Yazımın başlığında, ‘Allah’a inanmayan bu yazımı okumasın’ dememe rağmen eminim ki bu başlığı gören ve Allah’a inanmayanlarda merak ederek yazımı okumaya başlamıştır.
Evet, neden böyle bir başlık attım? Birazdan anlayacaksınız…
Çin’in Wuhan kentinde başlayarak tüm dünyaya yayılan koronavirüsün, ülkemiz ve İslam ülkelerinde görülmesinin ardından, sosyal medyada öyle paylaşımlar görüyorum ki adeta şok olmamak elde değil. Bilim adamlarının koronavirüse karşı temizliği ön planda tutmasının ve ellerin dirseklere kadar yıkanması gibi uyarılarında aslında abdeste işaret etmeleri, Müslüman kesim tarafından Allah’ın emirlerinin insan yaşamına ne kadar olumlu etkilere yaradığını görmemizi ve göstermemizi sağladı.
Virüs nedeni ile İslam aleminin kutsalı olan KABE’nin, Arabistan hükümeti tarafından tavafa kapatılması, camilerin topluca ibadete kapatılması ve Cuma Namazı’nın kılınmaması, başta ülkemiz olmak kaydı ile tüm İslam aleminde derin üzüntüye neden oldu. Allah’a inanan Müslümanlar olarak bunları görünce, başımızı iki elimizin arasına alarak ne günah işledik ki Allah bize bu belayı başımıza musallat etti diye düşünmeye başladık. Aslında yaptıklarımız ortadaydı. Çoğumuz dini vecibelerimizden uzaklaşmış, Allah’ın emir ve yasaklarından bir habermişiz gibi yaşantımızı sürdürüyorduk. Bir kısmımız ise ibadetlerini yerine getirirken şuursuz ve maneviyattan yoksun bir şekilde kalpte dünya meşgalesi, görüntü de ise Allah’a kulluk yapıyorduk. Tabi bir kısım da var ki, gerçekten Allah’ın emir ve yasaklarına riayet ederek yaşıyor. Onlar müstesna, zaten onların ve emzikteki çocukların hürmetine bizler ayakta durmuyor muyuz?
Peygamber Efendimiz bir hadisinde buyuruyor ki; “Eğer takva sahibi gençler, beli bükülmüş yaşlılar, süt emen çocuklar, yayılan hayvanlar olmasaydı, belalar sel gibi üstünüze dökülecekti.” (Taberani, el-Evsat, 7/134)
Velhasıl-ı kelam asıl mevzuumuza gelelim…
Ülkemizde öyle insanlar var ki, dünyanın başına bela olan bu koronavirüs belası sanki sadece ülkemizde yaşanıyormuş da, sosyal medya paylaşımlarında işi hem siyasete çekenler mi dersin, İslam’a saldıran mı dersin, yaptıkları paylaşımları görünce “Müslüman Mahallesi’nde Salyangoz Satıyorlar” dememek elde değil. Kabe’nin, Mescid-i Nebevi’nin, Camilerin, sohbet meclislerinin kapatılmasının ardından, bu kişiler sanki İslam’a karşı zafer kazanmışçasına sevinerek akla hayale gelmeyecek paylaşımlara yer verdiler.
Oysa iki cihan serveri Peygamber Efendimiz; "Bir yerde veba hastalığı çıktığını duyarsanız oraya girmeyin, bulunduğunuz yerde veba hastalığı çıkarsa o bölgeden de ayrılmayınız” buyurmuştur. Buna istinaden koronavirüse karşı tedbirler almak kadar doğal ne olabilir.
Beyler!!! Müslüman bir ülkede yaşadığınızı unutmayın! Dini İslam olan bir ülkede yaşayacaksın ve İslam aleyhinde Müslümanlar aleyhinde yazılar yazacaksın… Bu ne cüret? İnanmaya bilirsin, yaşamaya bilirsin ama şu durumda biraz insaflı ve insan olmayı denemeniz bu kadar mı zor? Avrupa ülkelerinde bile yıllardır okunmayan ezanlar okutuluyor. İnanmamalarına rağmen İslam’dan medet umuyorlar, dinlediklerinde rahatlıyorlar. Belki sosyal medyada videoda görmüş olmalısınız, sanırım Filistin’de bir Yahudi dükkanında açtığı Kur’an-ı Kerim dinlerken, Müslüman bir Filistinli merak ederek içeri giriyor ve Yahudi'ye; “Sen, Müslüman olmadığın halde Neden Kur'an Dinlediğini Merak ettim” deyince; Yahudi de: “Bu mübarek kelimeler Allah'tandır. Umuyorum bu kelimeler hürmetine Allah bu Virüsü ortadan kaldırır” diyor.
Bizim vatandaşlarımız ise Diyanet İşleri Başkanlığının başlatmış olduğu, her akşam yatsı ezanının ardından okunan dua ve getirilen tekbir ve salat-ı selam’a karşı el çırparak ve fon müziği diyerek tepki gösteriyor. Bu ne acı bir şeydir kardeşim.
İşte yazımın başında dediğim gibi, “Allah’a inanmayan bu yazımı okumasın” dememin nedeni buydu. Müslüman olmayan Avrupalılar ve Yahudiler bu dinin güzelliğini ve sığınacak tek liman olduğunu anlıyor da bizim Müslüman görünümlü insanlarımız anlamıyor. Bu yüzden bu yazımı okusa da ne demek istediğimizi anlamayacağı için okumasın dedim.
Ama bizim duamız yine odur ki; Rabbim onlara da hidayet versin ve gerçeği görsünler inşallah… Yine duamız odur ki; Allah, başta ülkemizi, İslam beldelerini ve tüm dünyayı bu koronavirüs belasından bir an önce kurtarsın inşallah… (Amin)
Diğer taraftan, insanları korku ve endişeye düşürecek paylaşımlara riayet etmeyin. Kasıtlı veya bilinçsizce paylaşımlar nedeniyle insanlar tedirgin oluyor, bilgi kirliliği ile yanlış şeyler yapmaktan geri durmuyorlar. Bu yüzden yetkililerin yaptığı açıklamaları dikkate alın ve çağrılarına kulak verin. Mümkün olduğu kadar evde kalın ve dışarıya çıkmayın. Bu koronavirüs domino taşı gibi bir illettir ki dokunduğuna bulaşıyor. Sağlığımızın selameti için #evdekal Türkiyem…