BEKİR ÖZCAN
Köşe Yazarı
BEKİR ÖZCAN
 

Hiç Kimse O' nun Kadar Sevilmedi- Ey Sevgili Yâr

  Yüce dinimiz İslamı bizlere öğreten, adalet, merhamet, hikmet ve muhabbet peygamberi Hz. Muhammed Aleyhisselam’ın dünyaya teşrifinin 1453. Yıl dönümünü idrak ederken, O’nu daha iyi tanımaya, anlamaya ve sünneti-i seniyyesini yaşamaya en çok ihtiyacımızın olduğu zamanları yaşamaktayız.   Hazreti peygamber (as) inanç olarak iman nurundan uzak Mekke toplumuna “cahiliye toplumu” derken, o toplumun tutum ve davranışlarına ise “cahiliye adetleri” demiştir. Bu davranışların toplum için  birer zulüm ve zulümat olduğunu ve insanlığın, sadece vahyin nuruyla arınıp aydınlığa kavuşabileceğini belirtmiştir. Vahiy penceresinden bakılmadığı takdirde güç adına mahiyeti ne olursa olsun her menfaat meşrudur, ve onu elde etmek için her türlü yol ise mubahtır.!   Hz. Muhammed (sas), işte böyle bir cahiliye toplumuna tevhid inancı temelinde, yeni bir toplum modeli ve buna uygun bir ideal karakter modeli sunmuştur. Hz. Muhammed’in tevhid çağrısı salt bir iman çağrısı değil aynı zamanda eşi görülmemiş bir değerler sistemi ve yaşam tarzı çağrısıdır. O, bireylerin ve toplumun Allah inancını düzeltmekle yeni bir toplumsal karakter ideali ortaya koymuştur. Tevhid inancıyla birlikte sadece teorik alanda değil, pratik ve toplumsal bir dönüşüm gerçekleşmiştir.   Yüce dinimiz İslam’ın öncelikli hedeflerinden biri, yeryüzünü adalet, merhamet, güven, sorumluluk ve güzel ahlak gibi değerler ekseninde herkes için yaşanabilir bir yer hâline getirmektir. Hiç şüphesiz bu amaç öncelikle fıtrata uygun insan şahsiyetinin inşasıyla mümkündür.   Bu bağlamda Cenab-ı Hak, Kur’an’ın birçok ayetinde insanın iyiliği ve kötülüğü gerçekleştirmesinde önemli bir etken olan “Nefs” e dikkat çekerek nefsin kıskançlığa, cimriliğe ve bencil tutkulara elverişli olduğunu haber vermiştir. Bu sebeple nefsin olumsuz telkinlerine karşı bilinçli olunması hususunda insanları uyarmış, onun kötülüğe meyyal yönlerinin terbiye edilmesi gerektiğini bildirmiştir.   Şahsiyetin gerçekleştirilmesinde dinin önemli bir rolü vardır.  Çünkü din, bireyin ahlakını şekillendiren bir yapıya sahiptir. Din  bireyin yüce bir varlıkla kurmuş olduğu ilişki olması sebebiyle  yalnız onun manevi dünyasını şekillendiren bir olgu değildir.  O aynı zamanda insana iyi ile kötü, doğru ile yanlış gibi ahlaki  yargıları geliştirmesinde, toplumsal ilişkilerini düzenlemesinde de yol gösteren bir kurumdur. İnsanın varlık olarak  gerçekliği, diğer varlıklar arasındaki konumu ve sorumlulukları  hususunda ona kılavuzluk eden din, şahsiyet gelişiminde önemli  bir kaynaktır.   Allah rasûlü gerek şahsiyetli bireyin gerekse böyle bireylerden oluşan bir toplumun ancak eğitim ve terbiyeyle inşa edilebileceği bilinciyle ashabını sürekli ilme, eğitime, okumaya ve araştırmaya teşvik etmiştir. Bu amaçla risaletin ilk günlerinden itibaren kadın, erkek, genç, yaşlı her kesimden insanla kurduğu güçlü iletişim sayesinde zihin, kalp ve ahlak planında bireysel, toplumsal ve evrensel düzeyde büyük bir dönüşüm gerçekleştirmiştir. İlim, hikmet ve erdemin kaybolduğu, cehaletin ve şiddetin hayata hâkim olduğu, insan onur ve haysiyetinin yok sayıldığı bir toplumu şirkten, küfürden, zulümden, adaletsizlikten ve ahlaksızlıktan arındırarak tevhit, iman, kulluk ve değerler ekseninde örnek bir topluma dönüştürmüş ve büyük bir medeniyet inşa etmiştir. Bu eşsiz medeniyetin hüküm sürdüğü her dönemde hayatın tüm alanlarında insanlığa örneklik ve önderlik edecek şahsiyetli nesiller yetiştirmek bu sayede mümkün olabilmiştir.   Kâinatın gözbebeği olan Hz. Muhammed Mustafa (as), yaşayışıyla kâmil bir insanın nasıl olması gerektiğine dair en  ideal örnektir. İnsanın şahsiyet inşasında onun izlediği yöntem başlı başına bir araştırma konusudur. Sözgelimi Cahiliye toplumundan her çağın insanına örneklik teşkil eden sahabe neslinin inşası, onun merhamet temelli nebevî terbiye metodunun en bâriz neticesidir.   