Medya milletin vicdanı, toplumun sesi olmalıdır

GÜNDEM 10.01.2019 - 07:52, Güncelleme: 21.04.2021 - 10:51
 

Medya milletin vicdanı, toplumun sesi olmalıdır

Eğitim-Bir-Sen Denizli Şube Başkanı Feyzullah Öselmiş 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü nedeniyle yazılı bir basın açıklaması yayımladı.   Başkan Öselmiş açıklamasında; ‘Yaşadığımız bilgi çağında, bilgiyi aktarmak, haber üretmek ve haberdar etmek çok daha değerli bir hâle gelmiştir. İnsanların bilgilenmesine kaynaklık etmesi, toplumların demokratik gelişmesine katkıda bulunması bakımından medya artık hayatımızın vazgeçilmez bir unsurudur. Zamanla çeşitlenen, imkânlarını ve kanallarını artıran, neredeyse hayatın her alanına ve anına nüfuz eden medyanın bu zengin içeriği, şeffaf ve denetlenebilir olmayı da zorunlu kılmıştır.   Gazeteciliğin, dünya nüfusunun büyük çoğunluğunun artık kentlerde yaşamasıyla birlikte karmaşık hâle gelen toplumsal yapının demokratikleşme sürecinde ortaya çıkmış olması, onu kuvvet olarak demokratik işleyişin esas unsuru durumuna getirmiştir. Hatta toplum iradesinin gasbedilmek istendiği kimi durumlarda basının kuvvet önceliği daha da önemli olabilmektedir. Çünkü hak ve özgürlük esaslı demokratik ortamlarda en etkili kitle iletişimi medya yoluyla kurulmaktadır. Bu anlamda medya geniş katılımlı bir tartışma, haberleşme, bilgilenme zeminidir. O nedenledir ki, toplumun tercih ve yönelimlerine saygısız ceberut yapılar basını susturmanın, karartmanın veya onu kendi maksatlarına alet etmenin ve aracı kılmanın yollarını denemişlerdir. Hemen bütün darbelerde toplumun algısı, yalan yanlış haber ve bilgiler yaymakla görevlendirilen basın tarafından yönlendirilmiştir. 28 Şubat postmodern darbe sürecinde yaşanan bu tarz toplum mühendisliği çabaları dürüst, gerçek gazetecilik adına utanç verici olmuştur. Ama diğer taraftan 15 Temmuz’da gazetecilerimizin genel olarak cesur, korkusuz, milletten ve demokrasiden yana takındıkları tavır, özgür gazeteciliğin ne ölçüde önemli olduğunu bir defa daha göstermiştir. Ayrıca bu milletin yanında, yanıltmayan, etik ve ilkeli tutum, gazeteciliğe ve gazetelere daha fazla itibar kazandırmıştır.   Medyanın artan imkân ve etkisi, ‘haber alma hak ve özgürlüğü’ başta olmak üzere, insanın diğer hak ve özgürlüklerini tezyif edici tarzda kötüye kullanılmamalıdır. Ancak her modern gelişmede olduğu gibi, bu etkinin kimi güçler tarafından istismar edilerek zaman zaman baskı ve şantaj aracına dönüştürüldüğü de bir gerçektir. Basının bir baskı ve zihin yönlendirme aracı olarak bütünüyle siyasi, ekonomik amaçlar için kullanıldığını biliyor, görüyoruz. Bugün bütün dünyada basının kendisinden umulan yarar dışında adeta bir silah ve tehdit aracı gibi kullanılmasına esefle şahit olabiliyoruz. Yalan yanlış haberlerle gerçeği çarptırmak, doğru bilgiye ulaşmayı engellemek bakımından esasen bir insan hakkı gasbıdır.   Basın, iş kolu itibarıyla her alan ve kademesinde stresli, sıkıntılı, yıpratıcı, riskli bir faaliyet alanıdır. Özellikle kitle hareketleri, terör olayları, felaket bölgelerinde veya savaş alanlarında haber kovalayan gazeteciler, çoğu kez olaylardan doğrudan ve olumsuz etkilenebilmekte, birçoğu yaralanmakta hatta hayatını kaybetmektedir. Bunlarla birlikte, siyasi, ideolojik amaçlarla yapılan saldırıların savunmasız hedefi olan meslektaşlarının haberlerini yapmak durumunda kalmaktadır.   Eğitim-Bir-Sen olarak, yaptığımız faaliyetlerin kamuoyuna duyurulması noktasında katkılarını gördüğümüz basınımıza ve değerli çalışanlarına teşekkür ediyor; 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nün, sosyal ve ekonomik hakların teslim edildiği bir gün olmasını temenni ediyoruz” ifadelerini kullandı.

