PİRİNCİN TAŞLARI
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, önceki gün düzenlediği toplantıda bu oylamanın sinyalini veriyordu. Oylamayla ilgili 'Bu siyasi bir operasyondur' demişti. AKPM'nin oylamasıyla ilgili olarak şunları söylemişti; “Avrupa Konseyi üyesi olduğumuz bir kuruluş. Hep yapıcı bir tutum içerisinde olduk. 15 Temmuz sonrası Avrupa'daki mekanizmalarla işbirliğimizi yoğunlaştırdık. Bu referandumu izlesinler ve rapor yazsınlar dedik ama bu kişilerin yazdığı raporların adil nitelik arz etmesini zaten beklemiyoruz. Bazıları açıkça Hayır kampanyalarına katıldılar.” Diyordu… Kurucuları arasında olduğumuz, AKPM Genel Kurulu'nda Türkiye hakkında tamamen siyasi, tamamen Terör destekçiliğinin ön plana çıktığını gördüğümüz “yeniden denetim” kararının oylaması ve HDP’li iki Milletvekili de AKPM’de Türkiye aleyhine evet oyu kullanması, hainlerin kimler olduğunu ortaya koymuyor mu?
Güneydoğu da ve Türkiye de devam eden terör operasyonlarının hemen durdurulmasını ve OHAL’in hemen kaldırılmasını isteyenler. Türkiye dostu olabilirler mi? Türkiye aleyhine alınan bu karar siyasi bir operasyon değil de nedir? Öldürülen günahsız insanların, Türkiye de yaşayan insanların canlarına, mallarına ve topraklarına kasteden teröristler ile top yekûn mücadele etmek gerekirken, terörle mücadele etmeyi engellemek isteyen Avrupa Topluluğuyla karşı karşıya kalıyoruz. Bunun gerçeklikle bağdaşan hiç bir yanı yoktur. Bu belirli çevrelerin yaptığı, Türkiye’nin büyümesini, gelişmesini engellemeye çalışanların, Türkiye’ye karşı bir başka operasyondur…
TÜRKİYE’NİN AKPM GEÇMİŞİ
Türkiye 1949 yılında kurucu üye olarak dâhil olduğu AKPM'de 1990'lı yıllarda oluşturulan “denetim süreci” üye ülkelerde demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü gibi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) temel değerlerini tesis etmeyi amaçlıyor ve uygulanmasını denetliyor. 1996'da bu sürece dâhil edilen Türkiye, yapılan yapısal değişiklikler ve düzenlemeler sonrası 2004'te süreçten çıkarılarak “denetim sonrası izleme sürecine” dâhil edilmiş ve fasılların açılarak müzakerelere geçilmesi sağlanmıştı. Şimdi ne oldu da Avrupa karşı atağa geçti?
Birleşmiş Milletler de, yaptığı her konuşmada karşı çıkan Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan; “Dünya Beş’ten büyüktür” diyen Cumhurbaşkanı Tayip Erdoğan’ın ve Türkiye’nin de alınan bu Türkiye karşıtı kararlar karşısında atacağı adımlar ve mutlaka bir ‘B’ planı vardır. Türkiye, Suriye de iç savaştan, Esat’ın zulmünden kaçan mültecilere kucak açtı. Altı yıldır. 3,5 milyon mülteciye kimsenin yardımı olmadan bakıyor. Bu Suriye iç savaş olayından Avrupa’nın Birleş Milletleri’ni hiç mi günahı yoktur. Türkiye kapılarını açacak ve 3,5 Milyon mülteci ile Avrupa karşı karşıya geldiğinde AB üyelerini düşünemiyorum. Avrupa bu mültecilerle nasıl baş edecek, nereye sığdıracaklar?
Avrupa karşı da çıksa, elinden geleni arkasına koymasa ve Türkiye aleyhtarlığına devam etse de, insanlarımızın canlarına, mallarına, topraklarına kasteden bu cani terör örgütleriyle mücadelede yanında olması gereken AB ülkeleri, şimdi engellemeye çalışmalarını insanın akılı almıyor. Türkiye, Ülke olarak 15 Temmuz öncesi ve sonrası FETÖ, PKK, DHKP-C ve DEAŞ başta olmak üzere sayısız terör örgütüyle mücadele edildiğini ve getirilen uygulamaların bu tehditlere karşı teröristlerin yanlarında yer aldıklarını çok iyi biliyoruz…
AKPM’de hazırlanan karar tasarısına yapılan en son eklerde ise, Türkiye'nin idam cezasının yeniden kabul edilmesinin Türkiye'nin Avrupa Konseyi üyeliği ile bağdaşmadığı bildirilerek, ayrıca Yüksek Seçim Kurulu'nun Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi halkoylaması ile ilgili bütün itirazları tam anlamıyla incelemesini de talep ediyor. Sizin anlayacağınız Avrupa iç işlerimize burnunu sokmaya devam etmeye çalışıyor. Ama artık karşılarında el pençe divan duran ülke yöneticilerini bulamadıklarından ve sözlerini geçirmediklerinden Türkiye ile ilgili daha çok olumsuz karar almaya top yekûn devam edecekler ama Türkiye’nin kalkınmasında doğru bildikleri yoldan döndüremeyeceklerini de Avrupa’nın öğrenmesi gerekecek…