Batı dünyası ve İslam ülkelerinin genellikle sessiz kaldığı bir ortamda, Güney Afrika'nın Gazze'de ki soykırıma karşı sergilediği cesur duruş, dünya genelinde büyük bir önem taşımaktadır. Mandela'nın ülkenin, İsrail'in insanlık suçu olarak değerlendirilen eylemlerine karşı cesurca bir tutum alması, adalet ve insan hakları mücadelesinde Güney Afrika'nın ne denli öncü bir rol üstlendiğini göstermektedir.
Müslüman coğrafyasındaki İsrail zulmüne karşı seslerin neredeyse kaybolmasının temel nedeni, demokrasinin eksikliği ve itiraz kültürünün gelişmemesi olarak açıklanabilir. Bu coğrafyalarda despotik yönetimlerin egemen olduğu, Kralların, Sultanların veya Petrol Şeyhleri'nin izni olmadan sokağa çıkma hakkına sahip olmanın neredeyse imkansız hale geldiği bir gerçektir. Bu durum, bireylerin seslerini duyurmasını engelleyerek toplumsal değişim ve ilerlemenin önündeki büyük bir engel oluşturmaktadır.
Batı dünyası ve İslam ülkelerinin genellikle sessiz kaldığı bir ortamda, Güney Afrika'nın Gazze'deki soykırıma karşı sergilediği cesur duruş, dünya genelinde büyük bir önem taşımaktadır. Mandela'nın ülkenin, İsrail'in insanlık suçu olarak değerlendirilen eylemlerine karşı cesurca bir tutum alması, adalet ve insan hakları mücadelesinde Güney Afrika'nın ne denli öncü bir rol üstlendiğini göstermektedir.
Güney Afrika'daki Müslüman nüfusunun oranının düşük olmasına rağmen, ülkenin Filistin konusundaki tutumunu etkileyen çeşitli faktörler bulunmaktadır. Geçmişte Apartheid rejimine karşı verilen mücadele, Güney Afrika'nın insan haklarına ve adalete duyarlı bir atmosfer oluşturmasına katkı sağlamıştır. Bu bağlamda, Güney Afrika, Filistin meselesini sadece siyasi bir durum olarak değil, aynı zamanda insan hakları ve özgürlük mücadelesi olarak değerlendirip desteklemiştir.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın, 7 Ekim 2023 tarihinden itibaren İsrail'in Gazze'deki katliamlarına yönelik sert eleştirileri, Türk halkının kitlesel olarak bu zulme karşı çıkışını ve Türkiye'nin demokrasiye olan bağlılığını uluslararası alanda göstermiştir. Bu durum, Türkiye'nin demokrasi deneyimine sahip olmasının yanı sıra, bölgesinde farklı bir perspektif sunarak diğer Müslüman ülkelerden ayrıldığını vurgulamaktadır. Türkiye, insan haklarına ve demokrasiye duyduğu saygıyla öne çıkan bir ülke olarak, Gazze'deki zulme karşı sesini yükseltmeye devam etmektedir.
Müslüman coğrafyalarda demokratik değerlerin benimsenmesi ve itiraz kültürünün güçlenmesiyle birlikte, bireylerin seslerini daha etkili bir şekilde duyurabileceği bir gelecek inşa edilebilir. İsrail zulmüne karşı bu seslerin güçlenmesi, adalet ve insan hakları mücadelesinde önemli bir adım olacaktır.