ÖĞ-DER'de Bu Hafta İstanbul Sözleşmesi Konuşuldu

DENİZLİ 10.09.2020 - 13:10, Güncelleme: 21.04.2021 - 10:52
 

ÖĞ-DER'de Bu Hafta İstanbul Sözleşmesi Konuşuldu

Şuurlu Öğretmenler Derneği Denizli Şubesi tarafından organize edilen Salı sohbetlerinde bu hafta İstanbul sözleşmesi konuşuldu.  Denizli AGD'nin toplantı salonunda maske ve sosyal mesafeye dikkat edilerek gerçekleştirilen Salı sohbetlerinde bu haftanın konuğu Avukat Bilal Furkan Şimşek oldu. Şimşek, bu haftanın konusu olan Türkiye'de Aile Politikaları (İstanbul sözleşmesi) Toplumsal cinsiyet ve ötesi konusunu katılımcılara anlattı.     Şimşek, konuşmasında şunları aktardı: "İstanbul sözleşmesi 2011 yılında imzalandı, 2012'de resmi gazetede yayınlandı ve 2014'te de yürürlüğe girmiştir. Mecliste 247 milletvekilinin 246'sı kabul oyu kullanmış 1 milletvekili ise çekimser oy kullandı. Bu sözleşme ile birlikte ilk defa 'Toplumsal Cinsiyet, cinsel yönelim ve cinsel kimlik' gibi kavramlar uluslararası norm haline geldi. Avrupa konseyi, sözleşmeyi hazırlarken bu kavramların da ne olduklarını tanımlamış, farklı yorumlara kapıyı kapatmıştır. Bu sözleşmenin layıcı metni olan “The Council of Europe Convention on Preventing and Combating Violence against Women and Domestic Violence (Istanbul Convention): Questions and answers” , cinsel yönelim ve cinsel kimlik ifadeleriyle lezbiyen, biseksüel, gay ve trans bireylerin( LGBT+) ve + şeklinde uzayıp giden bireylerin şiddetten korunmasının amaçlandığı belirtilmiştir. Yani birilerinin iddialarının aksine sözleşmenin her yeri LGBT+ bireyleri tanımakta ve korumaktadır.      Bu sözleşmenin ardından 2012 yılında şuan tartışmaların odağındaki 6284 sayılı kanun yürürlüğe girmiştir. 2013 'de KADEM kurulmuş ve 2014'te milli eğitim bakanlığı tarafından ortak işbirliği ile uygulanacak olan ETCEP projesi gündeme gelmiştir.    Sözleşme kadın erkek arasındaki çatışma ve şiddetin sebebi olarak sadece Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin olmamasını göstermiştir. Hâlbuki Dünya Sağlık Örgütü, şiddetin meydana gelmesinde mağdur açısından 25, fail açısından 27 farklı risk faktörü tanımlamıştır. Alkol, uyuşturucu, çocuklukta yaşanan travma vb. gibi onlarca risk faktörü es geçilmiş, tüm şiddetin kaynağı tek bir sebebe indirgenmiştir.    Yine sözleşme ile gündemimize gelen 6284 sayılı kanun bu güne kadar bir çok can yakmış ve yakmaya da devam etmektedir. Şiddet olduğu varsayılan durumlarda hiç bir delil yoksa bile kadının beyanı esas alınmış, hukukumuzdaki temel ilkelerden olan " Lekelenmeme hakkı, masumiyet hakkı, adil yargılanma hakkı, şüpheden sanık yararlanır ilkesi ve İddia edenin ispatla mükellef olması gibi ilkeler çiğnenmiştir. Tek başına kadının beyanı yeterli görülmüş, erkeğe durduk yere iddiaları çürütme yükümlülüğü getirilmiştir.    Sözleşme savunucularının paylaştığı istatistiki verilerde bile kadına karşı şiddetin her geçen sene arttığı görülmektedir. İstanbul Sözleşmesi şiddeti önleyememiştir. Sözleşmenin en etkili uygulandığı İskandinav ülkelerindeki tecavüz ve şiddetin oranı yüzde 50 leri bulmaktadır. Uluslararası Af Örgütü’nden Kumi Naidoo, bu dehşet verici tabloyu şu sözlerle yorumluyor: “Cinsiyet eşitliğini sürdüren güçlü kayıtlara sahip İskandinav ülkelerinin şoke edici derecede yüksek tecavüz oranlarına sahip olmaları bir paradoks.” Sözleşmenin 80.maddesine göre halen geç kalınmış değil. Sözleşme bir an önce feshedilmeli, kendi medeniyetimiz ve ilkelerimize uygun kanun ve sözleşmeler yapılmalıdır.   Program sonrasında Yeni Devir Yayınlarından çıkan Kod adı: İstanbul Sözleşmesi kitabı katılımcıların istifadesine sunuldu.       