Bugün toplumsal hayatı tüm yönleriyle etkisi altına alan bireysellik, bencillik, dünyevileşme, yalnızlaşma gibi sorunlar, popüler kültürün tazyikiyle maalesef başta çocuklar ve gençler olmak üzere insanlığı tehdit etmektedir. Böyle bir ortamda onları korumak, kimlik ve kişiliklerinin gelişimine, güçlenmesine destek olmak, omuzlarımızdaki en önemli sorumluluklardandır. Erdemli, vicdanlı, ahlaklı, şahsiyetli, dürüst, doğrudan ve haktan yana tavır alan bir neslin yetişmesi için Hz. Peygamber’in mücadelesini, metodunu ve üslubunu kendimize örnek alarak, onu çağımızın insanıyla buluşturmaktan başka çıkar yolumuz yoktur. “Ne irfandır veren ahlâka yükseklik, ne vicdandır. Fazilet hissi insanlarda Allah korkusundandır.  Oyuncak sanmayın! Ahlâk-ı millî, rûh-i millîdir,  Onun iflâsı en korkunç ölümdür: Mevt-i küllîdir.”   İslam kültüründe iz bırakmış şahsiyetlerin hayat hikâyelerine  dikkat edilirse çoğunlukla şu özelliklerin öne çıktığı görülür : İman şuuru ile beslenmiş sağlam bir duruş, İslam zeminine yaslanmış sade bir yaşam, güzel ahlakla donanmış seçkin bir karakter, salih amelle süslenmiş temiz bir fıtrat. Böyle şahsiyetler hem yaşarken hem de öldükten sonra üsve-i hasene (güzel örnek) olarak insanlığa ışık tutan birer deniz feneri konumundadırlar.   Bugün sosyal medya türevleri ülkemiz nüfusunun %70’i tarafından aktif olarak kullanılmaktadır. İnsanlar her  gün yaklaşık sekiz saatini internette, üç saatini ise bu platformlarda geçirmektedir. Bu yoğun kullanımın yeni kuşakların  yetişme süreçlerinde ağ kültürünün etkisini daha da artıracağı malumdur. Dijital etkileşimin hızlandırdığı kültürel değişim ve kimlik sorunları artık kronik bir mesele haline gelmiş durumdadır. Bu ortamda ailenin sahip olduğu kültürü aktaran, koruyan ve geliştiren rolünü sürdürebilmesinde kadim değerlerin önemi daha da artmaktadır. Dolayısıyla ebeveynler çocuklarına hangi değerleri neden,  niçin ve nasıl aktardığının, aktarmaya çalıştığı değerleri kendi  ailesinde ne ölçüde içselleştirdiğinin ve doğru temsillerle dönüştürebildiğinin farkında olmalıdır. Çünkü karakter oluşumunda  başarının yolu, çocuğun uygun yaklaşım, içerik, materyal ve  yöntemlerle desteklemesinden geçmektedir. (Hz. Peygamber ve Şahsiyet İnşası, 2024, D.Y.)   “Allah’a dayan sa’ye sarıl, hikmete râm ol! Yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol.”   Gelecek nesillere sunabileceğimiz en güzel rol model Hz. peygamber’in çizmiş olduğu vahiy destekli profildir. Doğruluğun, adaletin, sevginin, saygının, faziletin, samimiyetin, hakkaniyetin, en güzel örneklerini kendinde toplayan emin bir peygamber. Allah' ın sevip de insanlığa sevdirdiği son elçi. Bedevi bir coğrafyadan medeniyet yıldızları çıkaran en güzel muallim..   Yeryüzünde hiç kimse O’nun kadar sevilmedi. Hiç kimse O’nun kadar özlenmedi. Hiç kimse O nun kadar anılmadı. Hiç kimse O’nun kadar beklenmedi. Hiç kimse O’nun kadar hakkında kitap yazılmadı. Hiç kimse O'nun kadar şiire konu olmadı. Hiç kimse O'nun kadar nazik olamadı. Hiç kimse O'nun kadar takip edilmedi. Hiç kimse O'nun kadar güvenilir olamadı. Hiç kimse O'nun kadar kâmil olamadı. Hiç kimse O'nun kadar şefkatli olamadı. O, Muhammed Mustafâ (as) idi.. Sensizlik depremiyle hancı düştü; han düştü, Mazluma sürgün evi; zalime cihan düştü, Sana meftun ve hayran, sana ram olanlara, Bir bela tünelinde ağır imtihan düştü.                              **** Yağmur, seni bekleyen bir taş da ben olsaydım, Çölde seni özleyen bir kuş da ben olsaydım, Dokunduğun küçük bir nakış da ben olsaydım, Sana sırılsıklam bir bakış da ben olsaydım, Uğrunda koparılan bir baş da ben olsaydım, Bahira'dan süzülen bir yaş da ben olsaydım, Okşadığın bir parça kumaş da ben olsaydım, Senin için görülen bir düş de ben olsaydım, Yeryüzünde seni bir görmüş de ben olsaydım, Sana hicret eden bir Kureyş de ben olsaydım, Damar damar seninle, hep seninle dolsaydım, Bâtılı yıkmak için kuşandığın kılıcın, Kabzasında bir dirhem gümüş de ben olsaydım N.G   Beraberce idrak ettiğimiz Mevlid Kandilinin ardından ülke genelinde devam eden anma haftasının vatanımızın huzur ve mutluluğuna, aziz milletimizin birlik ve beraberliğine, bütün insanlığın kurtuluşuna vesile olmasını yüce Allah'tan niyaz ediyor, aziz milletimizin ve tüm İslam aleminin 1453. Mevlid-i Nebi haftasını kutluyorum.   Hz. Muhammed (sas) ve onun ashabı gibi Kur’an’ın inşa ettiği ideal insanlardan olmak duasıyla..
Ekleme Tarihi: 23 Eylül 2024 - Pazartesi

