedavisinin geleceğinde hedefe yönelik tedaviler ve immünoterapi önemli bir rol oynamaktadır. Nanoteknolojik yöntemlerin de gelişmesine paralel olarak yeniden yapılandırılan veya yeni keşfedilen ilaçların adeta bir güdümlü füze gibi sadece kanserli hücrelere hedeflenerek, canlı hücrelere zarar vermeden uygulanabilmesi yakın gelecekteki kanser tedavi stratejilerinde çok önemli bir adım olacaktır. Hastanemiz Onkoloji Merkezi ekibi (Medikal Onkoloji ve Radyasyon Onkoloji) olarak güncel tedavi yaklaşımları ile hastalarımızın hastalığının her aşamasında yanında olduğumuzu ve olacağımızı belirtmek isteriz.”
Denizli Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği’ne bağlı Denizli Devlet Hastanesi Medikal Onkoloji Uzmanı Dr. Atike Gökçen Demiray, “4 Şubat Dünya Kanser Günü” dolayısıyla bir açıklama yaptı ve özellikle kanserden korunmak için bazı uyarılarda bulundu.

Kanserin dünya genelinde giderek artan bir sağlık problemi, toplumlarda önemli bir sosyoekonomik yük, bireylerde de maddi ve manevi kayıp ve zorluklara yol  açan bir hastalık olduğunu belirten Medikal Onkoloji Uzmanı Dr. Atike Gökçen Demiray, toplumda bilinç oluşturmak ve bu hastalıklardan korunmak için 2000 yılından bu yana 4 Şubat’ın ‘Dünya Kanser Günü’ olarak ifade etti. Her yıl yaklaşık 14 milyon kişinin kansere yakalandığını, gerekli önlemler alınmazsa 2030 yılında 22 milyon yeni vakanın ortaya çıkacağının tahmin edildiğini vurgulayan Demiray: “Kanser, normal hücrelerin kontrolsüz şekilde çoğalması ve büyümesi ile oluşur. Kanser hücreleri normal hücrenin aksine başka hücrelerle temas ettiklerinde dahi büyümeye ve çoğalmaya devam ederek kendi damar ağını oluştur, diğer hücrelerin aleyhine beslenmeye devam ederler. Zaman içinde bulundukları dokulardan farklı dokulara lenf ve kan yolu ile ulaşırlar. Ulaştıkları yerde büyümeye ve çoğalmaya devam ederek kitle etkisi oluştururlar. Kanser %5-15 oranında kalıtsal genetik özellikler nedeniyle oluşabilirken çevresel faktörler ve kişinin yaşam koşulları da kanser oluşumunda etkendir. Kansere sebep olan faktörleri şöyle sıralayabiliriz; Günümüzde en çok sorulan soruların başında “kanserden korunmak ve tedavi olmak mümkün müdür?” gelmektedir. Bu konuda toplum olarak, birey olarak ve sağlık çalışanı olarak herkesin yapabileceği şeyler vardır: Sigara, savaşılması gereken kanser nedenlerinin başında gelmektedir. Kanserden ölümlerin %30’undan, akciğer kanseri vakalarının yaklaşık %90’ından sigara sorumludur. Ayrıca sigara; ağız, gırtlak, yemek borusu, karaciğer, pankreas, mide, böbrek, idrar kesesi kanserlerine de yol açmaktadır. Alkol ağız, boğaz, gırtlak, yemek borusu, karaciğer, kalın bağırsak, pankreas ve meme kanserine neden olabilmektedir. Özellikle sigara ile beraber alkol kullanmak bu kanserlerin riskini daha fazla artırmaktadır. Güneş ışığına yani ultraviyole B ışınlarına uzun süre maruz kalmak da deri kanserine yol açabilmektedir. Bununla birlikte, uzun süre solaryuma girmek de kanser riskini artırabilmektedir” diye konuştu.

 

 

“SAĞLIKLI BESLENME KANSERDEN KORUNMADA ÖNEMLİ”

 

Medikal Onkoloji Uzmanı Dr. Atike Gökçen Demiray, kanser riskini azaltmak için yapılabilecekler konusunda da şu uyarılarda bulundu: “Yaz aylarında 10.00-16.00 saatleri arasında doğrudan güneş ışığına maruziyetten uzak durulmalı ve koruyucu kremler kullanılmalıdır. Güvenli bir cinsel yaşam ve aşılanma gibi korunma yöntemleri ile HPV, HBV ve HIV gibi kronik enfeksiyonlardan ve neden oldukları kanserlerden korunabilinir. Yine sağlıklı beslenmek de kanserden korunmada en önemli noktalardan birisidir. Kanser riskini artıran fast-food tarzı beslenme, hazır ve işlenmiş gıdalardan uzak durmak,  kısa zamanda yüksek ateşte ve ateşe yakın pişirme gibi yöntemlerden kaçınmak, sebze ve meyveden zengin Akdeniz usulü beslenme herkesin yapabileceği basit korunma örneklerinden birisidir. Kanseri önleyici besin öğeleri olan mevsimsel taze meyve ve sebze içeren gıdalar tüketilmeli, günde en az 2-2.5 litre su içilmelidir. Fazla miktarda sucuk, salam, sosis gibi işlenmiş et ürünlerinden uzak durulmalı, günde 2-3 gramdan fazla tuz tüketilmemelidir. Fazla kırmızı et tüketimi, kalın bağırsak kanseri riskini artırdığı için haftada en fazla yarım kilo kırmızı et tüketilmeli, bunun yerine; balık, tavuk, hindi gibi beyaz etler tercih edilmelidir. Şeker ve yağ tüketimine de dikkat edilmelidir. Günde en az 5 porsiyon sebze ve meyve yenilmelidir. İşlenmiş tahıl ürünleri yerine tam buğday, tam çavdar, tam yulaf tercih edilmelidir. Ayrıca besinlerin saklama koşullarına da gerekli özenin gösterilmesi gerekmektedir. Plastik kaplar yerine cam kaplar, nemli sıcak ortamlar yerine serin kuru ortamlar tercih edilmelidir. Düzenli olarak günlük en az 30 dakika egzersiz yapanlarda; meme, kalın bağırsak, rahim ve prostat kanseri daha az görülmektedir. Aşırı kilolar başta meme kanseri olmak üzere; kalın bağırsak, rahim, yemek borusu, böbrek, pankreas, prostat ve yumurtalık kanseri ile çok yakın ilişkilidir. Kilo vermek ile kanser riski belirgin olarak azalmaktadır” dedi.

