ISMAHAN ÇERİBAŞI
Köşe Yazarı
ISMAHAN ÇERİBAŞI
 

YAŞAMAYA ALIŞMAYIN (ÖLMEDEN ÖLÜN AZICIK)

12.01.2024 akşamı; Terör örgütü PKK, Kuzey Irak'taki bir üs bölgesine sızmaya çalıştı. Sızma girişimi sırasında çıkan çatışmalarda 9 Mehmetçik şehit oldu. Çatışma esnasında  4 personelin de yaralandığını öğrendik. Milli Savunma Bakanlığı, saldırının ardından teröristleri etkisiz hale getirirken etkisiz hale gelen hain sayısını 23 olarak açıkladı ve temizliğin devam ettiğini belirterek eklediler; “Bölgedeki operasyonlar komando timlerinin katılımıyla sürüyor. F-16'lar da bölgedeki terör noktalarını vuruyor. Öte yandan Irak ve Suriye'nin kuzeyine gerçekleştirilen hava operasyonlarında 29 hedefin imha edildi”…   Piyade Sözleşmeli Er Kemal Batur (NİĞDE) YOK, Piyade Uzman Çavuş Serkan Sayın(ADIYAMAN) YOK, ,Piyade Sözleşmeli Er Müslüm Özdemir (KAHRAMANMARAŞ) YOK, Piyade Sözleşmeli Er Emrullah Gülmez (KAHRAMANMARAŞ) YOK, Piyade Üsteğmen Gökhan Delen (AKSARAY) YOK, Piyade Uzman Çavuş Hakan Gün (GAZİANTEP) YOK, Piyade Uzman Çavuş Ahmet Köroğlu (GİRESUN), Sözleşmeli Er Murat Atar (ORDU) YOK, Sözleşmeli Er Muhammed Tunahan Evcin (ESKİŞEHİR) YOK… Bu evlatlarımız ne baba ocağında nede peygamber ocağında yok. Nerde bu adamlar? Haberiniz var mı? Sizin yaşamak dediğiniz bu çamurun içinde bunlar neredeler, kiminle? Haberiniz var mı? Sosyal medya mecralarından fark ettiğim tek ve değişmez kanaatim şu oldu; Rahmetli Yazıcıoğlu’nun da dediği gibi ; “Şehit vermekten daha acı bir durum varsa o da; şehit vermeye alışmış bir toplum olmaktır.” Allah aşkına bunun nesini alıştınız? Haber niteliği taşıması dışında etkisi neydi? Kaç kişi evlerine düşen ateşi gördü, ağlayan anasının, evladın, kardeşin? Peki, ya baba… O dağın yıkıldığını tozla buz olduğunu hanginiz gördü. Yediğiniz yemeği paylaşmaktan, hayatınız da ne kadar absürt durumları ifşa etmekten fırsat bulabildiniz mi? Kaçımızın yüreği sızladı. Kaçımız dualarla uğurladı? Düşünüyor musunuz bize ne oluyor? Bize neler yapıyorlar diye? A’dan Z’ye bütün temel yapı taşlarımızla oynandığın kimin farkında? Allah aşkına yapmayın… Şehidin anasının gözyaşları kurumadı, yavrusu hala sıçrayıp sıçrayıp uykusundan uyanıyor, eve düşen ateşin izleri hala geçmedi hani derler ya ‘40 geçmedi’ diye… Şehitlerimizin toprağı kurumadı… Oğlun ölüyor lan..! Dön de bir bak, Kızın atasız, anan yavrusuz kaldı… Babam, dediğin çınar devrildi… Şehidin var lan dön de bir bak…   Yediğin yemek, içtiğin su zehir zıkkım ola, Seni bu yaşta toprağa koyan, Allah’ından bula… Alışmış yürekler hiç ola, Şehidin var lan dön de bir bak…   Yerde bir çul, buz gibi duvarda hasır… Tahta divanın üzerinde bağdaş kurmuş, Dokunma…! Evladı ölmüş… Şehidin var lan dön de bir bak…   Ne çabuk alıştın yokluğuna, Şerefsiz Türk avında, Sen keyif çatarken, Askerin kahpe kurşunda, Şehidin var lan dön de bir bak…   Yaşamak… Nedir ki bu yaşamak? Nefes almak, yemek, içmek, gezmek tozmaktan mı ibaret sadece? Sadece kendini düşünüp, kendi huzuru için başkalarını, onların dertlerini görmezden gelmek mi?  Gittikçe bencilleşen bir toplum haline dönüşüyoruz. Kimse kimsenin derdiyle derlenmiyor artık. Komşu komşuya bir kürek kül vermez oldu. Aynı apartmanda yaşayıp, bırak kapısını çalmak, bir selam dahi vermez oldu. Bolluk bereket içinde yaşarken, çöpten yakacak toplayan mahallesinde ki muhtaca el uzatmaz oldu. Balkonda kahvesini yudumlarken, perişan halde çöp karıştıran kadını izler oldu.  Nerde bizim insanlığımız, nerde bizim dini ve ahlaki değerlerimiz, nerde vicdanımız. Neden bu kadar ilgisiz, duygusuz bir hale geldik. Hani komşu komşunun külüne muhtaçtı, hani ev alma komşu al derlerdi, ne oldu o sözler, bize hep bunlar öğretilmemiş miydi hâlbuki?  Acaba suç şehirlerde mi? Şehirler bir hengâme, keşmekeş, bir curcuna. Bizi yozlaştıran, kültürümüzden uzaklaştıran, acımasız, duygusuz yapan şehirler... Ne yapmak lazım bu şehirleri? Yolun kenarında yatan düşmüş belki de can çekişen adama bakıp geçen insanlar... Nerde merhamet? Yok, kalmadı, bitti. Herkes tek başına bu şehirde... Kimse kimseye yardım eli uzatmıyor artık, insani duygular terk etmiş bedenleri ne yazık ki. Herkes sadece kendini düşünür olmuş. Ben merkezli olmuş... Sadece ben, ben, ben, ben iyi olayım, keyfim kaçmasın, kimse benden bir şey istemesin, kimseye yardım etmek zorunda kalmayayım düşüncesi ve mantığı insanlığı almış götürmüş ne yazık ki... Ama çoğunluk bir gün aynı durumda olabileceğini, muhtaç kalabileceğini hiç düşünmeden hareket ediyor. Düşmez kalkmaz bir Allah değil mi? O zaman bu neyin bencilliği, neyin kafası? Bir gün o yol kenarında yatan, bir yardım eli uzansın diye bekleyen sen olabilirsin pekâlâ...  Ya da bir lokma ekmeğe muhtaç kalabilirsin, zenginlik fakirliğe dönüşebilir. Hayat bu, kimin ne olacağı asla bilinmez.  Muhtaca el uzatmak, düşmüşü yerden kaldırmak en temel insanlık görevimizdir.  Peygamberimiz (s.a.v) şöyle buyurmadı mı? "Yanı başındaki komşusu açken tok olarak geceleyen kişi (olgun) mü'min değildir." Bu hadisi bilmeyen yoktur, bunu bilip te; komşusu aç, muhtaç iken tok yatan, gerçekten de her anlamda sorgulamalı kendini.  Hâlbuki dinimizin emrettiği ve üzerimize farz olan zekâtı vermiş olsak, eminim ne aç kalır ne de muhtaç... Saygılarımla, iyi birer insan ve gerçek müminler olmak dileğiyle...
Ekleme Tarihi: 15 Ocak 2024 - Pazartesi

