Saatler geçmek bilmiyor, zemheri bir gecenin ortasında
Akrep ile anlaşmaya yatıyorum.
Biliyorum ölüm Allah’ın emri ama yine de dua ediyorum ‘Allah’ım onu önce çocuğuma sonra vatanıma bağışla’ diye…
Kimse sıkıntıyı çekmeden anlamaz davulun sesi uzaktan hoş gelir misali…
Duygu Durmaz Erzincanlı Polis eşi bir kardeşim… 27.08.2016 onların tanışma yıl dönümleri…Duygu Hanım dan Polis eşi olmak ile ilgili düşüncelerini kağıda döktüğünde kalem kalemliğinden utanmış mıydı bilmiyorum ama ben ‘yazıyorum’ diyen dilimden utandım…
“Esimle eş dost tavsiyesi ile tanıştım. Yoğun ısrarlar üzerine görüştük. Allah da yazmış olmalı ki biz her geçen gün aşkla sevgiyle bağlandık. Ben eşimle tanıştığım da özel harekatçıymış. Polisti ama hangi birimdeydi bilmiyorum. Sormadım o’ da gerek görmemiş olacak ki bahsetmemişti. Gel zaman git zaman biz evlilik yolunda adımlar attık. Bence öyle yıldırım aşkına kapılmaya, senelerce görüşüp tanışmaya da gerek yoktu.
Bana dediği; “bak polisle evleneceksin hazır mısın? Ben neler- neler çekiyorum” Bende ne oldu ki diye sordum. Anlatmaya başladı gecenin ayazını- yazın sıcağını hepsini geçti de ayrılık hele bir de çocuk olunca…
Eşim anlatırken aklıma arkadaşımın çocuğu geldi, o da Özel Harekatçı ile evliydi ve çocuk babasını 15 günde bir bazen de 1 ayda bir görüyordu. Sürekli hastalanıyordu doktor bir şeyi yok deyip ya geri gönderiyor ya da sakinleştirici yapıyordu… Çınar dedesine tatile gittiğinde sormuş; ‘Dede Babamı ne zaman görebilirim’ diye dedesi neden öyle bir şey söyledi bilmiyorum ama “ancak hasta olursan baban gelir” demiş… Dedesi haklıydı belki ama çocuğun ne suçu vardı ki….
Bunu arkadaşımdan dinlediğimde gözyaşlarımı tutamamış, Eşim kendi çektiği zorlukları anlatınca o gün tekrar gözümün önüne gelmişti…
Ama neresinden bakarsam bakayım ne yaparsam yapayım Zafer’im canımın parçası eşim yanımda olsun da bir şekilde üstesinden gelirim deyip bütün soruları beynimde sildim ve eşimi ve sevgimizi dört elle sarıldım…
Nişanlandık… Nişanlıyken ilçeye görevine giderdi. Ne bana ne de o’na zaman geçmiyordu. Ortalık karışık terör almış başını gidiyor, aklım sürekli onda. Eee düğün geldi çattı sayılı günler var. Nişanlım yok, düğün sıkıntısı bir yandan, geçmek bilmeyen hasretlik bir yandan derken Rabbimin verdiği sabır ile üstesinden geldim… Allah ailemden de razı olsun, her şeyim ile ilgilenip, yaptılar…
En çokta insana ne koyuyor biliyor musunuz? Birçok olayın heyecanını tek başına yaşamak zorunda kalmak, Zafer’im, ömrüm kendi damatlığını bile seçemedi. Evi dizmek, damatlık, fotoğrafçı… Bunların hepsini düşünüyorum da sadece ya telefonda bahsedebildim ya da fotoğraf atarak anlatmaya çalıştım… zor arkadaş zor Polis sevmek zor ama en güzel yanı da zoru sevmek, Zafer’imin gözlerine bakabilmek, onunla ömrümüzün yettiği kadar sevebilmek…
Biliyorum eşimde çok zorlanıyordu, hissediyordum fakat o her defasında “şikayetçi değilim, olmadım, olmam Allah devletimize uzun ömürler versin” diyordu. Sadece şunu dile getirirdi." Bir gün ayrılacak olursam bunu kendimi mecbur hissedersem tek sebebi senden, yuvamdan ayrı kalmamak için olur” dedi.
Veee şimdi arkadaşımı da kendimi de çok iyi anlıyorum. Polis eşi olmak; Sabır ile yoğrulmayı, şikâyet etmemeyi öğretiyordu… Öyle zamanlar oluyor ki doğum günü, yıl dönümleri özel bir günde bulamıyorsun… Çok beklediğim sinema filmi geliyor ama yoldaşın yok, düğün dernek kuruluyor yok, yemek masasında yok… İşte bu “yok’luk” bile yok olmamayı aksine dünden daha güçlü olmamızı öğretiyor ve her yokluk; gözüm ömrümü gördüğünde daha sıkı sarılmamı sağlıyor…
Özel harekatçı sevmek; Sabah işe gönderirken Allah’ım sen düşmana fırsat verme, sağ salim evine gelsin diye dua etmekmiş. Aksam 5 dakika geciktiğinde telefonun basında kalakalmakmış… bebeğimize aldığım kıyafetlerin fotoğraflarını atarak heyecanı yaşamakmış, unutmak istemediğin anları tek başına yaşamaya çalışmakmış,…
Bir de demezler mi, “polis yattığı yerden para kazanıyor... Ben daha yeni evliyim ve bunlar kısa zamanda yasayıp, htiklerim. Ya sonra. Sonra ne olacak, nasıl olacak bilen var mı? ( Şükür yinede) hele o şehit aileleri... Allah’ım Polisimizi, Askerimizi korusun… Darbe girişiminin olduğu gün esimi görmeliydiniz. “Bir zafer gider, başka zafer dünyaya gelir deyip de meydanlara koşusunu”.
Günlerden 27 ağustos. O zaman başımda kavak yelleri eserken sana evet dedim. Simdi bilerek, yaşayarak sana iyi ki "evet" demişim diyorum. Seninle her şeye varım ben... Umurumda değil hangi mesleği yaptığın. Sen karşıdan salınarak gel bana yeter... Birlikte asırlanmak dileği ile
Canım kocam… Zafer’im sen benim en hayatımdaki tek zaferim, başarımsın… seni sevmek bütün dünyanın servetini kucaklamak gibi…”