Son günlerde demiyorum, son yıllarda aşırı derecede artış gösteren telefon dolandırıcıları, Polisin, Savcı’nın adını karıştırıp telefonlarla insanların kafalarını karıştırıp tuzaklarına düşürüyorlar. Merdiven altı imalat dediğimiz her üründe dolandırıcılık, tağşiş ve sahtekârlık derseniz almış başını yürüyor…
Sahte içkiden, sahte kozmetikten, sahte yiyecek ürünlerine, sütsüz peynir yapımı, patates katkılı tereyağı, şeker kaynatıp bal esansı ilaveli bal çeşitleri, tağşiş, ne istersen var Allah’a şükür. Kanunlar yetersiz kaldığı sürece de bunların önlenmesi mümkün değil. Veya verilen cezalar devede kulak kalıyor. Atı alan Üsküdar’ı geçiyor. Zabıta, Polis, Güvenlik güçleri yakalıyor, Adliye den serbest bırakılıyor. Denetimli serbestlikle serbest kaldıkça sahtekârlıkların önüne geçilemeyen hallere yerini bırakıyor…
Dolandırıcılık, sahtekârlık bir iş mi, meslek mi? Para için mi, yoksa bir hastalık mı? Teknoloji geliştikçe, sahtekârlık ve sahtekârlar artıyor. Bu tür olaylar kolaylaşıyor, değişiyor, gelişiyor. “Para kazanmanın başka yolu kalmadı mı?” diye düşünüyor insan.
Ama demek ki bazılarına göre para kazanmak için her şey mubah. Yaşlılar, sosyal olarak dezavantajlı kesimler, engelliler. Birileri tarafından kandırılarak, telefon yolu ile sosyal medya aracılığı ile her türlü yöntem kullanılarak, ülkenin içinde bulunduğu sosyal yapı ve siyasi gelişmeler de katılarak, sahtekârlık organize hale getiriliyor…
Sosyal medya hayatımızda önemli bir yer tutan, dünyayı ayağımıza getiren, pek çok konuda, pek çok işimizi kolaylaştıran bir alan oldu. Sosyal medya hesaplarını açarken, pek çok bilgiyi, sosyal hayat, iş hayatı, finans durumu, anlık konumla ilgili paylaşımları yapıyoruz. Bilgilerimizi bu uçsuz, bucaksız mecrayla paylaşıyoruz. Bu kadar çok paylaşım olan bir alanda, elbette güvenlik ve sahtecilikle ilgili sakıncalar da oluyor…
Yaklaşık iki ay önce Facebook hesabıma ulaşmakta sıkıntı yaşadım. Bu arada yakından tanıdığım bir arkadaştan, kadın hakları ile ilgili bir anket daveti aldım. Ankete katılarak sorulan sorulara cevap verip, ilgili adrese gönderdim. Tabi ne olduysa, ondan sonra olmaya başladı… Uzun süredir sosyal medyayı kullanmamaya karar verdim, kullanmıyorum diyordu…
Olayı şöyle anlatıyor; benim adıma, hesabımda bulunan arkadaşlarıma mesajlar gitmeye başlamış. Beni arayarak uyaranlar yanında, bu hesaptan gelen mesajlara cevap verenlerde olmuş. Konunun çözümü için birçok yere müracaat ettim. Hesabımdan paylaşım yapılmadığı gerekçe gösterilerek bu hesap dondurmak istedim. Tabi şimdi Facebook hesabıma hiç girmiyorum. Benim adımla arkadaşlara hediye kazandın deyip sana şifre gönderiyorum bu şifreyi onayla Hediye çeki göndereceğim sana diyorlarmış. Eminim pek çok insanın başına gelen bir olaydı u yaşanılan. Kredi kartı şifresi istiyorlarmış…
Tabi aklı başında olanlar bu yalanlara inanmayıp hesap çalındı diye beni uyarmayı ihmal etmediler. Anlatmak istediğim o olayı savdım. Hesabıma kavuştum ama inanıyorum ki, bu olaylar ne ilk ne de son olacaktır...
Özellikle kimlik, güvenlik, doğrulamadan, emin olmadan, hiçbir hesapla bilgilerinizi paylaşmayın. Yazdıklarınızın, söylediklerinizin, kopyalanarak, başka mercilerde kullanılabileceğini unutmayın. Hep tavsiye edildiği gibi şifrelerinizi, sıkça değiştirin, zorlaştırın. Sahte hesaplara, bilinmeyen yerden gelen mesaj ve bağlantılar emin olmadıkça cevap vermeyin. Unutmayalım ki her zaman, her yerde sahtekârlar iş başında ama mutlaka TBMM’sine gelen sosyal medya kanunun acilen çıkması gerekir...