Allâh-u Teâlâ, mekânlar içinde mukaddes mekânlar; zamanlar içinde de mukaddes zamanlar yaratmıştır. İşte o mukaddes zamanlardan biri de üç aylar diye bilinen; Receb, Şaban ve Ramazan aylarıdır. Müminlerin hayatın karmaşası içinde ihmal ettiği kulluk ve ibadetlerini tekrar hatırlamasını sağlayan üç ayların faziletine dair Hz. Peygamber’den nakledilen rivayetlerin yanı sıra dinî kültürümüzde özel bir yeri olan Reğaib, Mi‘rac, Berat ve Kadir gecelerinin bu aylarda yer alması üç ayların önemini daha da artırmıştır.
ÜÇ AYLARIN FAZİLETİ
Peygamber Efendimiz (sav) bu ayların başlaması ile şu şeklinde dua eder ve nafile oruç tutardı. "Allah'ım! Bize Receb ve Şaban'ı mübarek kıl ve bizi Ramazan'a ulaştır.” (Taberânî, el-Muʿcemü'l-evsaṭ, IV, 189)
Zünnun-i Mısri üç aylar hakkında şöyle demiştir: “Recep tohum ekme ayıdır, Şaban sulama ayıdır, Ramazan hasat ayıdır. Herkes ne ekerse onu biçer. Ne yaparsa cezasını çeker.” Demek ki içinde bulunduğumuz recep ayı, bizi ramazana hazırlayan bir mevsimin-programın ilk adımı olmaktadır.
Kamerî aylarının yedincisi olan Receb, aynı zamanda "üç aylar"ın ilkidir. Hac ibadetinin başladığı Zilkade, Zilhicce ve ardından Muharrem peş peşe iken receb ayrıdır. Haram aylarda harp-savaş yasak kabul edilmiştir. (Tevbe,36) Tam bir emniyet ve barış söz konusudur. Receb ayının haram aylardan olmasının bir hikmeti de ,hayatın yoğun, karmaşık akışı içinde kaybolup giden ve öze dönüşünü ihmal edenler için adım adım Ramazan’a hazırlayarak bir nefis muhasebesi ile bizlere öz denetim yapma fırsatını sunmaktadır.
Hayatımızda adeta otokontrol sisteminin kurulmasına vesile olan Üç Aylar, Rahmân olan Allah’ın rahmetinin sağanak sağanak yağdığı aylardır. Ahiret sermayesinin artmasına vesile olan kudsî aylardır. Duaların ret olunmadığı günlerdir. “Şu beş gecede yapılan dua geri çevrilmez: Regaib gecesi, Şabanın 15. gecesi, Cuma gecesi, Ramazan bayramı ve Kurban bayramı gecesi.” (İ. Asakir)
Diğer vakitlerde iyilik ve ibadetlere on sevap veriliyorsa, Receb, Şaban ve Ramazan aylarında gittikçe yükselen bir oranda kat kat fazla sevap verilir. Receb ve Şaban ayları, rahmet ayı olan Ramazanı karşılayan aylar olup Ramazan ayının müjdecisidir. Dinimizde ayrı bir değeri olan üç ayların, kişide insanî özelliklerin olgunlaşmasında ve iradenin kontrol altına alınmasında rolü büyüktür.
YANLIŞ BİLİNENLER
Dinimizde neyin ibadet olabileceği sadece nas’lar sayesinde bilinebilir. Nas’ların ifadesi ve senet selameti açısından değerlendirilmesi ile ancak “dinde bu vardır” diyebiliriz. Regaib gecesi, Kur’an’da saygı gösterilmesi istenen ve hadislerde -gün belirtilmeden- oruç tutulması tavsiye edilen haram aylardan biri olan receb ayında bulunmakla birlikte bazı eserlerde yer alan, Hz. Peygamber’in Regaib gecesinde ana rahmine düştüğü, özellikle receb ayının ilk perşembe günü oruç tutup gecesinde Regaib namazı adıyla bir namaz kılmanın sevap olduğu ve bu geceye dair bir takım rivayetlerin asılsız olduğu belirtilmiştir.(el-Mevżûʿât, II, 47) Ayrıca isrâ ve mi‘rac olayının Regaib gecesi meydana geldiğine dair rivayetin de aslı bulunmamaktadır. (İbn Kesîr, III, 109; Bedreddin el-Aynî, IV, 39)
Ayrıca Receb veya Şaban ayında devamlı olarak ay boyu oruç tutmak fıkhen uygun görülmemiştir. Çünkü hiç kesintisiz bir ay boyunca oruç tutmak sadece Ramazan ayına mahsus bir ibadettir.
