Geçtiğimiz günlerde “avukat mı yoksa (av) kat mı? Köşe yazısından dolayı bazı yanlış anlaşılmalara sebep olmuş. İcraatını yapmadığım bir Meslek hakkında olumsuz yorum yapmak enim hakkım olmadığı gibi kimse de buna cesaret etmemeli diye düşünüyorum. Bu yüzden bu konuyu açıklık getirmek için şu satılarımı sizlerle paylaşmak istedim.
Kötü bir şey demedim en azından demek istemedim. Aksine Keskin sözleri ve şahin bakışları ile övdüm ama işte biraz fazla ince düşünceli yazı olduğu için maksadı dışında anlaşılmış. Çünkü avukatlık demek soran, soruşturan Polis gibi, istihbaratçı tarzıdır. En azından ben böyle biliyorum ki bu şekilde düşünüp böyle bir yakıştırma yaptım.
Av, adaletin “a” sından anlamayan haksızlığa uğramış insanlar için geçerli…
Avcı da avukat olmuş oluyor. “avcı avukat oluyor” derken şunu kast etmiş idim adaletin “a” sından anlamayan hak- hukuk gözetmeyenlere karşı vermiş olduğu mücadele. Yazımın ilk başlarında “av, evcil veya olmayan bir canlının ( genelde burada hayvan ibaresi kullanılması lazım ama şimdilik geri bırakıyorum) demişim… Yani avcılığa başka bakış açısı açısından dolayı…
Niyetim harf kelime bağlamı olaraktı hala düşüncelerimin yersiz ve olumsuz olduğunu düşünüyor iseniz ben özür yazısı yazarım ( gazete yada sosyal mecradan ) ve aslında avukatın ne demek olduğunu da yazarım bunda da sıkıntı yok.
İşin aslına bakarsanız düz mantıkla bakıp yorum yapmak gerekirse Avukat dediğin fener gibi olması lazım. Haktan, adaletten anlamayanlara karşı bize ışık olması, yol göstermesi gerekir ki biz içinde bulunduğumuz o süreçten çıkalım…
Takdiri sizlere bırakıyorum ama özür yazısından ziyade bu yazının aslında yanlış anlaşılmaya sebep olduğu için ve
“Gönül Çalab'ın tahtı gönüle Çalap bahdı.
İki cihân bed-bahtı kim gönül yıkar ise” ( Yunus Emre )
düşüncesinden dolayı bu yazıyı yazma gereği duydum…