Yardım; sözlük karşılığı itibariyle ‘’elindeki olanakları ve tüm gücü karşısındaki için kullanma’’ anlamına gelir. Ancak bu imkanları kullanmak için insanların ırkı, cinsiyeti, milleti, etnik kökeni gibi değerlerini ne olursa olsun ayırt edilmemelidir. Zira insanların ortak değerlerde buluşmaları demek; barış, birlik, toplumsal refah demektir. İnsanları bu güzel ahlaktan uzaklaştıran sebeplerden biri de bencilliktir.
Bencillik, yardıma engel olarak vicdanlarımıza leke sürmektedir. Milletler ve devletler kendi aralarında olsun kendi içlerinde olsun yardımseverliği yaygınlaştıramıyorlar. Fakat her konuya yegane çözüm olarak bencil olmamayı barış yanlısı olmayı bize çözüm olarak bu tarihe kadar her kaynak sunmuştur. Bunun için bir kaynağa da ihtiyacı yoktur insanın. Kalp ve vicdan her zaman barışı, iyiliği ister. Vicdanı olan bir kimse merhamet ve şefkat yanlısı bir tavır sergiler. İyiliğin insanlara kötülük getirdiğini düşündüren yanlış bir zihniyet var.
Yardım eden kişiye ‘’enayi’’ gözüyle bakılması güzel ahlaka uygun değildir. Aslında o kişi kendi ahlakını ortaya koymuş olur. Bu kötü düşüncenin kalbe ve vicdana tamamen ters olduğunu her insan kendi içinde bilir. Bunun gibi yanlış ve vicdana ters zihniyetleri iyilik ile uzaklaştırarak kırmak gereklidir. Aksi takdirde bencillik tekrar diz boyu olacaktır. İyilik yapmanın, yardım etmenin, barışı sağlamanın insanın ruhuna, kalbine huzur verdiği tartışılmaz bir gerçektir. Ancak iyi olanı yapmak insanların nefsine zor gelir.
Bencillik yaparak, iyilikten anormal bir özenle kaçınarak insanlar kendilerindeki ahlakı da vicdanı da tahrip ederler. Ve bu çirkin düşünce bir bataklığa benzer. Bu bataklıklardan kurtulmamamız için bizi engelleyen herhangi bir baskı veya güç olmadığını fedakarlığı esas alan bir tavır sergilediğimizde rahatlıkla anlarız. Victor Hugo’nun ‘’Barış, her şeyi hazmeden mutluluktur.’’ Sözü, bizlere barışın insanları nasıl daha güçlü bir neşede birleştirdiğini anlatır. Barışın, her dönemde toplumu en kolay ve en doğru şekilde bir araya getirdiğini biliyoruz. Eğer birlik ve beraberlik başka bencilliklerin önüne geçtiyse; Ve barış ve yardım mevzubahis ise ivedilikle yardımı sağlayıp, barışı hakim kılmak gerekir. Geçtiğimiz Şubat ayında 11 ilimizi etkileyen depremin yaşanması ile birliğin ve yardımın insan için ne kadar kıymetli olduğunu görmüş olduk.
Ve Türk milleti olarak yardımseverlik insan ruhunu arındıran bir vicdani eylem olduğunu tekrar kalplerde hissettik. Yüzlerce çocuğun deprem bölgesine kendi oyuncaklarını gönderişiyle barışın ve yardımın ne kadar evrensel olduğunu, olması gerektiğini anladık. Bunun gibi daha yüzlerce örnek ile milletimizin barış ve yardım konusunda ne kadar vicdana uygun davrandığını görmüş olduk.
Barış ve yardımseverliği tüm dünyaya hakim etme konusunda Türkiye olarak önderlik sağlayarak vicdana uygun davranmamız Milletimizin şanına yakışır bir hareket olacaktır. Bu konuyla ilgili Allah bir Kur’an ayetinde: ’’Ey iman edenler, hepiniz topluca ‘barış ve güvenliğe’(Slim’e, İslam’a) girin…’’ diyerek barışın ve güvenliğin esasının ancak birlik içinde davranarak sağlanacağını bizlere söylüyor. Başka bir söz olarak Peygamberimiz Resulullah(s.a.v.) şöyle buyurmuştur:’’Zalim de olsa mazlum da olsa kardeşine yardım et.’’(Buhari,İkrah,7). İnsanların güzel olanı arayışları yalnızca barış, yardım, birlik ve beraberlik ile ancak sağlanablir. Bu arayışlar o ülkenin milletinin ahlakını ve değerini katbekat artıracaktır. Bizde bu arayışlarımız ile hem bireysel olarak hem de ülkemiz olarak tüm dünyada barışı sağlayacak önder kimseler olmayı istemeliyiz.