Türkiye de Yerel seçimlerin başladığı ve siyasi partilerin adaylarının kıran kırana seçim yarışları, Türkiye’nin üç Büyükşehir Belediye Başkanlığını ve İl Belediye Başkanlıklarını kazanmak için kıyasıya bir mücadele yaşayan siyasi partiler ve liderleri şehir şehir, meydanlara çıkıp vaatlerini sıralamaya başladılar… Ana Muhalefet Partisi CHP de iç kavgalar bitmiyor. İYİ Parti de ise istifalar bir türlü durmuyor…
Belediyeler, şehirlerde yaşayanların ortak yerel ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulmuş, organları halk tarafından seçilerek oluşturulan belediye yönetimleri, kuruluş, görev ve yetkileri “yerinden yönetim” ilkesine uygun olarak yasayla düzenlenen kamu tüzel kişileridir. Yönetim sistemimiz içinde ayrı bir yere sahip olan belediyeler, ülkemizde demokrasi bilincinin gelişmesi sürecine büyük katkılarının yanı sıra, kamu hizmetlerinde etkinlik ve verimliliğin artırılmasında da önemli işlevler yüklenmiştir…
Bu çerçevede belediyelerin görevleri esas itibariyle sosyal, kültürel, çevresel ve fiziksel nitelikleri ile yaşanmaya değer kentlerin yaratılması ve varlıklarının sürdürülmesi noktalarında yoğunlaşmıştır.
Belediye Başkanı halkla her an iç içe olmak zorundadır. Belediye sınırları içerisindeki her şey doğrudan ya da dolaylı olarak yöneticiyi ilgilendirir. Aynı zamanda devlet kurumlarıyla yoğun bir iş birliği içinde olmak zorundadır. Sorunların çözümü uzun zamana yayılamaz. Bu, halkın güveninin azalmasına ya da yok olmasına yol açar. Belediye Başkanı, merkezi yönetimin işleyişini iyi bilmek ve bu çarkın içinden yerel yararlar çıkarabilmesi gerekir. Kısacası belediye yönetmek farklı becerileri, yetenekleri ve birikimleri bir arada bulundurmayı zorunlu kılar. Yerel ile iktidar partileri bir olursa o şehir Hükümetten çok daha iyi hizmetler alırlar. Şehirler hizmete boğulur. O şehirler hizmeti fazlasıyla alırlar…
Belediye başkanı, Halkı dinlemeyi, anlamayı, beklentilerini okumayı, empati kurmayı bilmelidir. Sabırlı olmalı, halktan gelen her isteği eşit derecede önemli saymalı ve yine halktan gelecek her tür eleştiriye açık olmalı, hoşgörülü, anlayışlı ve saygılı davranmalıdır. “Ben başkanım!” tavrı her zaman ve her yerde itici olmuştur. Devleti iyi tanımalıdır. Devlet kurumlarının işleyişini iyi bilmelidir. Bu kurumlarla iyi ilişki kurmalıdır…
Belediye Başkanı, işletmeci bilgi ve becerilerine sahip olmalıdır. Çünkü hizmetlerin tümü birer yatırımdır ve kaynak yönetmeyle ilgilidir. Kaynakları verimli kullanamayan, hedeflenen yararı sağlayamayan yatırımlar, yalnızca kaynak israfı olmakla kalmaz, halkın ihtiyaçlarının da ötelenmesi sonucunu doğurur…
Merkezi yönetimin işleyişini ve bu çarkın içinden yerel yararlar çıkarabilme özelliği başta olmak üzere, farklı becerileri, yetenekleri ve birikimleri bir arada bulundurmayı başarmalıdır. İl veya ilçenin kentsel yapısını, yer altı ve yer üstü kaynaklarını, toplumun karakterini ve beklentilerini, önceliklerini tanımadan başkanlık koltuğuna oturursa uzunca bir süre bunlar için enerji harcamak zorunda kalacaktır.
31 Mart Mahalli idareler genel seçimlerinde ”ekibini kurarken liyakati esas alacak, herkesin belediye başkanı olacak, çalışkan, bilgili, vizyon sahibi, seçim bölgesinde herkesi ve her kesimi dinleyen, anlayan, beklentileri okuyarak empati kuran, halktan gelen her isteği eşit derecede önemli ve yine gelebilecek her tür eleştiriyi dikkate alan, vatanımızı, milletimizi seven; Akıllı Şehirleri kuran, geliştiren ( Akıllı Belediyecilik ), engelsiz şehir yönetimini iyi bilen, insan kaynaklarına daha fazla yatırım yapan kişilerin” seçmenlerin şehirlerine en iyi hizmeti verecek belediye başkanını seçmesi dileğiyle iyi seçimler temenni ederim…