YAŞAMAYA ALIŞMAYIN (ÖLMEDEN ÖLÜN AZICIK)

12.01.2024 akşamı; Terör örgütü PKK, Kuzey Irak'taki bir üs bölgesine sızmaya çalıştı. Sızma girişimi sırasında çıkan çatışmalarda 9 Mehmetçik şehit oldu. Çatışma esnasında  4 personelin de yaralandığını öğrendik. Milli Savunma Bakanlığı, saldırının ardından teröristleri etkisiz hale getirirken etkisiz hale gelen hain sayısını 23 olarak açıkladı ve temizliğin devam ettiğini belirterek eklediler; “Bölgedeki operasyonlar komando timlerinin katılımıyla sürüyor. F-16'lar da bölgedeki terör noktalarını vuruyor. Öte yandan Irak ve Suriye'nin kuzeyine gerçekleştirilen hava operasyonlarında 29 hedefin imha edildi”…  

Piyade Sözleşmeli Er Kemal Batur (NİĞDE) YOK, Piyade Uzman Çavuş Serkan Sayın(ADIYAMAN) YOK, ,Piyade Sözleşmeli Er Müslüm Özdemir (KAHRAMANMARAŞ) YOK, Piyade Sözleşmeli Er Emrullah Gülmez (KAHRAMANMARAŞ) YOK, Piyade Üsteğmen Gökhan Delen (AKSARAY) YOK, Piyade Uzman Çavuş Hakan Gün (GAZİANTEP) YOK, Piyade Uzman Çavuş Ahmet Köroğlu (GİRESUN), Sözleşmeli Er Murat Atar (ORDU) YOK, Sözleşmeli Er Muhammed Tunahan Evcin (ESKİŞEHİR) YOK…

Bu evlatlarımız ne baba ocağında nede peygamber ocağında yok. Nerde bu adamlar? Haberiniz var mı? Sizin yaşamak dediğiniz bu çamurun içinde bunlar neredeler, kiminle? Haberiniz var mı? Sosyal medya mecralarından fark ettiğim tek ve değişmez kanaatim şu oldu; Rahmetli Yazıcıoğlu’nun da dediği gibi ; “Şehit vermekten daha acı bir durum varsa o da; şehit vermeye alışmış bir toplum olmaktır.” Allah aşkına bunun nesini alıştınız? Haber niteliği taşıması dışında etkisi neydi? Kaç kişi evlerine düşen ateşi gördü, ağlayan anasının, evladın, kardeşin? Peki, ya baba… O dağın yıkıldığını tozla buz olduğunu hanginiz gördü. Yediğiniz yemeği paylaşmaktan, hayatınız da ne kadar absürt durumları ifşa etmekten fırsat bulabildiniz mi? Kaçımızın yüreği sızladı. Kaçımız dualarla uğurladı? Düşünüyor musunuz bize ne oluyor? Bize neler yapıyorlar diye? A’dan Z’ye bütün temel yapı taşlarımızla oynandığın kimin farkında? Allah aşkına yapmayın… Şehidin anasının gözyaşları kurumadı, yavrusu hala sıçrayıp sıçrayıp uykusundan uyanıyor, eve düşen ateşin izleri hala geçmedi hani derler ya ‘40 geçmedi’ diye… Şehitlerimizin toprağı kurumadı…

