Türkiye ´mutlu ülkeler´ arasında sondan 4´üncü
Türkiye ´mutlu ülkeler´ arasında sondan 4´üncü
Beykoz Üniversitesi´nde ‘Dünya Ruh Sağlığı Paneli´ düzenlendi. Panelde günümüz insanının yaşadığı ruhsal sorunlar ile uygulanan tedavi yöntemlerindeki hatalara değinen Beykoz Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mansur Beyazyürek, geleneksel uygulamalardaki yanlışlara dikkat çekti.
Türkiye mutlu ülkeler arasında sondan 4´üncü
Sağlık Bakanlığı´nın istatistiklerini açıklayan Beyazyürek, raporda yılda yaklaşık 9 milyon kişinin, ruh ve sinir hastalıkları nedeniyle doktora başvurduğunu kaydetti. Beyazyürek şunları anlattı: “Antidepresan kullanımı son 5 yılda yüzde 27 arttı. Bu artışın önemli bir nedeni internet, sosyal medya ya da kulaktan dolma bilgilerle ilaç kullanımı. Depresyon, kaygı bozukluğu olan hastaların yalnızca 3´te 1´i psikiyatriste gidiyor. 2016 yılının ilk dokuz ayında 33 milyon 368 bin 916 kutu antidepresan tüketildi. 145 ülkede 154 bin kişi üzerinde gerçekleştirilen 2018 Gallup Küresel Duygu Raporu´ndaki en mutlu ülkeler sıralamasına göre Türkiye 53 puanla sondan 4´üncü sırada. Türkiye´yi Tunus, Yemen, Afganistan takip ediyor.” dedi.
Beyazyürek, “Günümüz insanı kendisinde kaygı, çatışma, belirsizlik, endişe, kontrol dışılık yaratan bilgi ve uyaranlarla baş etmekte zorlanıyor; birbiriyle çatışan, çelişki uyandıran, nasıl baş edeceğini bilemediği, tanımadığı yeni uyaranlarla karşı karşıya kalıyor. Ancak geleneksel psikiyatri klinikleri, ruh sağlığı sorunlarına hizmet etmekte artık yetersiz” dedi.
Beyazyürek, ruhsal hastalıkların sanılanın aksine toplumun bütününü ilgilendiren bir sorun olduğunu ve sanılandan daha sık görüldüğünün altını çizdi. İstatistiki verilerle ruh sağlığı hizmetlerinin yetersiz kaldığının bilgisini verdi.
300 milyondan fazla kişi depresif
Beyazyürek, ruhsal sorunların tedavi edilmediğinde hem bireyi hem de toplumu etkilediğini ve çeşitli kayıplara yol açabildiğini söyledi. Günümüzde insanların yüzde 25´inin yaşamın bir döneminde ruhsal hastalıklardan etkilendiğini belirten Beyazyürek, sözlerine şöyle devam etti: “75 yaşına gelmiş kişiler arasında herhangi bir ruh hastalığı yaşamış olanların oranı yüzde 50.8. Dünya Sağlık Örgütü´nün (DSÖ) verilerine göre 300 milyondan fazla kişide depresif bozukluklar var. 250 milyondan fazla kişi kaygı bozukluklarından muzdarip. Her iki hastalığın neden olduğu üretkenlik kaybının dünya ekonomisine olan maliyeti ise 1 trilyon dolarından fazla.”
Tüm dünyada yeni modeller tartışılmalı
Ruh sağlığı sorunlarının gündelik yaşamı ciddi boyutlarda etkilediğini ifade eden Beyazyürek, “Günümüz insanı kendisinde kaygı, çatışma, belirsizlik, endişe, kontrol dışılık yaratan bilgi ve uyaranlarla baş etmekte zorlanıyor; birbiriyle çatışan, çelişki uyandıran, nasıl baş edeceğini bilemediği, tanımadığı yeni uyaranlarla karşı karşıya kalıyor. Ancak geleneksel psikiyatri klinikleri, ruh sağlığı sorunlarına hizmet etmekte artık yetersiz. Prof. Dr. Mazhar Osman Uzman, ‘Delilik bir hastalıktır, zatürre gibi, sarılık gibi, apandisit gibi…´ der. Mazhar Osman´dan bu yana psikiyatride tıbbileştirme söz konusudur. Bu durum köklü bir tartışma ve eleştiriye tutulmadı. Bio´ya ağırlık verilerek toplumun gereksinimleri karşısında bir psikiyatri gelişti. Hâlbuki bilgi üretiminde ve uygulanmasında aşırı tıbbileştirici, uzmanlaştırıcı yaklaşım insan doğasının karşıtı olabilen sorunlar doğuruyor. Bilgi ve uygulanması aşırı teklileştiriliyor. Bu nedenlerden dolayı Türkiye´de ve dünyada artık yeni bir psikiyatri modeli tartışılmalı ve bu tartışmanın dinamikleri insanların somut sorunları olmalı” diye konuştu.
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.