Bu olay bir hikaye değil, maalesef gerçektir ve birçok kişi bu olaya şahit olmuştur.
Şahitlerden biri de bizim Oktay'dır.
Bir baba, kızını ameliyat ettirebilmek için evini satmaya karar veriyor. Evin satışa çıkmasının nedeni ne biliyor musunuz?..
Kızının sağlık durumu kötüleşmiş ve acil bir ameliyat gerekiyor. Ama ortada büyük bir sorun var: Ameliyat masrafları çok yüksek. Üstelik kızı, bu zor durumda iken eşi tarafından terk edilmiş.
Evet, tam da böyle bir anda!..
Baba, hangisine daha çok üzülsün?
Hem kızını kaybetme korkusuyla mücadele ediyor, hem de evini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya.
Ama ne oluyor?..
İşte tam burada bir dost devreye giriyor. Dost dediysek, sadece yanında olup birkaç güzel söz söylemekle kalmıyor. Büyük bir çaba sarf ediyor. Kampanyalar düzenliyor, gerekli yerlerle görüşüyor, sonuçta ameliyat masrafları toplanıyor ve evin satılmasına gerek kalmıyor.
Yetmezmiş gibi, bu dost diğer çocuğunun işsiz kalmasına da çare buluyor. Ona da bir iş ayarlıyor.
Ayrıca, ameliyat sonrası iyileşen kıza da iş bulup onu da işe yerleştiriyor.
Gerçekten takdire şayan bir yardım eli uzatılıyor burada.
Peki sonra ne mi oluyor?..
Gün gelir, o dost başka bir ile taşınır. Aradan yıllar geçer. Derken bir düğünde karşılaşırlar. Baba, sessizce başını çevirip uzaklaşır. Yardım eden dost, şaşkınlıkla donup kalır. "Bunca iyilikten sonra ne oldu da bir selamı bile çok gördü?" diye düşünür. Ortada hiçbir sebep yoktur, ama yine de Allah’ın selamı dahi esirgenmiştir.
Buna benzer vefasızlıkları
herkes bir şekilde yaşamış mıdır ?..
Evet.
İnsanlar bu kadar mı vefasız?..
Evet.
İşte burada devreye şu soru giriyor:
İyiliği neden yapıyoruz?..
İnsanlardan bir karşılık beklemek için mi, yoksa sadece Allah rızası için mi ?..
Nankörlük, Modern Zamanların Hastalığı
Burada durup bir düşünmek gerekiyor:
Bu olayda yaşananlar aslında her gün, her yerde karşımıza çıkan bir gerçek.
Bir zamanlar yardım ettiğiniz, yanında olduğunuz insanlar, işler yoluna girdiğinde sizi unutur.
Size en zor zamanlarında ihtiyaç duyarken, işler düzelince size sırtını dönerler. Selam bile vermekten aciz hale gelirler. Bu, maalesef insan doğasının acı bir gerçeği.
Bu olayda olduğu gibi, birinin hayatını kurtarırsınız, evini kaybetmesine engel olursunuz, iş bulursunuz.
Ama bir gün gelir, o iyiliği unutan kişi sizin yüzünüze bile bakmaz.
Bu kadar basit.
İyilik Yaparken Nereye Bakmalı?
Asıl sorulması gereken soru şu:
İyiliği yaparken nereye bakıyoruz?..
Eğer insanlardan bir teşekkür ya da minnet bekliyorsanız, bu dünyada büyük bir hayal kırıklığına uğrarsınız.
Çünkü insanoğlu nankördür.
Evet, bu sert bir gerçek, ama maalesef doğru.
Oysa iyilik yaparken beklentiyi Allah’tan yana tutmalı, insanlar için değil, daha büyük bir amaç için iyilik yapmalıyız.
Çünkü insanlara bel bağlarsanız, sonucunda bu tür hayal kırıklıkları yaşamak kaçınılmaz olur.
Evinin satılmasına engel olduğunuz, ameliyat masraflarını topladığınız, her iki çocuğuna da iş bulduğunuz birinin size sırtını dönmesi sizi şaşırtmamalı.
Hayat böyle.
İnsanlar bazen sadece kendi çıkarlarını düşünür ve iyiliği unutur.
İyiliğin Bedeli Yok
Bu olay bize şunu öğretiyor:
İyilik yapıyorsanız, bunu sadece Allah için yapın.
İnsanlardan teşekkür ya da minnet beklemeyin.
Çünkü beklerseniz, büyük ihtimalle hayal kırıklığıyla karşılaşırsınız.
O yüzden iyiliği denize atın, balık bilmezse Halik bilir derler ya, işte öyle.
Bu dünyada iyiliğin bedeli olmaz; yaptığınız iyiliğin bir selamla bile karşılanmasını bekliyorsanız, yanılıyorsunuz.