Saat 00.50… Uykusuzluğun vurgun yaptığı zaman diliminde telefonum çalıyor; inadına uyuma der gibi… “Gemiye su alıyor” diyor karşıda ki adam. “Gemiye su alıyor” … Bunu bildirmeyen, saklayan ve fareler gibi ilk gemiyi terk edecek olanları isyan edercesine… -         Ne oldu, komutanım? Demeye kalmadan devam ediyor Emekli Yarbay Halil MERT… Dersini çalışmamış, ödevini yapmamış öğrenci edasında başlıyor bu sefer bana isyan etmeye. Grubu takip ediyor musun? Yazılanlar ile ilgili ne düşünüyorsun, neden sessizsin diye? Cevaplarım yetersiz kalıyor, kem küm ettiğimi düşünmüş olacak ki başlıyor yeniden eğitimci yanına bürünüp; “ güçlü ordu, güçlü devlet, kararlı lider, siyasette, savunmada sorumluluk alacak millî, etkin kişilerin görevlendirilmeli... "GEMİ SU ALIYOR!" diyenler... Gemi batıyor diye yağmalayanlar ihanet içinde değil mi?. Türkiye dünyanın merkezinde ve eski dünyayı kontrol eden bir konumdadır. Süper güçlerin ortak özelliği güçlü ve taarruz inisiyatifi yüksek ordularıdır. -         Ne olacak komutanım böyle. Çözüm ne? Öyle ya Halil komutan Strateji ve Yönetim uzmanıydı. Elbette bir çözümü vardı…  Televizyon programında herkes sorunlardan bahsederken, çözüm odaklı olmamalarını anlamak çokta zor olmaması gerekir… “Ülke yönetiminde Millî insanlara ihtiyaç var. İran’da istihbarat başkanı İsrail Ajanı çıktı.  Bizde FETÖCÜ İHÀNETİ yetmez mi?” Sessizliğimi arada bozmak istercesine sorular sormayı ihmal etmeyen Halil Bey, uyandırmayı devam ediyordu, sağ olsun… Sıkıyorsa uyu, uyuyabiliyorsan demekti bu… “Millî kadrolar siyasî görüşüne bakılmaksızın oluşturulmalıdır. FETÖCÜ'LER ülkeyi "DARBE OLACAK!" diye sürekli korkuttular. Sonunda kendileri yapmaya kalktılar. Gemi su alıyor, fark etmiyor musun? Fark etmiyorlar mı? Kaptana haber veren ve gemi için mücadele edenler mi doğru, geminin su aldığını görüp saklayanlar mı? Hatta yağmaya kalkanlar mı? Kim suçlu? Tüm bunları göremeyen kaptan daha da ayrı...   Ben ve benim gibi olanlar Cumhurbaşkanımızın Millî Güç Unsurumuz olduğuna inanıyoruz. Ya etrafını saran çevre? Atadığı kişiler? Onlar da Türk Milleti’nin fedaisi olmaya talipler mi? Halkımız "Hayır!" diyor. -         Peki, Çeribaşı sana soruyorum. 15 Temmuz’da iddianameyi hazırlayıp, kumpas kuranlar Cumhurbaşkanına merhamet eder mi? Cevap vermemi beklemeden sert bir şekilde “Etmez” diyor… Sessizliğimi koruduğum bu dersin içinde; öğrendiklerim beni sabahı ettirecekti. Yarın, iş yerinde gözlerim oturduğum yerden kapanacak düşüncesi; büyük gaflet olurdu… “Yattığı yerden "Biz Millîyiz ama kimseye ulaşamıyoruz." diyenler. Bunun için bir mücadele mi verdi?” -         Sen ne yapıyorsun, Çeribaşı. Bu millet için ne yapıyorsun? Yutkundum. Sustum. Hiçbir şey… Çalakalem yazdıklarımdan, yazabildiklerim dışında hiçbir şey… Halil MERT, oldukça doluydu… Fark edemeyen sadece ahmaklar topluluğu vardı. Haklı isyanlarını kimler nasıl duyar bilemiyorum ama bir yerlerde sesimin gür çıkarması gerekmez miydi? Neden bu kadar