Yıllar önce köşemde yazdığımı hatırlıyorum. Özellikle, teknoloji de yeni telefon değiştirme modalarını sevmiyorum. Onda var, bende neden olmasın modası. Giyim kuşamda, saç tıraşında olana bir şey demiyorum. Her şeyi yerinde ve bütçene göre yapmakta yarar var…
Düşündüğümüzde, sade suya tirit moda “düşünceleri” (!) ya da herhangi bir ciddi düşünceyi de modadır diye savunanları sevmiyorum…
Fazla televizyon izleyenler, sanal medyaya fazla dalanlar, kendilerini Amerika’da, Avrupa da yaşıyor, sananlardan; Modadır diye köpek sever kesilenlerden, Çocukların oyun oynadığı parklara, sokak ve caddelere, kapıyı her açık bulduğunda itini bahçemize pisleten, kendilerini Avrupalı sananlarından, millet bıkmaya başladı. Hayvan sevmeyen, insan da sevemez” demeyi marifet sananlardan, nefret ediyorum. İnsanı sevmeyen hayvanı sever mi, bende sizlere soruyorum?
Gösterişli görünmek için üst dudağına silikon bastırarak iğrençleşenlerden, burun estetiği yaptıranlardan, Aşçıya şef, şoföre kaptan diyenlerden, hiçbir yere girmeyip, giriş yapanlardan;
Gece gündüz yalan transfer haberi yazan gazetecilerden,
Haberi başlık ile ilgisiz, bir tıklanma makinesine çevirerek, okuru aptal yerine koyan internet gazetelerinden, vara yoğa bir “espri” yazmakla zekâsını değil, eblehliğini sergilediğini anlayamayan klâvyeşörlerden, Doğduğundan itibaren kendinin bilmediği hiçbir şeyin de var olmadığını sanan kenar mahalle “aydınlarından", Allah bizleri korusun…
Bize İzmir Köfte tarifi yapan İtalyan Danilo Şef’ten, Terzi’ye moda tasarımcısı; berbere saç tasarım uzmanı diyenlerden,
TV haberlerindeki YANLIŞ; “Eski Japonya Başbakanı suikasta uğradı” DOĞRUSU; Japonya eski Başbakanı suikasta uğradı.” Yanlışlıklarını ekranlara yansıtan TV “ekipleri” ve “uzmanlardan…
Spor muhabirlerinin, (Kapalı spor salonu) diyen uydurma Türkçe’lerinden…
Kendi dilinin imlasını bilmeyen, hangi de’nin bitişik, hangisinin ayrı yazılacağını öğrenememiş “bilim İnsanlarından, Kendinin gece gündüz lüks lokantalarda görüntüleyip fotoğraflar paylaşanlar, De’ler yetmedi, şimdi ki’lerin olumsuz kullanan sözde diplomalılardan…
Bir köşe yazısının altına, bir kitap boyutunda eleştiri yazarak, okur çalacağını zanneden ahmaklardan, hadi yazdı… Dönüp yazdığını okuyup da hiçbir anlama gelmediğini anlayamayan klâvyeşörlerden, Tek tük öğrendiği İngilizce kelimeleri, İzmir şivesi ile Türkçe cümleye katınca, medeni sanılacağını sananlardan, Her konuya saldırıp, başka ilgisiz bir konuda eleştiri ve yorum yazanlardan. Her ne konuşuluyorsa konuşulsun, sadece aklındaki ezberi söylemekten bıkmayanlardan, sıkılmaya başladık…
Bazı tartışma programı yayınlayan TV kanallarında aynı konu değişik Moderatörler tarafından günlerce yayınlanıyor. TV programlarının değişmeyen maaşlı (Ücretli) konukları, söylediklerine bakarsan dönüp dolaşıp aynı söylemler. Bazen de konuklardan, İstanbul’u sel basar, İBB Başkanı her sel baskınında İstanbul’u terk eder tatile çıkmış olur. Demek oluyor ki bu kişinin yönetimi böyle, İstanbul ile ilgilenmek yerine makamını kullanıp tatil yapmak gezmek daha iyisine geliyor. Bazen de Subay, General arasında meydana gelen fikir tartışmaları, TV tartışma programında başka bir şey yoktur…
Şimdi bunları niçin yazdım?
Yahu bir susun da vatandaşın dertleri sorunlarıyla ilgili programlar yapın. Bu kadrolulardan başka bilenler de anlatsın bize, bu konular nedir? Çaresi nedir?
İzin verin de bilenler, yeni yüzler de konuşsunlar. Şamatanızdan onların sesi duyulmuyor. Seçimlere bir yıl var. Siyasetçiler ortalamaya bakarlar… Sorunlara, yine önlem alınamayacak. Çünkü önlem yeni proje öneren yok… Ağzı olan hep aynı konuları aynı kişileri konuşuyor. Bu ülkenin başka sorunları var birazda onları konuşun…