Denizli Büyükşehir Belediyesi'nin sosyal tesislerde alkol satışını serbest bırakan kararı, toplumda geniş yankı uyandırmıştı. İl Başkanı Yücel Güngör'ün bu karara karşı mahkemeye başvurarak yürütmeyi durdurması, hukukun üstünlüğünü savunan önemli bir adım olarak öne çıktı. Ancak, hemen her meselede söz söyleme yetkisini kendinde bulan İl Müftülüğü ve "Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkilerin Satışına ve Sunumuna İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik" MADDE 9 – (1) (Değişik:RG-20/9/2023-32315) Sağlık, eğitim ve öğretim, kültür ve spor hizmeti verilen yerlerde ve bunların yerleşkelerinde tütün mamullerinin satışı yapılamaz.) gereğince Milli Eğitim Müdürlüğü gibi kurumların bu süreçteki sessizliği, toplumsal hassasiyetlerin yeterince savunulmadığını ortaya koydu. İl Müftüsü'nün ilmi -hal kitabıyla kurumları ziyaret etmesi ve kabul törenleri düzenlemesi, görünüşte dini bilgilerin yaygınlaştırılması amacı güdüyor gibi görünse de, bazı kişiler tarafından bu tür etkinlikler "gösteri" olarak değerlendirilebilir. Bu tür faaliyetler, gerçek dini veya sosyal amaçların ötesinde, daha çok kamuoyunu etkileme ve dikkat çekme amacı güdebileceği şeklinde yorumlanabilir. Bu itiraz sürecine İl Müftülüğü ve İl Milli Eğitim Müdürlüğünün de dahil olması kanaatini taşımaktaydım.
Denizli Belediyesi'nin sosyal tesislerinde alkol satışını serbest bırakan meclis kararı, toplumun geniş kesimlerinde büyük bir yankı uyandırmıştı.
Bu tartışmanın merkezinde, İl Başkanımız Sayın Yücel Güngör'ün, bu karara karşı yürütmeyi durdurma talebiyle mahkemeye başvurması yer alıyor. Mahkemenin verdiği yürütmeyi durdurma kararı, hukukun üstünlüğünü ve toplumun genel çıkarlarını koruma adına atılmış önemli bir adım olarak karşımıza çıkıyor.
Ancak, bu süreçte muhafazakar sivil toplum kuruluşlarının sessiz kalması ya da zayıf tepkiler vermesi, toplumsal hassasiyetlerin gerektiği gibi savunulmadığını gözler önüne serdi.
Bu süreçte öne çıkan bir diğer isim ise Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Av. Bülent Çavuşoğlu’dur. Çavuşoğlu’nun, hukuki normlar ile toplumsal duyarlılıklar arasında bir denge kurması beklenirken, belediye meclisinde böyle bir karara öncülük etmesi veya destek vermesi sorgulanmalıdır.
Toplumun çıkarlarının açıkça korunması gereken bir durumda, alınan bu kararın ardındaki düşüncenin ne olduğu konusunda ciddi bir değerlendirme yapılmalıdır.
Mahkemenin verdiği yürütmeyi durdurma kararı, hukukun sadece yasal düzenlemelere değil, aynı zamanda toplumun genel yararını gözetmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Bu karar, hukukun toplumsal faydaya hizmet etmesi gerektiğini güçlü bir şekilde ortaya koymaktadır.
21 Haziran 2024 tarihinde (denizli20haber.com’) da yayımlanan köşe yazımda, Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Av. Bülent Çavuşoğlu’na, "Sosyal Belediyeciliği Alkolde Değil, Temel Hizmetlerde Gerçekleştirme Çağrısı" yapmıştım. Bu yazıda, toplumun çıkarlarını ön planda tutan bir belediyecilik anlayışının önemine dikkat çekmiştim.
İl Başkanımız Sayın Yücel Güngör’ün, toplumun genel çıkarlarını savunarak bu hukuki süreci başarıyla yönetmesi, yerel yönetimlerin hatalı kararlarına karşı verdiği mücadelede hukukun üstünlüğünü koruma konusundaki başarısını ortaya koymaktadır.
"Yanlış hesap Bağdat’tan döner" sözü tam da bu noktada anlam kazanmaktadır.
Başkanımız Sayın Yücel Güngör’e bu önemli konuda gösterdiği çaba için teşekkür ediyorum.
Bu süreçte gereken adımları atmayan ve sessiz kalan sivil toplum kuruluşlarına da teessüflerimi sunuyorum.