Dostoyevski'nin şu tespiti, sevgi üzerine derin bir tokat gibi iner: "Kimse seni, sen olduğun için sevmeyecek. Herkes seni, seni sevmenin onlara yakışacağını düşündüğü için sevecek." Bu söz, sevginin özüne dair düşündürücü bir gerçekliği ortaya koyuyor. Modern ilişkilerimizde, sevgi bile bir gösteriş aracı haline gelmiş durumda. Sosyal medyada ve hayatın her alanında, insanlar başkalarını ne kadar yakıştıkları üzerinden değerlendiriyor, gerçek sevgi ise bencilliğin gölgesinde kayboluyor. Dostoyevski’nin yüzyıllar önce dile getirdiği bu derin gözlem, bugün hâlâ aynı yankıyı buluyor.
Dostoyevski diyor ki: “Kimse seni, sen olduğun için sevmeyecek. Herkes seni, seni sevmenin onlara yakışacağını düşündüğü için sevecek.”
Vay canına !..
Düşününce tokat gibi bir cümle değil mi ?..
Peki, şimdi şöyle bir bakıyorum:
Gerçekten böyle mi ?..
İlişkilerimiz, dostluklarımız, sevgilerimiz hep bir “karşı tarafa ne kadar yakışıyoruz” yarışması mı ?..
İtiraf edin, o pek sevgili Instagram pozlarınızda bile “Şimdi beni böyle severler, bir beğeniler yağar” diyorsunuz içinizden.
Haklısınız da !..
Çünkü sevgi bile artık bir çeşit marka gibi:
“Benim sevgim de şık durmalı.” derdinde insanlar...
Tamam, Dostoyevski abi ağır bir tespit yapmış ama ne yalan söyleyeyim, tam da noktayı koymuş.
Sevgilerimiz bile bencilliğin bir aracı olmuş.
Kimse “Ah şu dostum yok mu ?..
Nasıl da hissettiriyor bana sevgisini ” demiyor.
Ne diyor ?..
“Bu adam / kadın bana nasıl yakışıyor?”
Sevgi ne olmuş ?..
Kendi egolarımızı parlatan bir ayna haline gelmiş.
Peki, bu durum neyi değiştirir ?..
Aslında değişen çok şey yok.
Sosyal medya zaten bunun zirve noktası.
Herkes birbirini seviyor çünkü o sevgi kendilerine güzel yakışıyor.
Birini beğeniyorsunuz çünkü o kişi sizin sosyal statünüzü yükseltiyor.
Dostoyevski bunu 19. yüzyılda söylemiş ama bugüne" cuk " oturuyor.
Bu iş böyleyse, herkes kendini sevmeye devam etsin, başkalarını da kendilerine yakıştığı kadar sevsin !..
Ama bir gün olur da sahici bir sevgiyle karşılaşırsanız, işte o zaman bu metni tekrar okuyun, derim.
O zaman belki de Dostoyevski’nin bambaşka bir yüzünü görürsünüz.
Yani demem o ki, sevgi mi ?..
Güzel şey.
Ama içi boş değilse.
Yoksa, gösteriş için seviyorsan, eninde sonunda sadece kendini sevmeye devam edeceksin.