Kudüs'ü Başkent Yaparak Delilik Sınırlarını Aşan Trump Yine Aday.
23 Nisan 2017... Gazetelere bomba gibi düşen bir haber: Psikiyatristler Trump’a teşhis koydu:
“Akıl hastası!..”
Evet, yanlış okumadınız...
2017 yılında ABD eski Başkanı Donald Trump’ın zihinsel sağlığı ciddi şekilde tartışma konusu olmuştu.
Üstelik bu iddialar, mahalle kahvesinde dedikodu yapan komşulardan değil, Yale Üniversitesi’nde bir grup psikiyatristten gelmişti.
Trump’ın "tehlikeli bir akıl hastalığına" sahip olduğu ve ABD’yi yönetmeye uygun olmadığı ileri sürülmüştü.
Johns Hopkins Üniversitesi’nden Dr. John Gartner, Trump’ın paranoyak ve sanrılı olduğunu, büyüklenmeci hayaller kurduğunu söylüyordu.
Diyor ki, “Trump, başkanlık yemin töreninde tarihin en büyük kalabalığına sahip olduğuna gerçekten inanıyorsa, bu bir sanrıdır.”
Sanrı: Bireyin gerçek dışı bir durumu ya da olayı doğru olarak algılaması ya da buna inanması durumudur.
Eh, insan hak vermiyor değil.
Hani, gerçeklerin de bir sınırı var.
Ancak, bir dakika durun.
Bu haberin üzerinden tam 7 yıl geçti ve Trump’ın bu “delilik” hali nereye vardı?..
Trump, başkanlık koltuğuna oturduktan sonra tartışmalı bir adım atarak Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıyan kararı imzaladı.
Dünya bu kararla sarsıldı.
Peki, bu hamle bir “delilik” miydi, yoksa Trump’ın stratejisinin bir parçası mıydı?
Trump, daha başkanlık yarışına ilk girdiği andan itibaren tuhaf çıkışlarıyla dikkat çekmişti.
Medya onun her adımını "skandal" diye haber yaparken, o, adeta bir sosyal medya cambazı gibi bu haberleri kendi lehine çevirmeyi başardı.
Medyaya “yalan haber” dedi, politikalarına karşı çıkanları “vatan haini” ilan etti ve dünyanın en güçlü koltuğuna oturdu.
Yani, Trump’ın bu ‘delilik’ hali işe yarıyor olabilir.
Belki de tam olarak bu yüzden başkanlık koltuğundaydı.
Onu "akıl hastası" diye eleştirenlerin bir kısmı, belki de bu deli cesaretine sahip olmadıkları için o koltukta oturmuyorlar.
Yale’den Dr. Bandy Lee, Trump’ın akıl hastalığının “kimsenin hakkında konuşmak istemediği açık bir sorun” olduğunu iddia ediyordu.
Fakat Trump bu durumu avantaja mı çevirdi?..
"Tehlikeli" olmak, "delilik" sınırında yürümek, aslında ona güç mü kattı?"
Akıllı olan, dengeyi gözetir; delice olan ise kuralları yıkar.
Trump, kuralları yıkan bir başkan.
Ve bu durum, belki de onun gücünün kaynağı.
Dr. Gilligan ise hapishanelerde en tehlikeli insanlarla çalıştığını ve Trump’ı tehlikeli bulduğunu söylüyordu.
Doğru, Trump belki tehlikeli olabilir.
Ama asıl soru şu:
Bu tehlike kim için?
ABD için mi ?.. Yoksa rakipleri için mi ?..
Belki de Trump’ın asıl başarısı, kendisine yöneltilen bu “akıl sağlığı” suçlamalarını bile lehine çevirebilmesi.
Trump, bir anlamda “Ben deli değilim, ama siz bana deli diyerek beni daha da güçlü kılıyorsunuz” diyor olabilir.
Sonuç olarak, Trump’ın akıl sağlığı tartışması yine devam eder mi, bilinmez...
Ama kesin olan bir şey var ki: Bu adam, kendisi hakkında ne düşünürsek düşünelim, dünya sahnesinde büyük bir oyuncu.
Ve kimse onun hangi hamleyi ne zaman yapacağını kestiremiyor.
İşin tuhafı, bu deli yine aday !..
İnşallah dünyayı felakete sürüklemez.
Zaten savaşlarla ve ekonomik krizlerle boğuşan bir dünya, Trump yeniden seçilirse, daha ne kadar altüst olur, düşünmek bile korkutucu.