İslâm medeniyetini ifade etmek amacıyla, İslâm Devleti’nin kuruluşunun gerçekleştiği şehre, “Medine-i Münevver’e” (nurlu, aydınlık, medeni şehir) adı verilmekle medeniyet kelimesi kullanılmıştır.
Hz. Peygamber’in Yesrib’e ayak basmasıyla başlayan ve adı artık Medine-i Münevvere olarak anılmaya başlanan İslam Medeniyetinin diğer medeniyetlerden ayıran bir takım karakteristik özellikleri vardır. Bu özellikleri 11 başlıkta ele alabiliriz.(Bkz: İbrahim SARIÇAM)
1-İslam Medeniyeti, vahiy, akıl ve beş duyu uyumluluğu üzerine bina edilmiş bir medeniyettir. Din İslam medeniyetinin bir unsuru olmaktan çok, medeniyetin ruhu, kaynağı, ortaya çıkaranı, yönlendirenidir. Vahiy, akıl ve beş duyu, İslam medeniyetinin sahih bilgi edinme kaynaklarından olup İslam medeniyetinin temel kaynaklarıdır.
2-İslam Medeniyeti evrensel bir medeniyettir. Hem kaynağı hem de içeriği ve mahiyeti itibarıyla evrenseldir. Kaynağı bakımından evrenseldir. Çünkü İslam medeniyetinin kaynağı, insanları, yeri ve gökleri, kısaca evreni yaratan Yüce Allah’tır. O, dışlayıcı değil, birleştiricidir ve her şeyi kuşatıcıdır. Dolayısıyla O’nun gönderdiği son din İslam’ın ürettiği medeniyet evrenseldir. Diğer yandan, bu medeniyet içeriği itibariyle de evrenseldir. Çünkü taşıdığı ve hayata geçirilmesini istediği değerler, belli bir kavmi veya kesimi değil, tüm insanlığı kuşatıcıdır. Denebilir ki, İslam medeniyeti bütün insanlığı kucaklayarak evrensel olma özelliği taşıyan tek medeniyettir.
3-İslam Medeniyetinde her şey insan içindir, insan merkezlidir. Kur’an’da dağların, denizlerin, her şeyin insanın emrine verildiği ifade edilir. Buna karşılık başta iman ve ibadetle birlikte, yeryüzünü imar ve ıslah görevi de insana verilmiştir. İnsan bu görevler için lüzumlu her türlü güçlerle donatılmış ve nesiller boyunca bu görevlerle sorumlu ve yükümlü tutulmuştur.
4-İslam Medeniyeti, hoşgörü medeniyetidir. İnsanı merkeze alan ve tüm insanlığa karşı hoşgörüyü esas alan bir medeniyet temelini kurmuştur. Bu medeniyet, üzerine kurulduğu inanç, adalet, sevgi, hoşgörü gibi ahlaki, siyasal, sosyal ve ekonomik yönü olan temel değerlerle veya bunlardan birisi ile de tanımlanabilir. Ancak bu temel değerlerden birisi esas alınacaksa denebilir ki, en kuşatıcı ve en kapsamlı tarif, İslam medeniyeti bir hoşgörü medeniyetidir, olacaktır.
5-İslam Medeniyeti bir hukuk (fıkıh) medeniyetidir. Adalet temelli, zulüm karşıtı bir anlayışı ön planda tutar. İslam medeniyetinde çocuk, kadın, köle, engelli gibi kendi haklarını savunmakta zorlanan kesimler, İslam hukukunun çeşitli dallarında ve özellikle şahıs ve aile hukukunda, özel düzenlemelerle koruma altına alınmıştır.
6-İslam Medeniyeti, bir kitap ve ilim medeniyetidir. İlim verileri üzerine medeniyeti bina eder. Buna bağlı olarak da tarih boyunca din-ilim kaynaşması ayrılmaz bir biçimde gerçekleşmiştir.
Dolayısıyla İslamiyet bir ilim dinidir. Onun meydana getirdiği medeniyet de, her şeyden önce bir ilim medeniyeti olarak şekillenmiştir.
