Gün geçmiyor ki haberlerde izliyoruz. Olaylar, silahla yaralama ve ölümler. Silah çekenler. Silah taşıyanlarda büyük artış var. Bir o kadar da silah kaçakçılarının ve uyuşturucu kaçakçılarının da çoğaldığını gösteriyor. Bir ülkenin insanlar üzerinde iki dikkat çeken tehlikesi ise, Uyuşturucu ticaretinin ve silahlanmanın çoğalmasıdır. Bir ülke de suç unsurları çoğalıyorsa, demek oluyor ki kanunlar ve verilen cezalar yetersiz kalmaya başlamıştır…
Suç işleniyor. Savcılar adına görev yapan Polisler canlarını dişlerine takarak suçluyu yakalıyor. Sorgusu, suali, Savcılığa ve savcı Mahkemeye sevk ediyor. Mahkeme “Adli Kontrol” şartıyla serbest bırakıyor…
Bireysel silahlanma en basit tanımıyla sivillerin resmi veya kaçak bir silah sahibi olmasıdır. Dünyanın farklı coğrafyalarında gerçekleşen okul katliamları, belli toplulukları hedef alan saldırılar ve hedef gözetmeksizin yapılan silahlı saldırılar sonrasında bireysel silahlanma gündeme gelen bir sorun olmuştur. Bireysel silahlanma birçok ülkede tartışmalı bir konudur.
Kimileri de bireysel silahlanmanın suçları ve ülkedeki şiddet olaylarını daha da arttırdığını iddia etmektedir…
Bireysel silahlanma, ülkemizde de giderek artan bir güvenlik sorununa dönmüş bulunmaktadır. Düğün, şenlik, festival gibi eğlence yerlerinde havaya ateşlenen silahlar ve ölüme sebebiyet verenler…
Aynı zamanda kadına karşı şiddet olayları bakımından da silah kullanımı görülmektedir. Nitekim Türkiye genelinde ateşli silahla işlenen kadın cinayetlerin resmi kaynaklarda %83,9 olarak görülüyor. Türkiye 178 ülke arasında silahlanma konusunda 14.sırada yer alıyor…
Peki, bireysel silahlanma ile nasıl mücadele edilebilir?
İlk olarak silah ruhsatı alma prosedürünün değiştirilmesi ve mevcut şartların ağırlaştırılması gerekir. Silah ruhsatı almadan önce kişilerden belli bir yaş, eğitim ve sağlık testine sahip olması şarttır. “Eş rızası”. Polisin çevreden yapacağı araştırma raporu. Bu nedenle ruhsat başvurularında eşin açık rızasının şart koşulmalıdır. Silah sahipliği olmayı biraz azaltabileceği hesap ediliyor. Eşlerin silah sahibi olmaya birlikte karar verilmesi savunmaktadırlar. Önerilen diğer tedbir, “Temel bir eğitimden geçirilmeden ruhsat almanın engellenmesi”. Eğitim sonunda belli şartları olmayanların ruhsat alamamalarıdır…
Bu eğitimin kapsamlı bir şekilde yapılıp denetlenmesi gerekmektedir. Kişilere bazı psikolojik testlerin uygulanmasında da yarar vardır. Evlerde bir silah kasasının bulunması ile silahları saklamanın denetlenmesi ise üçüncü öneri olarak sunulmaktadır. Bu sayede dürtüsel ve anlık şiddet hamlelerinin önüne bir engel konulmasının mümkün olabileceğini savunulmaktadır. Çeşitli nedenlerle silah sahibi olan birinin silahı güvenli bir yerde tutmak konusunda sorumlu davranması en öncelikli konulardan biridir. Evde bulunan silahın çocukların ve gençlerin ulaşamayacağı bir yerde tutulduğundan emin olmak gerekmektedir.
Ruhsatsız silah, bıçak veya mermi bulundurma, satın alma veya taşıma suçu; özel bir yasa olan 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar Kanunu’nda düzenlenmektedir. Bir adet ruhsatsız silahı ev veya işyerinde bulundurma suçunun cezası bir yıldan iki yıla kadar hapis ve 25 günden 100 güne kadar adli para cezası iken bir veya birden fazla silahı taşıma veya satın alma suçu ile birden fazla silahı bulundurma suçunun cezası bir yıldan üç yıla kadar hapis ve 30 günden 100 güne kadar adli para cezası olması cezaların ne kadar yetersiz olduğunu göstermektedir. Ruhsatsız silahlara karşı caydırıcı hukuki yaptırımların ve 6136 sayılı silah yasasındaki cezaların çok miktarda aratılması da caydırıcılığı ön plana çıkaracaktır…