sessiziz… Sayın Erdoğan’ın arkasında MİLLÎ GÜÇ UNSURUMUZ olarak gören iki grup var. 1. Derin Millet ( Aziz milletimizin, vicdanı, milli duyguları) 2. Devlet aklı. Süper güçlerin devlete bağlı;  güçlü, muharip, taarruzu yüksek, harekât yeteneği olan orduları var. Bu da savaşçı general ve subaylarla olur. Diplomat kılıklı, sünepe, harekât yeteneği olmayan adamlarla olmaz. Olur, mu Çeribaşı? Erdoğan, "TÜRKİYE İSRAİL’İN HEDEFİNDEDİR." diye kim söyledi ise derhal görevden almalı. Bu devlet, bu millet, bu ordu Lübnan, Ürdün vb. ordusu değil… Erdoğan, Şanlı Ordumuzun Başkomutanı… Erdoğan, Muhalefet lideri değil Çeribaşı… -         Haklısınız, komutanım… “Diplomasiye Hakan FİDAN ve İbrahim KALIN ile devam edilmeli MİT'te ikinci adam(lar) operasyonel olmalı.  Savunma Bakanlığı ve Savunma Sanayii'ni yeniden ve ivedilikle yapılandırmalı… 1. İsmail Metin TEMEL, Zekai AKSAKALLI ve Ümit DÜNDAR Paşalar en zor zamanda 15 Temmuz’da Milletimize bağlılıklarını göstermediler mi? Neden emekliler şimdi? Madem bölge hareketli; önce bu yiğit generalleri Savunma Bakanı, yardımcısı ve Erdoğan’ın yanına danışman olarak almalı… Sonra ivedilikle YAŞ Yüksek Askerî Şura'yı toplanmalı… Mevcut Savunma Bakanlığı kadrolarına bakın! Personel planlaması yapan birimlerine bakınız. Askerî okul öncesi, aileler... 2. SSB, Savunma Sanayii Başkanlığı stratejiktir. Burada İsmail DEMİR tembihlenerek yeniden görevlendirilebilir.   3. Siyasette sahayı bilen, sadakatini defalarca ispatlamış, "Gemi su alıyor." diyen riyasız Millî vasıfları yüksek Metin KÜLÜNK gibi insanları neden görevlendirilmiyor? Geminin su aldığını görüp seyredenler riyakâr değil de nedir? Dürüst ve çalışkan adamlar etkinleştirilmeli. 4. Cihat YAYCI gibi konusuna vakıf, toplumda karşılığı olan başarılı ve sorumluluk alacak kişiler de görevlendirilmelidir. Özetle; Biz Mahkeme-i Kübra'da hesap vereceğimize inanıyoruz. O gün birbirimizden kaçmamalıyız...  Milletimize lâyık olmak zorundayız, aksi takdirde bunun hesabını ödeyemeyiz. ( https://youtu.be/mi8_5eEgh-c)         *** Yukarıda linki bulunan videoyu izlemenizi rica ederken şunun altını çizmek istiyorum. Yazılmış, söylenmiş isimlerin hiç birini tanımamakla birlikte devletimize olan faydalarını ve zararlarını da maalesef bilmiyorum. Lakin bildiğim ve emin olduğum şu; Beyinleri oturdukları koltuklardan küçük olan ve milleti sözde yöneten insanların ivedilikle incelenmesi gerekir… Özellikle yurt dışı eğitimini alan topluma maal olmuş insanların nerede, nasıl, kimin aracılığı ile olmuş mercek altına alınması lazım… Ülke savaşa hazırlanıp, dibimizde sevkiyatlar yapılırken domuz etini yemekten daha ağır olan bu gidişatın bir dur denilmesi gerekir… Farkındaysanız bizler milli sorunları konuşmamız gerektiği zaman diliminde bir bakıyoruz gündeme Köfteci Yusuf düşüyor. Neden? Şapkamızı önümüzü koyup düşünmek lazım; yarın üzerinde duracağınız toprak olmazsa domuz gibi dolaşan insanların bu ülke de ne yapacaklarını tahmin etmek zor olmasa gerek.