Denizlili Zeybekci'ye İzmir Büyükşehir Başkanından Eleştiri
Zeybekci'nin, 'İzmir'deki beceriksizliklerin ideolojik kılıflarla örtülmesine izin vermeyin’ sözlerine tepki gösteren Kocaoğlu, "İzmir'de beceriksizlik yoktur. Aksine tüm engellemelere, bu kenti görmezden gelmelerine rağmen bir başarı hikayesi vardır." dedi.
16. yüzyıldan kalan ve yıkılmak üzereyken, 2.3 milyon liralık bütçeyle restore edilerek kente kazandırılan Tarihi Namazgah Hamamı ve Agora Parkı’nın açılış törenine katılan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, bu yerin eski günlerdeki gibi hizmet edeceğini belirtti.
Uzunca bir süredir konuşmadığını ifade eden Kocaoğlu, “Bakıyorum kim neler söylüyor, neler vaat ediyor? Bugün biraz perdeyi aralayıp, konuşma ihtiyacı duydum. Değinmem gereken birçok konu var. Ama bugün hepsine cevap verirsem, bayrağı alan arkadaşımız nereye götürecek dersem çok zamanınızı alırım. Bugün bir genel değerlendirme yapıp, bir iki konuya da derinlemesine girip konuşmamı tamamlamak istiyorum” diyerek sözlerine devam etti.
Başkan Kocaoğlu: "SAYIN ADAY KİBAR ADAM, AMA SEÇİM BAŞKA”
AK Parti İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Nihat Zeybekci’nin geçtiğimiz günlerde açıkladığı ’10 Numara İzmir’ projelerini eleştirerek, "AKP'nin İzmir Büyükşehir adayı, kibar adam. Aynı dönemde belediye başkanlığı yaptık. Bizi sever, sayar. Biz de onu sever sayarız. Her şeyden önce, siyasi nezaket diye bir şey var. Ama bu iş başka, seçim başka! Zaten İzmir'e geldiğinden beri kendisi de her fırsatta bize vurmaya başladı. Allah var, isim vermiyor. Bu kenti 15 yıldır kim yönetiyorsa, ona konuşuyor. Bugüne kadar sayın adaya hiç cevap vermedim, izninizle bugün itibariyle başlıyorum. Çok sevdiğim bir söz var: 'Köpeksiz köy bulmuş, değneksiz gezer' diye. Nihayetinde İzmir sahipsiz değil! En azından 31 Mart akşamına kadar buradayım” dedi.
“BECERİKSİZLİK YOKTUR BAŞARI ÖYKÜSÜ VARDIR”
Kocaoğlu, “Önce, ‘İzmir'deki beceriksizliklerin ideolojik kılıflarla örtülmesine izin vermeyin’ sözlerinden başlayalım. İzmir'de beceriksizlik yoktur. Aksine, iktidar partisinin tüm çifte standartlarına, tüm engellemelerine, bu kenti görmezden gelmelerine rağmen bir başarı hikayesi vardır. O zaman sayın adayın cümlesini şöyle düzeltelim, İzmir'deki başarı öyküsünün ideolojik kılıflarla örtülmesine izin vermeyeceğiz" dedi.
"OKUYUNCA GÜLDÜM”
Denizlili Nihat Zeybekci’nin metroya ilişkin projelerine yönelik Başkan Kocaoğlu, şunları söyledi:
“Sayın aday, İzmir'e yapacakları yeni metro hatlarını açıklamış. Aralarında Buca ve Otogar metroları da var. Okuyunca güldüm. 11 yıl öncesini hatırladım. 2008’de ‘herkesin metrosunu yapacağız’ dediklerinde, biz de buna inanıp projesini hazırladığımız Halkapınar-Otogar metrosunu söylemiştik. AKP'nin yönettiği diğer büyükşehirlere metro için kaynak aktardılar. Ama aradan geçti 11 yıl. Bizim metrodan hala haber yok! Bu proje, İzmir’de bakanlığın yapacağı ilk metro olacaktı. Her yıl konuşulmasına rağmen bir türlü başlanamadı. Nihat Bey bu geleneği değiştirmemiş. Bu seçim öncesinde yine ‘Otogar'a metro’ konuşuluyor. Oysa İzmirli samimiyet istiyor. Peki ya 'Buca'ya metro' sözüne ne demeli? Bunu söyleyenler, 13 Nisan 2017'den beri, yani tam 667 gündür projesi hazır olduğu halde Ankara'dan onay alamadığımız Üçyol-Buca metro hattını yapacağız demek ne demektir? Onaylasaydınız, ekonomi bozulmasaydı, faizler artmasaydı, ucuz krediyi alıp metro temelini atacaktık. Daha hala onaylamadınız.