Hiç Kimse O' nun Kadar Sevilmedi- Ey Sevgili Yâr

  Yüce dinimiz İslamı bizlere öğreten, adalet, merhamet, hikmet ve muhabbet peygamberi Hz. Muhammed Aleyhisselam’ın dünyaya teşrifinin 1453. Yıl dönümünü idrak ederken, O’nu daha iyi tanımaya, anlamaya ve sünneti-i seniyyesini yaşamaya en çok ihtiyacımızın olduğu zamanları yaşamaktayız.

  Hazreti peygamber (as) inanç olarak iman nurundan uzak Mekke toplumuna “cahiliye toplumu” derken, o toplumun tutum ve davranışlarına ise “cahiliye adetleri” demiştir. Bu davranışların toplum için  birer zulüm ve zulümat olduğunu ve insanlığın, sadece vahyin nuruyla arınıp aydınlığa kavuşabileceğini belirtmiştir. Vahiy penceresinden bakılmadığı takdirde güç adına mahiyeti ne olursa olsun her menfaat meşrudur, ve onu elde etmek için her türlü yol ise mubahtır.!

  Hz. Muhammed (sas), işte böyle bir cahiliye toplumuna tevhid inancı temelinde, yeni bir toplum modeli ve buna uygun bir ideal karakter modeli sunmuştur. Hz. Muhammed’in tevhid çağrısı salt bir iman çağrısı değil aynı zamanda eşi görülmemiş bir değerler sistemi ve yaşam tarzı çağrısıdır. O, bireylerin ve toplumun Allah inancını düzeltmekle yeni bir toplumsal karakter ideali ortaya koymuştur. Tevhid inancıyla birlikte sadece teorik alanda değil, pratik ve toplumsal bir dönüşüm gerçekleşmiştir.

  Yüce dinimiz İslam’ın öncelikli hedeflerinden biri, yeryüzünü adalet, merhamet, güven, sorumluluk ve güzel ahlak gibi değerler ekseninde herkes için yaşanabilir bir yer hâline getirmektir. Hiç şüphesiz bu amaç öncelikle fıtrata uygun insan şahsiyetinin inşasıyla mümkündür.

