Miraç, Hz. Peygamber’in (s.a.s.) Mescid-i Harâm’dan Mescid-i Aksâ’ya, oradan da göğe yaptığı yolculuğu ifade eden terimdir. Miraç olayı Recep ayının 27. gecesinde, Hicretten bir buçuk yıl kadar -18 ay- önce vuku bulmuştur. Miraç hadisesi iki safhada meydana gelmiştir. Hz. Peygamber bir gece Kâbe’nin çevresinde uyku ile uyanıklık arası bir durumda iken Cebrail gelmiş onu Burak adlı, -mahiyetini bilmediğimiz- bir bineğe -İsra- bindirerek, önce Kudüs’teki Mescid-i Aksa’ya götürmüş, oradan da göklere yükseltmiş “Sidretü’l-Müntehâ” denilen en üst makama -Miraç- ulaştırmıştır. Hz. Peygamber bu makamı da geçerek Cenabı Hakk’ın huzuruna erişmiştir. Miraç, peygamberimizin boykot süresinde ki hüzün yılı içinde M.622 de üstün makamlara yükselişi ve Allah'ın yüce katına kabul edilişi olayıdır. Yüce yaratıcıya yakınlığın en üstün derecesi olan Miraç, beşer anlayışı çizgisinin ötesinde bir olaydır. Çünkü bu olayın fizik kanunları ile açıklanması mümkün değildir. Buna rağmen isra ve miraç olayından kendimiz için çıkarabileceğimiz birçok mesaj bulunmaktadır. Kuran’da İsra suresinin ilk ayeti ile Necm suresin ilk ayetlerinde ve ilgili hadislerde birçok izahat vardır. “Andolsun, o, Rabbinin en büyük alametlerinden bir kısmını gördü.”(Necm, 18) Âyet-i Kerîme'ler de Peygamberimize vahyedildiği bildiriliyor, ancak neyin vahyedildiği tam olarak açıklanmıyor. Bu makamda Peygamberimize üç ilâhî ihsanda bulunulduğu hadis-i şeriflerde ifade buyuruluyor. Bunlar: 1- Beş vakit namaz, Mi'rac hediyesi olan namaz, aynı zamanda mü'minin de Mi'rac'ı sayılmıştır. Zira 5 vakit olması disiplini, abdesti maddi-manevi temizliği, secdesi kulluğun farkına varmayı, tesbihatı bir iç huzuru ve Rabbi ile iletişimini, hareketleri bir aksiyonu, tekbir ve kıraatı ise bir misyonu ortaya koyan en temel ibadettir. 2- Allah'a ortak koşmayanların bağışlanacağı müjdesidir. Günahından dolayı helak edilen milletlerden sonra bu ümmete sağlanan bir ayrıcalıktır. Tevbe ye yönelmeyi sağlayarak umut aşılar. 3- Bakara sûresinin sonundaki üç âyet ki, bu ayetler İslâm'ın temel inanç esaslarını tamamlamakta, müslümanların çektiği üzüntü ve sıkıntıların sona erdiğini ve bazı dua önekleri sunulmaktadır. (Müslim, Îman, 279) Mirac’ın başladığı Kudüs ve çevresine yapılan atıfla beraber ilk ma’bed ile son ve kalıcı kıblemiz olan beytullah’ın arasında ki irtibata dikkat çekilmiştir. Nitekim miraç’ta yükselirken ilk semada Hz. Adem, ikinci semada Hz. Yahya ve Hz. İsa, üçüncü semada Hz. Yusuf, dördüncü semada Hz. İdris, beşinci semada Hz. Harun, altıncı semada Hz. Musa ve yedinci semada Hz. İbrahim (aleyhimü's-selâm) ile karşılaşmış olması da Risâlet görevinin son şeklini almış olmasına yönelik bir işarettir diyebiliriz. Karşılaştığı peygamberlerin her biri kendisini selâmlamış; “Hoşgeldin sâlih peygamber, hoş geldin salih kardeş” demişlerdir. Peki bugün İsra ve Miraç olayının bize söyledikleri nelerdir? Uygulanan boykotlar ile zor duruma düşen Müslümanlarda ki Tevhit hakikatini iyice sağlamlaştırmaktır. Artık uluslararası yeni bir davetin başladığının ilanı konumundadır. Hicretin ön hazırlığının bir habercisidir. Her anı bir mucize olan bir kısım ayetlere Hz. Nebi’yi şahit kılarak son peygamberliğinin te’yid edilmesidir. İnsanlığın en kıymetli mescitleri olan Beytü-l makdis ile Beytullah’ı inananların dikkat-i nazarına sunarak kudsiyetlerinin korunmasını sağlamaktır. Secde ile Allah’a kul olmanın ne kadar büyük bir şeref ve iç huzur olduğunu âlemlere göstermektir. Manevi yükselme ancak namaz sayesinde mümkündür. Mirac’ın gecenin bir vakti gerçekleşmesi ile de gecesini imar edenlerin ne gibi kazanımlar elde edebileceğinin sunulmasıdır. Son olarak rivayetlerde Miraç gecesine özel bir ibadet şekli bulunmamaktadır. Fakat gündüzünde oruçlu olmanın, geceyi nafile ve kaza namazları kılarak secdelerimizi artırmanın sevabı hususunda ihtilaf yoktur. Secdelerimizin miracımız olması duasıyla..