Alt Yapılar Genel müdürlüğünde onaylandı. Kalkınma bakanlığı kontrol edecek. İzmirli sormaz mı size, neden İzmir'in metro projelerini bekletiyorsunuz diye. Ben buradan sayın adaya bir soru daha soruyorum; siz bir metre raylı sistem yaptınız mı? O parayla, bu parayla, belediyenin parasıyla bir metre raylı sistem yaptınız mı? AKP'nin sayın adayı, 'İzmir'de yağmur suyu ayrıştırması yok. Arıtma da var diyemeyiz' sözünü sık sık tekrarlayarak hafızalarda böyle bir algı oluşturmak niyetinde. Vereceğim cevaplardan sonra arıtma konusunu kapatacağını düşünüyorum. İzmir Büyükşehir Belediyesi, TÜİK’in verilerine göre Avrupa Birliği standartlarında arıtma sayısı ve kişi başına düşen arıtma miktarıyla Türkiye lideridir. Türkiye’de liderdir, liderdir! Son 4 yıl içinde, sadece yağmursuyu altyapısı için 175 milyon TL'lik yatırım gerçekleştirmiştir. 514 kilometre uzunluğunda yağmursuyu hattı işletme halindedir. Bilmezsen, dersini çalışmazsan, ‘ben atayım, sonra ne olursa olsun,’ dersen bu işler olmaz. Sayın Aday, 8 yıl belediye başkanlığı yaptığı Denizli'de kaç arıtma tesisi kurdu, ne kadar atık suyun arıtılmasını sağladı, bunu da açıklarsa seviniriz. Dilerse, Avrupa Birliği standartlarındaki ileri biyolojik atık su arıtma tesislerimizi kendisine gezdirebilir, partisinin yönettiği belediyelere model olarak sunması konusunda yardımcı olabiliriz."
İzmir Büyükşehir Belediyesinin kendi gücüyle, Türkiye Cumhuriyetine bağlı bir olarak kanunen alması gereken paranın dışında bir kör kuruş almadan İzmir’de raylı sistemi 11 kilometreden 179 bin kilometreye çıkardığını ifade eden Kocaoğlu, taşınan yolcuyu 70 binden 850 bine çıkarttığını söyledi.
“ÇÖP YIĞINLARI YOK”
İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Zeybekci’nin katı atık bertaraf tesislerine ilişkin sözlerine de değinen Kocaoğlu, “Kendisi de çok iyi bilmektedir ki, İzmir Büyükşehir Belediyesi üzerine düşen her şeyi yapmış ancak tesisin kurulmaması yönündeki siyasi ayak oyunları, bu yatırımın hayata geçmesini engellemiştir. Her bulduğumuz katı atık yeri kaldı. Bu kadar işi yapmış belediye katı atık bertaraf tesisini en kısa sürede yapılacak kapasitededir. Çöp yığınları yok. Harmandalı katı atık depolama bölgesi Türkiye’de ilk düzenli bölgedir. Onun dediği gibi böyle şeyler söz konusu değildir” diye konuştu.
