Hayat dediğiniz, gerçekten çok ilginç bir şey. Birçok kez düşersiniz, kalkarsınız, bir şeyler kaybolur ve yeniden bulursunuz. Ama bir gerçek var ki, hayat bizleri sürekli dört işlemle sınar. Gerçeklerle çarpar, ayrılıklarla böler, insanlıktan çıkarır ve sonunda "toplan" der. Ama işin en zor kısmı, bu dört işlemi anlamlı bir şekilde çözmeye çalışırken, insanın kendini nasıl bulduğu ve yeniden düzenlendiğidir.
Gerçekler, hayatın o acımasız, sert darbeleridir.
Öyle anlar gelir ki, tüm hayaller bir anda paramparça olur. Başka bir yol yoktur. Ne kadar direnseniz de, gerçekler en sert şekilde karşınıza çıkar. Ama işin güzel tarafı şu: O an, tüm dünyanız alt üst olmuş gibi görünsede, bu gerçekler, aslında size kendinizi bulma fırsatı sunar. Çünkü çoğu zaman, bir şeyleri gerçek anlamda görmeden, kendi sınırlarınıza ulaşamazsınız.
Ayrılıklar ise hayatın başka bir sınavıdır. Bazen biri gider, bir şey kaybolur, ama kalbinizde hep bir eksiklik hissedersiniz. Tüm bunlar, sizi yalnızlaştırmak gibi görünse de, aslında bir nevi kendinizle tanışmanızın yolunu açar. Ayrılıkların acısı o kadar derindir ki, insan düşünür, "Bunu nasıl kaldırırım ?.. " Ama asıl soru şu: “Ayrılık, bizi daha mı güçlü kılar ?.. ”
Cevap kesinlikle evet.
Ayrılıklar, yalnızca insanlık adına yeni bir yolculuğun başlangıcıdır. Çünkü hayatta en çok öğrendiğiniz şey, kaybettiklerinizle değil, kazandığınız deneyimlerledir.
Ve tabii, her şeyin sonunda hayat hepimize bir toplanma fırsatı verir. Tüm bu acılardan sonra, bir şekilde toparlanmanız gerekir. Hayat size düşerken, kalkmanın yolunu gösterir. Ama ne zaman kalkacağınızı ve nasıl kalkacağınızı bilmek, sizin elinizdedir. Aslında toplanma, sadece bir fiziksel eylem değildir; aynı zamanda bir içsel güçtür. O yüzden her düşüşte, ayağa kalkmak, sadece bedenin değil, ruhun da direncini bulmasıdır.
Sonuçta, hayatın bizi ne kadar zorladığı önemli değil. Ne kadar zor durumda olursak olalım, hayatın en güzel anı, o zor anlarda nasıl toparlandığımızda ve insanlık adına nasıl yeniden ayağa kalktığımızdadır.
Çünkü, hayat her zaman der: “Beni yaşadın, ama şimdi toplan ve yaşadığın her şeyi anlamlı hale getir.”