Ramazan-ı Şerif, inanmış kalplerde sevinç ve manevî pırıltılar meydana getirmekte ve bu ay ile başlayacak oruç mükellefiyetine ruhen hazırlanmayı amaç edinmektedir. Hepimiz, günahlara tövbe edip, İslâm yoluna dönüş yapmak, uyanık bir şuur ve Allah aşkı ile Ramazan ayına karşılamalıyız…
Ramazan’da eda edilecek, yerine getirilecek ibadetlerden kalben bir haz duyabilmek için, bu mübarek ay gelmeden önce kendimizi öylesine hazırlamalıyız ki, yapılacak ibadetler, ruhumuzun gıdası ve hareketlerimizin ayrılmaz bir parçası haline gelsin. Ramazan orucu, misli olmayan bir ibadettir. Feyiz kanalları toklukla tıkanır, oruç sayesinde açılır. Bir mümin, Allah’ın rızasını kazanmak ve emrini yerine getirebilmek maksadıyla, tan yerinin ağardığı zamandan başlayarak, güneşin battığı vakte kadar, yemek ve içmekten, nefsinin arzularına tabi olmaktan kendini korursa, Allah ile kendi arasında meydana gelen buz dağlarını eritmiş, ibadetin yücesine erişir...
Nefsin isyana cüret göstermesi her isteğinin yerine getirilmesi ve kendisine verilmesi ile başlar. Onun, dinî bir disiplin altına alınması, Allah’ın emri olan orucu tutmasıyla mümkün olur. Nefsimizi, kötülüklerden arındırma yani orucun yerini tutacak başka bir ibadet yoktur…
Bu mübarek ayı lâyık olduğu şekilde karşılayabilmek için, uzuvlarımızı oruca ortak olacak şekilde, bir edebe alıştırmalıdır. Bunu temin edebilmek için, dile yalan söyletmemeli ve gıybet suçu işletmemeli. Kulağa haram olan konuşmaları ve nağmeleri dinletmemeli; eli dinimizin yasakladığı şeylere uzanmaktan ve can yakmaktan uzak tutmalı, korumalı; ayakları şeytanî yollarda tozlanmaktan muhafaza etmeli, vücut ikliminin sultanı olan kalbi, bozuk inanç ve sapık düşüncelerden temiz tutmalıdır…
Orucun ehemmiyetini belirten bir hadis-i şerife kulak verelim; “Mübarek bir ay olan Ramazan sizin üzerinize nur saçmak üzere geliyor. Allah, onun orucunu tutmayı size farz kılıyor…
Ramazan-ı Şerif, hakla batılın, hidayetle sapıklığın, iyilikle kötülüğün birbirinden ayırt edildiği aydır. Ramazan-ı şerif bir yıllık maddî, manevî kirlerden, hastalıklardan kurtulup temizleneceğimiz mübarek bir aydır. Ramazan ayı insanî duyguların kuvvetleneceği, manevî terbiye ayıdır. Ramazan sabır. Sabrın mükâfatı ise cennettir…
Kim bu ayda bir oruçluya iftar verirse, bu davranışı onun günahlarının affedilmesine ve cehennemden kurtulmasına vesile olabilir. Kalbinin İslâm’a ısınması, oruç tutmaya teşvik için oruçlu olmayanları da iftara davet etmek, çağırmak muhakkak ki çok faydalı olur…
Basmane Hatuniye Derneği tarafından verilen sabah çorba ve öğle yemeklerinde, Dil, din, ırk, mezhep gözetilmeden hayır sahiplerinin yardımlarıyla verilen o yemeklerden herkes faydalanıyor. Hayır sahiplerinin hayırları kabul olsun. Muteber olan da oruçlu, oruçsuz, ihtiyaç sahiplerinin yapılan yardımdan faydalanmasıdır. Hatuniye Dernek Başkanı’nı ve diğer yardım eden STK Başkanlarını kutluyorum. Hatuniye Dernek Başkanı Müjdat Çobanoğlu, İzmir de bir ilk başlatıp ihtiyaç sahiplerine ve oruç tutacak insanlara iftar yemeği verdiği gibi sahur da sahur yemeği ikramında bulunacaklar. Hayır, sahiplerinden Allah razı olsun…
Peygamber Efendimiz (S.A.V.) bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmaktadır: Ramazan ayı, evveli rahmet, ortası mağfiret sonu ise ateşten kurtulma ayıdır. Dileriz Allah’tan, bizleri 2 Nisan Cumartesi gün başlayacak Ramazan ayına en iyi şekilde hazırlanabilen salih kullarından eylesin. Allah hayır da bulunan hayır sahiplerinin hayırlarını ve yaptığımız ibadetlerimizi kabul etsin. Ramazan-ı Şerifiniz mübarek olsun…