İzmirlilere karşı ayrım yapıldığını ileri süren Kocaoğlu, “Sayın Aday, İzmir'in bulunduğu durumu eleştirecek ya, ‘İzmir'in nitelikli nüfusu İstanbul'a gidiyor’ demiş. Göçün tersine döndüğünü, beyaz yakalıların İstanbul yerine İzmir'i tercih ettiğini bilmiyor. Tavsiyem, TÜİK verilerini incelemesidir. Ben bir rakam vereyim de kolaylık olsun. 2018 verileri henüz açıklanmadı ama 2017 yılında sadece İstanbul’dan 18 bin 506 kişi, İzmir’i tercih etti. Bunların yüzde 44’ü ise en az üniversite mezunu. Büyükşehir Belediyesi olarak, Bozdağ Kayak Merkezi'ni İzmir'e yakışır bir hale getireceğiz demiş. 5 milyar liralık Özel İdare mallarından İzmir Büyükşehir Belediyesine görevlerin yüzde 95’i verilmesine rağmen bir 'patlak lastik' bile verilmemiştir. Çifte standart devam ediyor. Demek AKP’li belediye gelirse, öyle bir ihtimal yok ya, o tesis belediyeye verilecek! CHP’li belediyeye verilmeyen tesisler AKP’li belediyeye veriliyorsa bunu İzmirliye nasıl ayrım yaptığınızı anlatmanız gerekmektedir” ifadelerini kullandı.
"SİZ OLSANIZ İNANIR MISINIZ?"
Nihat Zeybekci’nin mega projeleri arasında yer alan Buca Cezaevine ilişkin de açıklamalarda bulunan Kocaoğlu, “Bir de temcit pilavı gibi yıllardır tekrarlanan ama hep lafta kalan işler var. ‘Buca Cezaevi'ni kaldırıyoruz’ bunlardan biri. 15 yıldan beri her seçimde aynı vaadi tekrarlayan AKP adayları istikrarını sürdürüyor. 2004 yılında, dönemin AKP’li Buca Belediye Başkanı Cemil Şeboy, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan ve Adalet Bakanı Cemil Çiçek birlikte söylemişti; 'Buca Cezaevini yıkıp ticaret merkezi yapacağız' diye. 2014'te bu kez Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım çıktı ve ‘Adalet Bakanı ile görüştüm, talimat verdi; Buca Cezaevi kaldırılacak’ dedi. Hiçbir şey değişmiyor. 2019 yılına gelindiğinde ise bu kez bayrağı Nihat Zeybekçi devraldı. ‘Buca Cezaevi yeşil alan olacak’ açıklamasını yaptı. Siz olsanız inanır mısınız?”
Zeybekci’nin projelerine eleştirilerini sürdüren İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, “Ağızlara sakız olan bir de Çandarlı Limanı meselesi var. AKP'nin 2011 yılında İzmir'e vaat ettiği 35 projeden biriydi. En son ‘2017'de tamamlanacak’ dediler. 2018 Ekim ayı itibariyle 680 milyon lira harcanmasına rağmen hala yüzde 30 seviyesinde. Projenin devam edip etmeyeceği bile bilinmiyor. Ama Çandarlı Limanı, hala AKP adayının seçim programında yer alıyor. İzmir’deki liman konusu, bugünün konusu değil. Ama üstünde detaylı tartışılması gereken bir konudur. Çandarlı Limanı’nın kapasitesini Nemrut Limanın’daki iskelelere. Elleçleme limanı özelliğini Pire’ye kaptırdık. Bize acilen bir elleçleme limanı gereklidir. İzmir Limanı’nı kruvaziyer limanı yapacağım demek yanlıştır. İzmir Limanı bir müddet daha yük limanı özelliğini sürdürecektir. Çünkü İzmir’in güneyini ve doğusundaki sanayicilerin mallarının maliyetini arttırmak demektir” dedi.