Şuurlu Öğretmenler Derneği Denizli Şubesi tarafından organize edilen Salı sohbetlerinde bu hafta İstanbul sözleşmesi konuşuldu. 


Denizli AGD'nin toplantı salonunda maske ve sosyal mesafeye dikkat edilerek gerçekleştirilen Salı sohbetlerinde bu haftanın konuğu Avukat Bilal Furkan Şimşek oldu. Şimşek, bu haftanın konusu olan Türkiye'de Aile Politikaları (İstanbul sözleşmesi) Toplumsal cinsiyet ve ötesi konusunu katılımcılara anlattı.  

 

Şimşek, konuşmasında şunları aktardı: "İstanbul sözleşmesi 2011 yılında imzalandı, 2012'de resmi gazetede yayınlandı ve 2014'te de yürürlüğe girmiştir. Mecliste 247 milletvekilinin 246'sı kabul oyu kullanmış 1 milletvekili ise çekimser oy kullandı. Bu sözleşme ile birlikte ilk defa 'Toplumsal Cinsiyet, cinsel yönelim ve cinsel kimlik' gibi kavramlar uluslararası norm haline geldi. Avrupa konseyi, sözleşmeyi hazırlarken bu kavramların da ne olduklarını tanımlamış, farklı yorumlara kapıyı kapatmıştır. Bu sözleşmenin layıcı metni olan “The Council of Europe Convention on Preventing and Combating Violence against Women and Domestic Violence (Istanbul Convention): Questions and answers” , cinsel yönelim ve cinsel kimlik ifadeleriyle lezbiyen, biseksüel, gay ve trans bireylerin( LGBT+) ve + şeklinde uzayıp giden bireylerin şiddetten korunmasının amaçlandığı belirtilmiştir. Yani birilerinin iddialarının aksine sözleşmenin her yeri LGBT+ bireyleri tanımakta ve korumaktadır. 

 

 

Bu sözleşmenin ardından 2012 yılında şuan tartışmaların odağındaki 6284 sayılı kanun yürürlüğe girmiştir. 2013 'de KADEM kurulmuş ve 2014'te milli eğitim bakanlığı tarafından ortak işbirliği ile uygulanacak olan ETCEP projesi gündeme gelmiştir. 

 

Sözleşme kadın erkek arasındaki çatışma ve şiddetin sebebi olarak sadece Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin olmamasını göstermiştir. Hâlbuki Dünya Sağlık Örgütü, şiddetin meydana gelmesinde mağdur açısından 25, fail açısından 27 farklı risk faktörü tanımlamıştır. Alkol, uyuşturucu, çocuklukta yaşanan travma vb. gibi onlarca risk faktörü es geçilmiş, tüm şiddetin kaynağı tek bir sebebe indirgenmiştir. 

 

Yine sözleşme ile gündemimize gelen 6284 sayılı kanun bu güne kadar bir çok can yakmış ve yakmaya da devam etmektedir. Şiddet olduğu varsayılan durumlarda hiç bir delil yoksa bile kadının beyanı esas alınmış, hukukumuzdaki temel ilkelerden olan " Lekelenmeme hakkı, masumiyet hakkı, adil yargılanma hakkı, şüpheden sanık yararlanır ilkesi ve İddia edenin ispatla mükellef olması gibi ilkeler çiğnenmiştir. Tek başına kadının beyanı yeterli görülmüş, erkeğe durduk yere iddiaları çürütme yükümlülüğü getirilmiştir. 

 

Sözleşme savunucularının paylaştığı istatistiki verilerde bile kadına karşı şiddetin her geçen sene arttığı görülmektedir. İstanbul Sözleşmesi şiddeti önleyememiştir. Sözleşmenin en etkili uygulandığı İskandinav ülkelerindeki tecavüz ve şiddetin oranı yüzde 50 leri bulmaktadır. Uluslararası Af Örgütü’nden Kumi Naidoo, bu dehşet verici tabloyu şu sözlerle yorumluyor: “Cinsiyet eşitliğini sürdüren güçlü kayıtlara sahip İskandinav ülkelerinin şoke edici derecede yüksek tecavüz oranlarına sahip olmaları bir paradoks.” Sözleşmenin 80.maddesine göre halen geç kalınmış değil. Sözleşme bir an önce feshedilmeli, kendi medeniyetimiz ve ilkelerimize uygun kanun ve sözleşmeler yapılmalıdır.

 


Program sonrasında Yeni Devir Yayınlarından çıkan Kod adı: İstanbul Sözleşmesi kitabı katılımcıların istifadesine sunuldu. 

 

   

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve denizli20haber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.