Sen kokan bu şehri seviyorum ben,
Yürüdüğüm o kaldırımları, kaldırımın ucundaki el açanları...
Seni görme, duyma ihtimalini...
Bana iyi gelen cümlelerini...
Bütünüyle sarılıyorum kimsesiz gecelerin koynunda ki düşüncelerimi...
Ve adım adım gidiyorum bütün duvarlara anlattığım evime... Çünkü beklentisiz bekleyişin en iyi dinleyicisiydi, duvarlarım...
Saat gece yarısı anahtarla açtığım kapının arkası sır dolu... Bütün cümlelerim 'hoşgeldin' dercesine karşılıyorlar... Yatak odasının en ücra köşesinde sakladığım heybemi alıp içine bugün ki günü katıyorum... Artık uyuma zamanı deyip köşeme çekiliyorum ama ruhumu okşuyor, gecenin karanlığı o yüzden Gecenin koynuna bırakıp kaybolup gitsin istemiyorum düşüncelerim... Bütün uykusuzluğa ve yorgunluğa inat sol yanıma alıp düşünmeye başlıyorum...
Ellerin geliyor aklıma... Kuru, uzun ve nasır tutmaya yüz tutmuş...
Gözleri diyorum... Bana bakan gözlerini hatırlıyorum tebessüm dolu... Gecenin karanlığında bir nokta belirliyorum, asma yapraklarının arasından süzülüp gelen... Büyüttükçe büyütüyorum gözümde...
Ellerimi başımın altına koyup tavanda başrol oynadığım o filmi izlemeye başlıyorum... Dakikalar sonra parmaklarım ak düşmüş saçlarıma karışıyor kurduğum bütün düşünceleri o an yıkıyorum ve kendi sesimi duyacak şekilde " ne yapıyor acaba" diye soruyorum... Bütün bilinmezlikler içinde sol yanımda diye teselli verip kalkıp bir sigara yakıyorum...
Pencerenin önünden seyre daldığım yağmur tanelerin arasına koyuyorum yüzünü... Beklentisiz bir bekleyişin içinde kaybolup giderken zaman saat ezan vaktini buluyor...
Adın dilim ile gönlüm arasında göç ederken, anlıyorum yağmur tanelerini ve duvarlarda asılı olan seni... Beklentisiz bekleyiş in içindeki zamanı ikiye bölüyorum gördüğümde ki ben ile görmediğim zaman ki beni ayırır gibi... Düşman olmuyorum zamana ve vakitsiz kapımı çalan misafiri sadece aklım ile kalbim arasındaki göçe eşlik ediyorum... Yolun yoluma düştüğü zamanlara sevinip hicretimi seviniyorum...
Anlamsız gelen bütün cümleleri rafa kaldırıp sadece izlemek ile yetiniyorum... 'Buda kafi' deyip o günü heybeme koyuyorum... Heybem ben ve beklentisiz bekleyişlerim alıp başını gidiyorlar...
Yağmur... Yağmur bu akşam toprakla olan vuslatını tamamlar iken penceremin kenarından kavuşmaya şahitlik ediyorum... Dedim ya ' ben sen kokan bu şehri seviyorum' biliyorum yağmur da sen bugün geldiğin için yağıyor...
Şimdi... Yağmur kokulu bu şehirde kendine iyi bak kim bilir belki başka yağmurda tekrardan gelirsin fikrime, zikrime... Kim bilir başka bir göç yerinde tekrardan görürüm seni...
(biraz da edebiyat)