ZEYBEKCİ’NİN BAKANLIK DÖNEMİNİ ELEŞTİRDİ
Nihat Zeybekci’nin ekonomi bakanlığı dönemine ilişkin eleştirilerde bulunan Başkan Kocaoğlu, şunları söyledi:
“İzmir'e gelince bir anda tarım ve üretici dostu olan sayın adayın aslında ekonomi bakanlığı döneminde neler yaptığına bir bakmak lazım. Sayın aday, Türk siyaset tarihine, ‘Türkiye gibi tarım zengini bir ülkede patates- soğan ithalatına izin veren; buğday, arpa ve mısırdaki ithalat gümrük vergisini çok ciddi oranda düşüren, canlı büyükbaş hayvan ve karkas et ithalatının önünü açan, tarım ürünleri ithalatındaki vergiyi düşürerek Türk tarım ve hayvancılığına büyük darbe vuran bakan’ olarak geçmiştir. Başta da dedim ya, İzmirli samimiyet ister. İzmirli, özü-sözü bir adamı sever. Orada öyle, burada böyle olmaz. İzmirli bunu kabul etmez. Sayın Aday, Ekonomi Bakanlığı döneminde sık sık ‘dolar düşecek’ laflarıyla iddiasını ortaya koyarken, dolar kurunun 2 liradan 4.6 liraya yükselmesini önleyememiş bir bakan olarak da tarihe geçmiştir. İzmirliler Sayın Aday'a diyor ki, ‘Devlet eliyle yapılması gereken projeleri; Evde sağlık hizmeti, kadınlara istihdam, tarımsal üretimin artırılması, körfezin korunması, yağmur suyu ayrıştırma, tarihi yapıların restorasyonu, sokak hayvanlarının korunması, gençlik merkezleri, spor kulüplerine destek, okullara bakım-onarım, belediye-üniversite işbirliği, termal turizm gibi yapılan ve yapmakta olduğumuz işleri ‘mega proje’ olarak saymak ve İzmirliye sunmak yerine İzmir’in nasıl kalkındığını anlatmalıdır. Tarihi yapıları korumaya, önce şu satışa çıkardığınız Tarihi Elektrik Fabrikası'nı satmaktan vazgeçerek ve restore ederek başlayın.”
“TRAMVAYA KARŞI ÇIKMADAN ÖNCE”
Kocaoğlu ayrıca “Tramvay bizim de tahminlerimizin katbekat üstünde yolcu taşıyor. İyi ki yapmışız. Çok tartışmıştık, iyi ki yapmışız. Kent merkezinden geçen tramvaya karşı çıkmadan önce, AKP'li belediyelerin yönettiği ve tramvay kullanan diğer kentlerdeki uygulamalara bir bakın! Orada vagonlar kent merkezinden değil de sayfiye yerlerden mi geçiyor? Nereden gidiyor? Seçim öncesi ‘suda indirim’ söylemiyle karşımıza çıkacağınıza, AKP'li belediyeler olarak geçmiş dönemde ‘otomatiğe bağladığınız’ fiyat artışlarının hesabını verin topluma. Gerçi büyük şehirlerde seçilmiş belediye başkanı kalmadı ya. İzmir AKP’li olmadığı için kurtardı. AKP’li olsaydık biz de teflonla gitmiştik” dedi.
“Sayın adaya soruyorum; beceriksiz olan kimdir?"