 

KANSER, DÜNYADA ÖLÜM NEDENLERİNDE İLK SIRADA YER ALIYOR

 

Türkiye’de en sık görülen kanser tiplerinin; akciğer, meme, prostat, kolorektal ve mesane kanseri iken kanser ile ilişkili ölümlerin en sık nedenlerinin; akciğer, mide, prostat, kolorektal ve meme kanseri olduğunu dile getiren Uz. Dr. Atike Gökçen Demiray, kadınlarda en sık meme kanseri, erkeklerde ise akciğer kanseri görüldüğünü söyledi. Demiray: “Türkiye’de cinsiyete göre kanserin sebep olduğu ölümlere bakıldığında; kadınlarda ilk sırada meme kanseri, ardından akciğer, mide, kolon-rektum ve serviks kanseri görülüyor. Erkeklerde ise kanserin sebep olduğu ölümlerde ilk sırayı akciğer kanseri alıyor. Bunu mide, karaciğer, kolon-rektum ve prostat kanseri takip ediyor. Modern tıptaki gelişmelere rağmen, dünyada ve ülkemizde ölüm nedenleri arasında halen ilk sıralarda yer almasından dolayı kanser önemli bir sağlık sorunudur. Tanısı ve tedavisi farklı uzmanlık dallarının işbirliğini gerektirmektedir. Kanser hastalarının 5 yıl hayatta kalma ihtimali %35'lerden %75'lere, hatta meme kanseri gibi bazı kanserlerde %90'lara çıkıyor. Kanser kaynaklı ölüm oranlarındaki düşüşün önemli bir nedeni de erken tanıdır. Erken tanı bireyle sağlık çalışanının el ele yapacağı bir şeydir. Kanserde erken tanı; kanseri bulunduğu doku içindeyken yakalanmasıdır. Bu evre de hastalık henüz etrafa yayılmamıştır. Bu evre de tanı konulup tedavi edilen hastaların kanserden tamamen kurtulma şansı daha yüksektir. Türkiye'de özellikle meme, rahim ağzı (serviks) ve bağırsak kanserinin erken tanısı konusunda ulusal tarama programları mevcuttur. Meme kanseri için 40 yaş ve üzerinde mamografi ile tarama başlamalıdır. Aktif ya da pasif sigara içicisi veya altta kanser oluşumuna neden olabilecek riskleri olan kişilere 50 yaş ve üstünde düşük dozla çekilen Akciğer tomografisi ile tarama önerilir. Erken tanı ile tamamen şifa olabilecek olan rahim ağzı kanseri için cinsel ilişkiden sonra ilk 3 yıl içinde ve 21 yaşından önce tarama başlanmalı ve 30 yaş üstündeki kadınlar için kanser öncüsü bir enfeksiyon olan HPV testinin yapılması önerilmektedir. Bağırsak kanseri için risk oluşturan bir durum yoksa tüm bireyler için 50 yaş ve üzerinde tarama kolonoskopisi yapılması, prostat kanseri için risk altındaki bireylerde ise 50 yaş ve üzeri ürolojik muayene ve PSA kontrol önerilir” diye konuştu.

 

Son yıllarda kanserde, yaşam süresindeki artışı sağlayan önemli bir diğer faktörün tedavideki gelişmeler olduğunu vurgulayan Uz. Dr. Atike Gökçen Demiray; “Son yıllarda genetik tanı ve tedavi yöntemlerinin gelişmesiyle, kanser hücreleri her kanser türünde, hatta aynı tip kanseri olan her hastada farklı olarak şekillenir” dedi ve şöyle konuştu: “Patolojik olarak aynı tipte görünen iki meme kanseri aslında genetik olarak farklı davranışlar sergileyebilir. Farklı genetik davranışları hedefleyerek her hasta için ayrı ayrı planlanarak uygulanan tedavilere, hedefe yönelik tedavi veya kişiselleştirilmiş tedavi adı verilir. Kanser tedavisinin geleceğinde hedefe yönelik tedaviler ve immünoterapi önemli bir rol oynamaktadır. Nanoteknolojik yöntemlerin de gelişmesine paralel olarak yeniden yapılandırılan veya yeni keşfedilen ilaçların adeta bir güdümlü füze gibi sadece kanserli hücrelere hedeflenerek, canlı hücrelere zarar vermeden uygulanabilmesi yakın gelecekteki kanser tedavi stratejilerinde çok önemli bir adım olacaktır. Hastanemiz Onkoloji Merkezi ekibi (Medikal Onkoloji ve Radyasyon Onkoloji) olarak güncel tedavi yaklaşımları ile hastalarımızın hastalığının her aşamasında yanında olduğumuzu ve olacağımızı belirtmek isteriz.”

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve denizli20haber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.