7-İslam Medeniyeti, geçmiş medeniyetlerin iyi, insanlık için faydalı unsurlarını reddetmemiş, terkipçi bir medeniyettir. İslam Medeniyeti, ‘Celbi Maslahat def’ü mazarrat’ (iyilikleri kazanmak, kötülükleri defetmek) esası üzerine şekillenmiştir.Dolayısı ile İslam medeniyetinin hakim olduğu bölge ve ülkelerdeki eski medeniyetlerin birikimlerine, kültür ve sanat eserlerine de düşmanca değil, dostça yaklaşılmıştır. Müslümanlar tarih boyunca cami ile kilise veya havrayı yan yana getirmekten çekinmemişlerdir. Ankara’da yan yana duran Hacı Bayram Camii ile Augustus Tapınağı (M.Ö. 20-25) ve İstanbul Darülaceze’deki cami-kilise-havra üçlüsü bunun en güzel örneklerindendir. Bu, İslam medeniyetinin “öteki” algısının düşmanlık duygusu ve imha amacı taşımadığını göstermektedir.
8-İslam Medeniyeti, özgürlükler ve hürriyet medeniyetidir. İnanç, fikir, düşünce ve teşebbüs hürriyeti vb. hürriyet ve özgürlükler temel özelliklerindendir. Köleliğe ta baştan karşı çıkan ve yok etmeyi hedefleyen bir yapıya sahiptir. Esasen islam ilkelerinin temel amacı, insanların inanç, can, mal, nesil, akıl gibi temel değerlerinin yanında ırz, namus, ve manevi şahsiyetlerini de koruma altına almaktır.
9-İslam Medeniyeti bir denge ve itidal medeniyetidir. Yüce yaratıcı ve insanların kendileri aralarındaki ilişkilerinde, yaratılışa/fıtrata uygun, ifrat ve tefritten uzak, dengeyi ön plana alan bir medeniyet tesis eder. İslam Medeniyeti, Hint çileciliği, Hıristiyan ruhbanlığı gibi koyu mistik temayüllere izin vermez. Dünya için çalışmayı, dünya nimetlerinden meşru ve makul ölçüler çerçevesinde yararlanmayı öngörür. Kur’an yalnız dünyayı arzu edenleri eleştirirken, dünya ve ahiretin güzelliklerini birlikte isteyenleri övgüyle anar.
10-İslam, çeşitli ırk ve kültürlere mensup ulusların, milletlerin bir arada kardeşçe yaşayabilecekleri ahenkli bir temel üzerine medeniyet inşaa etmiştir. Herkesi Adem’in çocukları, Havva’nın kızları esası çerçevesinde, ‘İslam medeniyeti kardeşlik medeniyetidir’ demek herhalde yanlış olmaz. Çünkü İslam, insan haklarının ötesinde kardeşlik hakları getirmiştir. İnsan hakkı kardeşlik hakkına göre daha dar bir kavramdır. Kardeşlikte, insan hakkı da olduğu gibi, insan haklarının da ötesinde duygu ve sevgi de hakimdir. İslam medeniyeti, cahiliye telakkisinde soy-sop ve kan birliğine veya asabiyet esasına dayalı bir anlayışa ve kavramına karşılık olarak, tevhid inancını esas alan manevi birliği, ‘yaratılışta eş – dinde kardeş’ anlayışı ile dayanışma ve paylaşma sorumluluğu üzerine kurulu bir toplum yapısı oluşturmuştur.
11- Nihayet İslam medeniyeti vakıf medeniyetidir. İslam medeniyetinde vakıf, bir malı insanların yararına olmak üzere Allah yoluna adamaktır. İslam’ın zekat, sadaka-ı cariye, karz-ı hasen, infak, in’am ve ihsan gibi değerleri Müslümanları vakıf kurmaya yöneltmiştir.
Tarih vakıf medeniyeti ile korunmuş ve sanat ve sanatkarın kimlikleri vakıf medeniyeti ile muhafaza altına alınmıştır. Bu vakıf kurumları, İslam medeniyetinin tapularıdır.