Kocaoğlu, “Sayın aday, her fırsatta, ‘Denizli'de şunu yaptık’, ‘Denizli'de hiç böyle olmazdı’ diye konuşunca, insan merak ediyor tabii. İzmir ile Denizli arasında nasıl bir fark var diye. Tarımsal ve sanayi gelirlerindeki, gayri safi milli hasıladaki kişi başına düşen gelirdeki artışlara bakıldığında İzmir’in Denizli ile arasındaki farkın İzmir lehine giderek büyüdüğünü görürüz. Ama iki kenti kıyaslarken, asıl bakılması gereken başka bir şey var. 2004-2017 döneminde İzmir’den Ankara’ya toplam 429 milyar lira gönderilmiş, geriye ise sadece 105 milyar lira dönmüştür. Yani gönderdiği her 4 liradan ancak 1 lirasını geri almıştır. Dolayısıyla İzmir, kamu gelirlerine net 323 milyar lira katkıda bulunmuştur. Denizli’den ise aynı dönemde Ankara’ya toplam 16 milyar lira gönderilmiş, geriye ise 20 milyar lira dönmüştür. Bizim elimizde 323 milyar olsa idi, biz ne yapardık? İzmir nereye giderdi. Türkiye Cumhuriyeti’nde kendi gücüyle, kendi zenginlikleriyle, kendi insanıyla kalkınabilecek en önemli kentlerden birincisi İzmir’dir. Bunu İzmirliler unutmayacak. Oy vermezsen hizmet etmem denmesine İzmir’in 17 senedir dik durmasının sebebi kendi göbeğini kesmesidir. İzmir kendi göbeğini kendi kesebilecek güçte bir kenttir. Özeti şu; İzmir net kaynak üreten, Denizli ise net kaynak kullanan bir kenttir. İzmir, Ankara'ya ciddi miktarda kaynak göndermesine rağmen, ekonomideki büyümesini başarıyla sürdürmüştür. Şimdi soruyorum Sayın adaya; beceriksiz olan kimdir?” ifadelerini kullandı.
Kentsel dönüşüm eleştirileri
Kentsel dönüşüme değinen Kocaoğlu, şunları söyledi:
“Kentsel dönüşüm nedir? Kim, nasıl yorumluyor? Kim kentsel dönüşümde ne yapıyor? Kentsel dönüşüm önce kentin her türlü sosyal donatı alanlarıyla yaşanabilecek yoğunlukta yeniden yaratılmasıdır. Mesela; TOKİ’nin hazine arazilerine yaptığı konutlar kentsel dönüşüm değildir. Belediyeleri finanse etmek amacıyla kurulmuş İller Bankasının heyelan bölgesinde belli arazileri toplayarak yeni tepe diye yapılan binalar kentsel dönüşüm değil bir faciadır. Bilerek ve inanarak söylüyorum. Kentsel dönüşüm İzmir Büyükşehir Belediyesinin yıllarca mutfakta çalışarak gerçekleştirdiği, Uzundere’de yerinde teslim ettiği yaşanacak alanları yaratmasıdır. Binalar güçlenecek ama komşular aynı olacak. O arazi parçasından ne belediye ne de başka bir kişi bir kuruş rant, bir kuruş gelir sağlamayacak. Orada ne değer üretebiliyorsa inşaat maliyeti hariç hepsi orada yaşayan tapu sahibi hemşehrilerimize verilecek. Türkiye’de Uzundere, Örnekköy’de, Ege Mahallesi’nde ve diğer 7 yerde başlatılan çalışmaların kentsel dönüşüm çalışmaları Türkiye’ye örnek olmuştur. Sayın Cumhurbaşkanı ‘yerinde dönüşüm’ lafını söylemeye başlamıştır. Ne oldu Sulukule’de? Ne oldu Fikirtepe’de? Ne oldu İstanbul’da? İzmir’de, Uzundere’de, Örnekköy’de ne oldu? Gidin sorun! Aktepe-Emrez Mahallesi'nde de uzlaşmalara başladık. İzmir Büyükşehir Belediyesinin adalet dağıttığını, hak yemediğini insanlar gördü, inandı ve çalışmalar devam ediyor. Ben TOKİ’nin yeşil alanlara, hazine arazilerine İzmir’de konut yapmasına karşıyım. İzmir’in 2004 yılında başlayıp 2005 yılında yaptığımız 1/25 binlik planlarında 45 bin dönüm dönüştürülecek, kentsel dönüşüm yapılacak alan vardır. Bu alanlardaki binaların çoğu depreme dayanıksızdır. Sosyal donatı alanları eksiktir. Orada yaşayan insanlarımızın yaşam standartları düşüktür. Biz bu alanda kentsel dönüşüm yaparak, sağlıksız binaların sağlıklı binalara dönüştürülerek yapılan kentsel dönüşümü kentsel dönüşüm sayıyoruz. Eğer TOKİ, eğer İl Bank, eğer bir bakanlık kentsel dönüşüm yapacaksa bizim belirlediğimiz 4 bin 500 hektarlık alanda, bir santimetre kare yoğunluk artışı yapmadan kentsel dönüşüm yapacak. Buna varsan buyur gel! Bunu becerebileceksen, bu doğa sevgisi, bu özveri varsa buyur gel, biz de yardımcı olalım. Ama yoksa, her tarafa para ve rant olarak bakıyorsan sen kentsel dönüşüm yapamazsın, inşaat yaparsın. Bugün Türkiye’nin geldiği durum, son geldiğimiz noktadır. Ekonomik krizdir. Adına ne derseniz deyin ekonomik krizdir. 81 milyon insanın üretmesi gerekeni ürettiremiyorsanız, öncülük edemiyorsanız bu ayrı bir konudur” ifadelerini kullandı.