  Bu bağlamda Cenab-ı Hak, Kur’an’ın birçok ayetinde insanın iyiliği ve kötülüğü gerçekleştirmesinde önemli bir etken olan “Nefs” e dikkat çekerek nefsin kıskançlığa, cimriliğe ve bencil tutkulara elverişli olduğunu haber vermiştir. Bu sebeple nefsin olumsuz telkinlerine karşı bilinçli olunması hususunda insanları uyarmış, onun kötülüğe meyyal yönlerinin terbiye edilmesi gerektiğini bildirmiştir.

  Şahsiyetin gerçekleştirilmesinde dinin önemli bir rolü vardır.  Çünkü din, bireyin ahlakını şekillendiren bir yapıya sahiptir. Din  bireyin yüce bir varlıkla kurmuş olduğu ilişki olması sebebiyle  yalnız onun manevi dünyasını şekillendiren bir olgu değildir.  O aynı zamanda insana iyi ile kötü, doğru ile yanlış gibi ahlaki  yargıları geliştirmesinde, toplumsal ilişkilerini düzenlemesinde de yol gösteren bir kurumdur. İnsanın varlık olarak  gerçekliği, diğer varlıklar arasındaki konumu ve sorumlulukları  hususunda ona kılavuzluk eden din, şahsiyet gelişiminde önemli  bir kaynaktır.

  Allah rasûlü gerek şahsiyetli bireyin gerekse böyle bireylerden oluşan bir toplumun ancak eğitim ve terbiyeyle inşa edilebileceği bilinciyle ashabını sürekli ilme, eğitime, okumaya ve araştırmaya teşvik etmiştir. Bu amaçla risaletin ilk günlerinden itibaren kadın, erkek, genç, yaşlı her kesimden insanla kurduğu güçlü iletişim sayesinde zihin, kalp ve ahlak planında bireysel, toplumsal ve evrensel düzeyde büyük bir dönüşüm gerçekleştirmiştir. İlim, hikmet ve erdemin kaybolduğu, cehaletin ve şiddetin hayata hâkim olduğu, insan onur ve haysiyetinin yok sayıldığı bir toplumu şirkten, küfürden, zulümden, adaletsizlikten ve ahlaksızlıktan arındırarak tevhit, iman, kulluk ve değerler ekseninde örnek bir topluma dönüştürmüş ve büyük bir medeniyet inşa etmiştir. Bu eşsiz medeniyetin hüküm sürdüğü her dönemde hayatın tüm alanlarında insanlığa örneklik ve önderlik edecek şahsiyetli nesiller yetiştirmek bu sayede mümkün olabilmiştir.

  Kâinatın gözbebeği olan Hz. Muhammed Mustafa (as), yaşayışıyla kâmil bir insanın nasıl olması gerektiğine dair en  ideal örnektir. İnsanın şahsiyet inşasında onun izlediği yöntem başlı başına bir araştırma konusudur. Sözgelimi Cahiliye toplumundan her çağın insanına örneklik teşkil eden sahabe neslinin inşası, onun merhamet temelli nebevî terbiye metodunun en bâriz neticesidir.

  Bugün toplumsal hayatı tüm yönleriyle etkisi altına alan bireysellik, bencillik, dünyevileşme, yalnızlaşma gibi sorunlar, popüler kültürün tazyikiyle maalesef başta çocuklar ve gençler olmak üzere insanlığı tehdit etmektedir. Böyle bir ortamda onları korumak, kimlik ve kişiliklerinin gelişimine, güçlenmesine destek olmak, omuzlarımızdaki en önemli sorumluluklardandır. Erdemli, vicdanlı, ahlaklı, şahsiyetli, dürüst, doğrudan ve haktan yana tavır alan bir neslin yetişmesi için Hz. Peygamber’in mücadelesini, metodunu ve üslubunu kendimize örnek alarak, onu çağımızın insanıyla buluşturmaktan başka çıkar yolumuz yoktur.

“Ne irfandır veren ahlâka yükseklik, ne vicdandır.

Fazilet hissi insanlarda Allah korkusundandır.  Oyuncak sanmayın! Ahlâk-ı millî, rûh-i millîdir,  Onun iflâsı en korkunç ölümdür: Mevt-i küllîdir.”

  İslam kültüründe iz bırakmış şahsiyetlerin hayat hikâyelerine  dikkat edilirse çoğunlukla şu özelliklerin öne çıktığı görülür : İman şuuru ile beslenmiş sağlam bir duruş, İslam zeminine yaslanmış sade bir yaşam, güzel ahlakla donanmış seçkin bir karakter, salih amelle süslenmiş temiz bir fıtrat. Böyle şahsiyetler hem yaşarken hem de öldükten sonra üsve-i hasene (güzel örnek) olarak insanlığa ışık tutan birer deniz feneri konumundadırlar.