Regaib gecesiyle ilgili özel ibadet ve kutlamalar hicri IV. yüzyılda ortaya çıkmıştır. İslâm âlimlerinin büyük bir kısmı Hz. Peygamber, sahâbe ve tâbiîn dönemlerinde Regaib kandilinin bilinmediğini belirtmişlerdir.
Bununla beraber bir kısım âlimler ise, genel anlamda fazileti âyet ve hadislerde belirtilen receb ayının bir gecesi olması dolayısıyla Regaib’in de faziletli gecelerden sayılacağını, kazâ ve nâfile namaz kılmanın, Kur’an okumanın, çeşitli hayırlar yaparak Allah’a yaklaşmaya çalışmanın dinen bir sakıncası olmayacağını ifade etmişlerdir. (DİA, Reğaib)
MANEVİ DİSİPLİN İKLİMİ
Şunu belirtmekte fayda var ki; üç ayların süresi, içindeki çeşitli müjdelerin uzun bir periyoda yayılmış olması gibi Kadir gecesinin de son on günde saklı kılınmasında ki muhtemel hikmet; ibadetlerin sadece belirli birkaç güne sınırlamaksızın, devam edegelen bir yaşam tarzı haline gelmesine yöneliktir. Bu amaç ile receb ile başlayan manevi süreç, giderek artarak kuldaki ilahi rağbeti artırıp mi’raca, oradan da berat’ini almaya çalışıp ramazan’ın gelmesiyle beraber kuran’ı hatmederken tefekküre, gündüzleri aç mide ile kulluğun farkındalığına erişerek, geceleri de kadir bilip namaz ile ilahi lütuflara nail olmaya kadar götürmesi amaçlanan ilahi bir programdır. Bu programa uyacak olanlara bol ikramlar ve sonunda bayram edeceği bir mağfiret hazırlanmıştır.
Reğaib gecesi Mi’raç gibi, Mi’raç Beraat gibi, Beraat Ramazan geceleri gibi, Ramazan geceleri de Kadir gecesi gibi değildir. Derece derece bir yükselme ile ilahi rahmetin artıp sonunda affolunarak cehennem den azat olmaya kadar götüren, adeta bir müjdeler yumağıdır üç aylar iklimi.
NASIL DEĞERLENDİREBİLİRİZ ?
Üç aylar sevdiğimiz şeylerden Allah yolunda infak etme, yedirme, içirme, giydirme, borç verme, muhtaca yardım etme, akrabayı gözetme şeklinde ikram ve ihsanı ihtiyaç sahibiyle buluşturma; Zekât, sadaka, hayır ve hasenatta yarışma; Cömertlikte zirveye ulaşma; İbadetlerde ve infakta daha cömert davranacağımız günlerdir. Yapmış olduğumuz hatalarımızı gözden geçirmenin en güzel anlarından biride bu gecelerdir. Bu aylar Rabbimizin bizlerden istediği Nasuh tevbesi için bir fırsattır.
İstifade etmesini bilenler, bu mevsimden büyük kazançlar sağlarlar. Ahirete yönelik amellerini diğer vakitlere oranla giderek arttırırlar. Daha fazla Kur’an okurlar, ilme daha fazla yönelirler, uykularından kısarak ilim ve tefekküre, ibadet ve İslâmî çalışmalara daha fazla vakit ayırırlar. Hayırlı işlerde birbirleriyle yarış içine girerler. Ayrıca, sabaha karşı seher vakitlerinde uyanık bulunmaya çalışarak İslâm âlemi ve mü'min kardeşlerimiz için dualar etmenin fazilet ve kıymetini bilirler.
Bu arada, üç ayların ve kandil gecelerinin camilerimizin dışında evlerimizde ve aile fertleri arasında da ayrı bir mânâ içinde yaşanması gerektiğini de unutmamalıyız. Çocuklarımızın o manevî havayı soluya soluya büyümeleri için, mübarek gecelerde onları hediyelerle sevindirip, camilere ve ibadete alıştırmak önemlidir.
Mevlam rağbetimizi kendisine çevirsin.
BİR SORU BİR CEVAP
SORU: Bir işletmede çalışan işçi, patronun haberi olmadan namazını kılacak olsa, kabul olur mu? Olursa sevabı patronun mu yoksa kılanın mı?
CEVAP: Namaz Allah'ın emri olup, kılınması başkasının iznine bağlı değildir. Patron müsaade etmese bile namazı yine de kılmak gerekir. Namazın sevabı elbette sadece kılanındır. Ancak İş sahibi namazı kılmaya müsaade ve teşvik ediyorsa hayra delalet ettiğinden dolayı ona da sevap olur.