Aklıma Selda BAĞCA’nın “Uğur MUMCU için söylediği şarkısındaki dizeleri geldi; “Bir Pazar Sabahıydı Ankara Kar Altında, Zemheri Ayazıydı Yaz Güneşi Koynunda… Ucuz Can Pazarıydı Kalemim Düştü Kana, Zalimler Pusudaydı Bedenim Paramparça…” evet Tarihler 15.07.2016’yı gösteriyordu, saat 23.15 geçe otogarda televizyonlardan öğrendim tabi o ona kadar dünyadan haberim yok…
Neyse ellili, altmışlı bir kadın otogarda darbe oldu diye ağlıyordu, korktum. Onlar başına ne geleceği için ağlıyordu ben ise ne geleceğini bilmediğim için… Hemen bir taksi ile evimin yolunu tuttum, televizyonu açtım gidişat git-gide kötüleşiyordu. Hemen telefona sarıldım babam ile konuştum “korkma kızım bir şey yok” sözü hala kulaklarımda çınlıyor… Sonra askeriye işlerinden anlayan bir dostumu aradım “ne darbesi oyun” dedi. Beynimden vurulmuşa döndüm, tanklar insanların üzerinden geçiyor, köprü kapatılmış, sivil halka bizi korumakla görevli askerimiz kurşun sıkıyor…
Bu olabilir miydi? Korkum, öfkem ile karışmıştı başka bir dostuma yazdım ne oluyor diye o “korkma bir şey yok, böyle darbe olmaz ” dedi. Saat 01.08’de dışarı çıktım, Millet bir olmuş birlik olmuştu. Akp-Mhp-Chp hepsinin elinde Türk bayrağı, dillerde tek bir nağme “bu vatan bizim”…
Gelelim benimde sabaha kadar beynimi tırmalayan o soruya olan biten darbe değil, sadece Hükümetin emellerini gerçekleştirmek için oynadığı oyun? Yok, artık, daha neler?
Zaman geçtikçe bu sorunun cevabını “kesinlikle hayır” diyebiliyorum. Belki gerçekleri öğrenmeye yaşım yeterli olmayacak ama eminim ki oyun değil. Neden mi? Öncelikle sunu belirteyim haklısınız, darbe böyle olmaz. Hatırlayanız ya da bileniniz elbette vardır, Sayın Adnan MENDERES’e gerçekleştirdikleri darbe komuta zinciri içinde yapılmamış ve 37 düşük rütbeli şerefsiz subayların planı ile icra edilmişti.(lanet olası kansızlar) Kritik mevziler bu subayların ellerindeki asker ve silahlarla önce ordudaki komuta kademesinin etkisiz hale getirilmesi ile ele geçirilmiştir. Sonra cumhurbaşkanı ve hükümet üyeleri tutuklanarak, 235 general ve 3500 civarında subay (daha çok albay, yarbay, binbaşı) emekliye sevk edilerek, ordu; 147 üniversite öğretim görevlisi görevden alınarak 520 hâkim ve yargıç görevden alınılarak, yargı kontrol altına alınmıştır. Ve Sayın MENDERES şerefsizce Kütahya’dan alındı, sonrası malum…
15.07.2016 darbe girişimini yapan soysuzlarda aslında aynısını yapacaktı fakat şerefli askerimizin ihbarı ile elleri ayaklarına dolaşıp darbe saati öne alınmak zorunda kaldı ve kendilerini Yurtta Sulh Konseyi olarak tanımlayan ve Gülen Hareketi ile ilişkili olduğu iddia edilen bir grup asker tarafından gerçekleştirilen askerî darbe teşebbüsü yapıldı.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin resmî internet sitesi ve TRT'de yayınlanan bildiride ordunun yönetime el koyduğu, sıkıyönetim ve sokağa çıkma yasağı ile olaylar zinciri devam etti. İstanbul'daki Boğaziçi ve Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nün jandarma tarafından kapatılması ile başlayan süreçte, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İsmail Kahraman ve yaklaşık 50 kadar milletvekilinin mecliste bulunduğu sırada F-16 savaş uçakları meclis üzerinde uçuş yaparak parlamentoyu dört kez bombaladı. Ankara'nın Beştepe semtinde bulunan Cumhurbaşkanlığı Sarayı'na da bombalama girişiminde bulunulsa da başarılı olunamadı, Muğla'nın Marmaris ilçesinde bir otelde bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a karşı suikast girişiminde bulunuldu. Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, Kara Kuvvetleri Komutanı Salih Zeki Çolak, Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal ve Jandarma Kuvvetleri Komutanı Galip Mendi darbeyi gerçekleştiren askerler tarafından rehin alındı. Sayın Genelkurmay Başkanı AKAR’ın boynundaki izden ve başına dayanan o silahtan, 1. Ordu Komutanı Org. Ümit Dündar'ın Marmaris'ten hareket etmeden önce Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı arayıp “Sayın Cumhurbaşkanım siz meşru Cumhurbaşkanısınız. Size bağlıyım. Ankara’ya gitmeyin. İstanbul’a gelin, ben sizin güvenliğinizi sağlarım' dediğini" ve en sonunda bir şekilde Türk Havayolları ile İstanbul’a iniş yaptığını söylememe gerek yok sanırım…
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, başkomutan sıfatıyla gerçekleştirdiği konuşmada darbecilere hiçbir şekilde imkân vermeyeceğini ifade ederek halkı darbeye tepki göstermek için sokağa çıkmaya davet etti. İyi ki de yapmış bu millet “millet olduğunu, Türk milleti olduğunu” tüm dünyaya bilhassa bilmem ne çocuklarına göstermiş oldu… Çağrının ardından, Türkiye'nin birçok ilinde darbe karşıtı protesto gösterileri yapıldı ve tankların önüne geçerek birçok askerin çıkışına izin verilmedi… Yani bütün girişimler, milletinde yardımı ile olumsuz sonuçlanmıştır… Şunu da belirtmeden geçemeyeceğim; sosyal medyada olaylar ile ilgili bilgi edinmeye çalışırken bir tane paylaşım dikkatimi çekti. “ darbenin oyun olduğunu savunanlara; mahallede yangın var iken or*sp* saçını tararmış ATASÖZÜ”
Kalem kırıldı, Millet sözünü söyledi ve “bu vatan parçalanamaz” dedi…
Saygılar