  Bugün sosyal medya türevleri ülkemiz nüfusunun %70’i tarafından aktif olarak kullanılmaktadır. İnsanlar her  gün yaklaşık sekiz saatini internette, üç saatini ise bu platformlarda geçirmektedir. Bu yoğun kullanımın yeni kuşakların  yetişme süreçlerinde ağ kültürünün etkisini daha da artıracağı malumdur. Dijital etkileşimin hızlandırdığı kültürel değişim ve kimlik sorunları artık kronik bir mesele haline gelmiş durumdadır. Bu ortamda ailenin sahip olduğu kültürü aktaran, koruyan ve geliştiren rolünü sürdürebilmesinde kadim değerlerin önemi daha da artmaktadır. Dolayısıyla ebeveynler çocuklarına hangi değerleri neden,  niçin ve nasıl aktardığının, aktarmaya çalıştığı değerleri kendi  ailesinde ne ölçüde içselleştirdiğinin ve doğru temsillerle dönüştürebildiğinin farkında olmalıdır. Çünkü karakter oluşumunda  başarının yolu, çocuğun uygun yaklaşım, içerik, materyal ve  yöntemlerle desteklemesinden geçmektedir.

(Hz. Peygamber ve Şahsiyet İnşası, 2024, D.Y.)

 

“Allah’a dayan sa’ye sarıl, hikmete râm ol!

Yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol.”

  Gelecek nesillere sunabileceğimiz en güzel rol model Hz. peygamber’in çizmiş olduğu vahiy destekli profildir. Doğruluğun, adaletin, sevginin, saygının, faziletin, samimiyetin, hakkaniyetin, en güzel örneklerini kendinde toplayan emin bir peygamber. Allah' ın sevip de insanlığa sevdirdiği son elçi. Bedevi bir coğrafyadan medeniyet yıldızları çıkaran en güzel muallim..

  Yeryüzünde hiç kimse O’nun kadar sevilmedi. Hiç kimse O’nun kadar özlenmedi. Hiç kimse O nun kadar anılmadı. Hiç kimse O’nun kadar beklenmedi. Hiç kimse O’nun kadar hakkında kitap yazılmadı. Hiç kimse O'nun kadar şiire konu olmadı. Hiç kimse O'nun kadar nazik olamadı. Hiç kimse O'nun kadar takip edilmedi. Hiç kimse O'nun kadar güvenilir olamadı. Hiç kimse O'nun kadar kâmil olamadı. Hiç kimse O'nun kadar şefkatli olamadı. O, Muhammed Mustafâ (as) idi..

Sensizlik depremiyle hancı düştü; han düştü,

Mazluma sürgün evi; zalime cihan düştü,

Sana meftun ve hayran, sana ram olanlara,

Bir bela tünelinde ağır imtihan düştü.

                             ****

Yağmur, seni bekleyen bir taş da ben olsaydım,

Çölde seni özleyen bir kuş da ben olsaydım,

Dokunduğun küçük bir nakış da ben olsaydım,

Sana sırılsıklam bir bakış da ben olsaydım,

Uğrunda koparılan bir baş da ben olsaydım,

Bahira'dan süzülen bir yaş da ben olsaydım,

Okşadığın bir parça kumaş da ben olsaydım,

Senin için görülen bir düş de ben olsaydım,

Yeryüzünde seni bir görmüş de ben olsaydım,

Sana hicret eden bir Kureyş de ben olsaydım,

Damar damar seninle, hep seninle dolsaydım,

Bâtılı yıkmak için kuşandığın kılıcın,

Kabzasında bir dirhem gümüş de ben olsaydım

N.G

  Beraberce idrak ettiğimiz Mevlid Kandilinin ardından ülke genelinde devam eden anma haftasının vatanımızın huzur ve mutluluğuna, aziz milletimizin birlik ve beraberliğine, bütün insanlığın kurtuluşuna vesile olmasını yüce Allah'tan niyaz ediyor, aziz milletimizin ve tüm İslam aleminin 1453. Mevlid-i Nebi haftasını kutluyorum.

  Hz. Muhammed (sas) ve onun ashabı gibi Kur’an’ın inşa ettiği ideal insanlardan olmak duasıyla..

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve denizli20haber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
islami sohbetler sohbet elektronik sigara omegle tv türk sohbet islami sohbet cinsel sohbet baskılı poşet baskılı poşet emlak seviye 5 mutfak lavabo tıkanıklığı açma özellikleri su böreği sipariş galeri yetki belgesi nasıl alınır yalama taşı dijital pazarlama ajansı