Laf Olsun Diye Konuşmak: Sözü Bilmeyenlerin Dilin Hakkını Verememesi
Konuşmak, insanın kendini ifade etme sanatıdır. Ancak her konuşma, bu sanatın gerekliliklerini yerine getirmez. Günümüzde birçok kişi, konuşmayı bir anlam inşa etmek yerine, sırf konuşmuş olmak için kullanıyor.
Böyle bir tutum, dilin estetik değerini ve anlam yaratma potansiyelini zedeliyor. Sözü söylemeyi bilmeyenlerin, laf olsun diye konuştuklarında bıraktıkları boşluk, hem bireyler arası iletişimi hem de toplumsal düzeyi olumsuz etkiliyor.
Konuşmayı Bilmek ve Bilmemek
Konuşmak bir bilgi, birikim ve niyet işidir. Sözü söylemek; nerede, ne zaman, nasıl ve ne kadar konuşacağını bilmektir. Ancak günümüzde bu denge sıkça ihlal ediliyor.
Örneğin, bir toplantıda içeriğe hâkim olmayan bir kişinin, sırf görünür olmak adına sürekli laf üretmesi, hem anlamsız hem de yorucudur. Burada konuşan kişi, konuşmanın aslında bir değer sunması gerektiğini unutmuştur.
Ne konuştuğunu bilmeyenler, genelde neyi susturduklarının da farkında değildir. Bu yüzden, laf olsun diye konuşanlar, çoğu zaman gerçek düşüncelerin duyulmasını engeller.
Söz Söylemek ve Etkisi
Söz söylemek, bir niyet ve mesaj içerir. Anlam yaratmayı amaçlayan bir konuşma, dinleyen üzerinde bir etki bırakır. Ancak laf olsun diye konuşanlar, anlamın yerine ses kirliliği getirir. Toplumda bu durum, sosyal medyada sıkça karşılaştığımız, her konuda uzman kesilen ve hiçbir derinliği olmayan yorumlarla sıkça gözlemlenir.
Söz söylemeyi bilmek, dilin hakkını vermek demektir. “Az ama öz konuşmak” ilkesi, her zaman saygın bir iletişimin temel taşıdır. Ancak sırf laf olsun diye konuşanlar, bu ilkenin tam tersine hareket eder ve sonunda değer kaybederler.
Boş Konuşmanın Toplumsal Bedeli
Sadece laf olsun diye konuşmanın bireysel bir sorun gibi görünse de toplumsal etkileri büyüktür. Bu durum, ciddi meselelerin yüzeysel bir şekilde ele alınmasına, gerçek uzmanların sesinin duyulmaz hâle gelmesine ve düşünce üretiminin kısır bir döngüye girmesine neden olur.
Örneğin, herhangi bir televizyon programında uzmanlık gerektiren bir konuda hiçbir bilgiye sahip olmayan birinin, sırf görünür olmak için konuşması, hem izleyenleri yanlış yönlendirir hem de bilgi kirliliği yaratır.
Sözün Değerini Anlamak
Konuşmak bir sanat, söz söylemek bir ustalıktır. Laf olsun diye konuşmak ise ne sanattan ne de ustalıktan nasibini almıştır.
Bu yüzden, sözün hakkını vermek isteyenler, önce susmayı, sonra düşünmeyi, en sonunda da gerçekten anlamlı bir şey söylemeyi öğrenmelidir.
Aksi takdirde, konuşan çok ama söyleyenin az olduğu bir toplumda, anlamın yerini gürültü alır.
Sonuç olarak, kelimelerin gücü, ancak doğru kullanıldığında ortaya çıkar. Konuşmayı bilmeyenlerin yarattığı ses karmaşası arasında gerçek anlamı bulmak, hem birey hem de toplum için büyük bir sorumluluktur.
Diline sahip çıkmak, yalnızca güzel konuşmakla değil, aynı zamanda gereksiz konuşmamayı öğrenmekle başlar.