Eğitim-Bir-Sen Denizli Şube Başkanı Feyzullah Öselmiş 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü nedeniyle yazılı bir basın açıklaması yayımladı.

 

Başkan Öselmiş açıklamasında; ‘Yaşadığımız bilgi çağında, bilgiyi aktarmak, haber üretmek ve haberdar etmek çok daha değerli bir hâle gelmiştir. İnsanların bilgilenmesine kaynaklık etmesi, toplumların demokratik gelişmesine katkıda bulunması bakımından medya artık hayatımızın vazgeçilmez bir unsurudur. Zamanla çeşitlenen, imkânlarını ve kanallarını artıran, neredeyse hayatın her alanına ve anına nüfuz eden medyanın bu zengin içeriği, şeffaf ve denetlenebilir olmayı da zorunlu kılmıştır.

 

Gazeteciliğin, dünya nüfusunun büyük çoğunluğunun artık kentlerde yaşamasıyla birlikte karmaşık hâle gelen toplumsal yapının demokratikleşme sürecinde ortaya çıkmış olması, onu kuvvet olarak demokratik işleyişin esas unsuru durumuna getirmiştir. Hatta toplum iradesinin gasbedilmek istendiği kimi durumlarda basının kuvvet önceliği daha da önemli olabilmektedir. Çünkü hak ve özgürlük esaslı demokratik ortamlarda en etkili kitle iletişimi medya yoluyla kurulmaktadır. Bu anlamda medya geniş katılımlı bir tartışma, haberleşme, bilgilenme zeminidir. O nedenledir ki, toplumun tercih ve yönelimlerine saygısız ceberut yapılar basını susturmanın, karartmanın veya onu kendi maksatlarına alet etmenin ve aracı kılmanın yollarını denemişlerdir. Hemen bütün darbelerde toplumun algısı, yalan yanlış haber ve bilgiler yaymakla görevlendirilen basın tarafından yönlendirilmiştir. 28 Şubat postmodern darbe sürecinde yaşanan bu tarz toplum mühendisliği çabaları dürüst, gerçek gazetecilik adına utanç verici olmuştur. Ama diğer taraftan 15 Temmuz’da gazetecilerimizin genel olarak cesur, korkusuz, milletten ve demokrasiden yana takındıkları tavır, özgür gazeteciliğin ne ölçüde önemli olduğunu bir defa daha göstermiştir. Ayrıca bu milletin yanında, yanıltmayan, etik ve ilkeli tutum, gazeteciliğe ve gazetelere daha fazla itibar kazandırmıştır.

 

Medyanın artan imkân ve etkisi, ‘haber alma hak ve özgürlüğü’ başta olmak üzere, insanın diğer hak ve özgürlüklerini tezyif edici tarzda kötüye kullanılmamalıdır. Ancak her modern gelişmede olduğu gibi, bu etkinin kimi güçler tarafından istismar edilerek zaman zaman baskı ve şantaj aracına dönüştürüldüğü de bir gerçektir. Basının bir baskı ve zihin yönlendirme aracı olarak bütünüyle siyasi, ekonomik amaçlar için kullanıldığını biliyor, görüyoruz. Bugün bütün dünyada basının kendisinden umulan yarar dışında adeta bir silah ve tehdit aracı gibi kullanılmasına esefle şahit olabiliyoruz. Yalan yanlış haberlerle gerçeği çarptırmak, doğru bilgiye ulaşmayı engellemek bakımından esasen bir insan hakkı gasbıdır.

 

Basın, iş kolu itibarıyla her alan ve kademesinde stresli, sıkıntılı, yıpratıcı, riskli bir faaliyet alanıdır. Özellikle kitle hareketleri, terör olayları, felaket bölgelerinde veya savaş alanlarında haber kovalayan gazeteciler, çoğu kez olaylardan doğrudan ve olumsuz etkilenebilmekte, birçoğu yaralanmakta hatta hayatını kaybetmektedir. Bunlarla birlikte, siyasi, ideolojik amaçlarla yapılan saldırıların savunmasız hedefi olan meslektaşlarının haberlerini yapmak durumunda kalmaktadır.

 

Eğitim-Bir-Sen olarak, yaptığımız faaliyetlerin kamuoyuna duyurulması noktasında katkılarını gördüğümüz basınımıza ve değerli çalışanlarına teşekkür ediyor; 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nün, sosyal ve ekonomik hakların teslim edildiği bir gün olmasını temenni ediyoruz” ifadelerini kullandı.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve denizli20haber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
islami sohbetler sohbet elektronik sigara omegle tv türk sohbet islami sohbet cinsel sohbet emlak seviye 5 mutfak lavabo tıkanıklığı açma özellikleri su böreği sipariş galeri yetki belgesi nasıl alınır yalama taşı dijital pazarlama ajansı İstanbul evden eve nakliyat