Oğlun ölüyor lan..! Dön de bir bak,

Kızın atasız, anan yavrusuz kaldı…

Babam, dediğin çınar devrildi…

Şehidin var lan dön de bir bak…

 

Yediğin yemek, içtiğin su zehir zıkkım ola,

Seni bu yaşta toprağa koyan, Allah’ından bula…

Alışmış yürekler hiç ola,

Şehidin var lan dön de bir bak…

 

Yerde bir çul, buz gibi duvarda hasır…

Tahta divanın üzerinde bağdaş kurmuş,

Dokunma…! Evladı ölmüş…

Şehidin var lan dön de bir bak…

 

Ne çabuk alıştın yokluğuna,

Şerefsiz Türk avında,

Sen keyif çatarken,

Askerin kahpe kurşunda,

Şehidin var lan dön de bir bak…

 

Yaşamak… Nedir ki bu yaşamak? Nefes almak, yemek, içmek, gezmek tozmaktan mı ibaret sadece? Sadece kendini düşünüp, kendi huzuru için başkalarını, onların dertlerini görmezden gelmek mi?  Gittikçe bencilleşen bir toplum haline dönüşüyoruz. Kimse kimsenin derdiyle derlenmiyor artık. Komşu komşuya bir kürek kül vermez oldu. Aynı apartmanda yaşayıp, bırak kapısını çalmak, bir selam dahi vermez oldu. Bolluk bereket içinde yaşarken, çöpten yakacak toplayan mahallesinde ki muhtaca el uzatmaz oldu. Balkonda kahvesini yudumlarken, perişan halde çöp karıştıran kadını izler oldu. 

Nerde bizim insanlığımız, nerde bizim dini ve ahlaki değerlerimiz, nerde vicdanımız. Neden bu kadar ilgisiz, duygusuz bir hale geldik. Hani komşu komşunun külüne muhtaçtı, hani ev alma komşu al derlerdi, ne oldu o sözler, bize hep bunlar öğretilmemiş miydi hâlbuki? 

Acaba suç şehirlerde mi? Şehirler bir hengâme, keşmekeş, bir curcuna. Bizi yozlaştıran, kültürümüzden uzaklaştıran, acımasız, duygusuz yapan şehirler... Ne yapmak lazım bu şehirleri? Yolun kenarında yatan düşmüş belki de can çekişen adama bakıp geçen insanlar... Nerde merhamet? Yok, kalmadı, bitti. Herkes tek başına bu şehirde... Kimse kimseye yardım eli uzatmıyor artık, insani duygular terk etmiş bedenleri ne yazık ki. Herkes sadece kendini düşünür olmuş. Ben merkezli olmuş... Sadece ben, ben, ben, ben iyi olayım, keyfim kaçmasın, kimse benden bir şey istemesin, kimseye yardım etmek zorunda kalmayayım düşüncesi ve mantığı insanlığı almış götürmüş ne yazık ki... Ama çoğunluk bir gün aynı durumda olabileceğini, muhtaç kalabileceğini hiç düşünmeden hareket ediyor. Düşmez kalkmaz bir Allah değil mi? O zaman bu neyin bencilliği, neyin kafası? Bir gün o yol kenarında yatan, bir yardım eli uzansın diye bekleyen sen olabilirsin pekâlâ... 

Ya da bir lokma ekmeğe muhtaç kalabilirsin, zenginlik fakirliğe dönüşebilir. Hayat bu, kimin ne olacağı asla bilinmez.  Muhtaca el uzatmak, düşmüşü yerden kaldırmak en temel insanlık görevimizdir. 

Peygamberimiz (s.a.v) şöyle buyurmadı mı? "Yanı başındaki komşusu açken tok olarak geceleyen kişi (olgun) mü'min değildir." Bu hadisi bilmeyen yoktur, bunu bilip te; komşusu aç, muhtaç iken tok yatan, gerçekten de her anlamda sorgulamalı kendini.  Hâlbuki dinimizin emrettiği ve üzerimize farz olan zekâtı vermiş olsak, eminim ne aç kalır ne de muhtaç... Saygılarımla, iyi birer insan ve gerçek müminler olmak dileğiyle...

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve denizli20haber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
islami sohbetler sohbet elektronik sigara omegle tv türk sohbet islami sohbet cinsel sohbet baskılı poşet baskılı poşet emlak seviye 5 mutfak lavabo tıkanıklığı açma özellikleri su böreği sipariş galeri yetki belgesi nasıl alınır yalama taşı dijital pazarlama ajansı