“Kat tartışmaları lafı güzaftır, boş laftır”
Kocaoğlu, “Bir de yatay, tıraşlama muhabbeti çıktı. Bu seçim arifesinde algı yönetiminden başka bir şey değildir. Binaların yüksek, alçak olması hiçbir anlam ifade etmez. Şehri şehir yapan inşaat yoğunluğudur. Siz inşaat yoğunlunu ne kadar vereceksiniz? Siz yaşanacak alan bırakacak mısınız? Otopark, spor alanları, meydan, insanların buluşacağı alanlar, mekanlar yapacak mısınız? Yüksek yapı, alçak yapı Yerelden kalkınma modelini yapan belediye başkanı olarak söylüyorum, yoğunluktur esas olan. Kat tartışmaları lafı güzaftır, boş laftır” dedi.
"TARIM NEREYE GİDİYOR"
İktidara tarım uygulamaları üzerinden yüklenen Kocaoğlu, “17 senedir ülkeyi yönetiyorsunuz. Tarım nereye gidiyor? Dünyanın en verimli coğrafyasında neden tarımda ithalata düştük? Tarım girdileri nedir? Çiftçi nasıl yaşıyor? Problemi nedir? Buna kafa yordun mu, tarım bakanlığı? Buna çözüm ürettin mi? Dünyada tarımını geliştirmiş ülkelere baktın mı? Ne yapmışlar, ne gibi çözüm üretmişler? Hollanda 120 milyar dolarlık tarım ürünü ihraç ediyor. Dünyada sanayi devi bu ülke. Ama tarımı bırakmıyor. Sanayide dışarıya bağımlıyız. Bir müddet daha bağımlı olabiliriz. Ama elimizde hazır tarım, toprak, ova, mera var. Meraları sat, ‘hayvancılık öldü’ de. Tarıma tukaka de, tarıma bakma, tarımı teşvik etme ondan sonra bu duruma gel. Dünyanın en kapitalist ülkesi Hollanda’da tarım ürünlerinin yüzde 85’i kooperatifler kanalıyla üretiliyor, işleniyor ve ihraç ediliyor. Fransa’da bu rakam yüzde 80 civarında. Kooperatif eşittir komünizm dersen tukaka dersen böyle bir mantıkla yaklaşırsan, aracıya, toptancıya teslim edersen hayvancılığı, çiftçiliği büyütemezsin. Türkiye’de tarımı, hayvancılığı kalkındırmadan, 2-3 senede kendi kendine yeter hale gelmeden, tarım ihracatını katlayarak büyütmeden olmaz. 10 senede tarım ihracatımı 120-150 milyar dolara çıkaracağım hedefini koyabiliyor musun? Bunun stratejik planını, yol haritasını belirleyebiliyor musun? O zaman Türkiye kalkınır. İnşaat sektörüyle kalkınmadığını, servetin, kaynakların satılamayan atıl konutlarda kaldığını, bir de onların olmayan bütçeden desteklenmeye çalışıldığını hayretle üzülerek izliyoruz. Sen borç alansın. Dünya para politikasında borç alarak ülkeyi büyütemezsin. Ülkeyi krize sokarsın. Sen üretmek zorundasın” dedi.