Değerli okurlarım, sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Bu yazımda karar verme aşamalarını psikolojik açıdan ele almak istiyorum.
Hayatımızı verdiğimiz kararlara göre yaşarız. Günlük yaşantımızdaki en basit kararlarımızdan, hayatımızı etkileyecek dönüm noktalarındaki en önemli kararlarımıza kadar...
Saat kaçta uyuyup kaçta uyanacağınız, ne yiyeceğiniz, nereye gideceğiniz, ne izleyeceğiniz, kimlerle arkadaş olacağınız, üniversitede hangi bölümü seçeceğiniz, hangi mesleği yapacağınız, kiminle evleneceğiniz gibi sayısız konularda bir karar vermek gerekir.
Karar vermek mantıksal ve psikolojik bir süreçtir. İnsan hayatının her alanında karşılaşılır bir durumdur.
Birden fazla seçenek içerisinden hedefe ulaştıracak veya sorunu ortadan kaldıracak en iyi seçeneğin seçilmesidir, karar vermek.
Genellikle geleceğe yöneliktir. Şu anda belirlenen hedeflere ileride ulaşabilmek veya sorunları ileride çözmek, ortadan kaldırmak için sağlam kararlar verebilmek gerekir.
Hali hazırda sahip olunan bilgileri dikkatle değerlendirip, alternatifleri gözden geçirerek ve tüm bunların sonuçlarını değerlendirerek koşullara göre en uygun olanın seçilme sürecidir.
İş hayatında da başarı sağlamak için doğru kararlar verebilmek oldukça önemlidir.
Hedeflere ulaşmak, problemleri çözmek için çeşitli kararlar verilir
İş hayatında, yönetimde doğru karar verebilmek bazı durumlarda hayati önem taşır.
Karar verme aşamaları içerisinde; bilgi toplama ve geliştirme, farklı seçenekler arasından seçim yapma, iş hayatında alınan kararları diğer çalışanlara etkili şekilde iletme ve bu kararların uygulamaya geçirilmesi adımları yer alır.
Doğru ve etkili karar verebilmek için deneyim ve bilgi sahibi olmak, araştırma yapmak önemlidir.
İş hayatında, ‘’iyi yöneticiler rast gele karar almak yerine, kararı etkileyebilecek tüm güçler ve bu kararla belirlenen hedeflere ulaşırken karşılaşabilecekleri olası tüm durumlar hakkında doğru bir bilgi edinme döneminden geçme zorunluluğu hissederler.’’
Araştırmalara göre; ‘’bilimselliği ve mantığı dikkate alan yöneticilerin benzer durumlar karşısında verdikleri kararlar çoğunlukla aynıdır ya da birbirine yakındır.’’
Çocukluğunuzdan itibaren verdiğiniz kararlar büyükleriniz tarafından onaylanmadıysa, sizin tercihlerinizin doğru olmadığı algısı oluştuysa. Örneğin karnınız doyduğu halde, doymadığınız iddia edilip biraz daha yemek yedirildiyseniz bunu içselleştirip kendi kendinizden uzaklaşma, başkalarının verdiği kararların daha doğru olduğu düşüncesi gelişebiliyor. Kendi karar verme mekanizmanız yavaşlayabiliyor.
Karar vere vere, karar verme mekanizması gelişiyor. Adım attıkça o kararsızlık döngüsünden çıkılıyor.
Bunun için sizlere bazı ipuçları ve tekniklerden bahsetmek istiyorum.
10-10-10 Tekniği
Bir karar verdikten 10dk sonra nasıl hissedeceğim? 10 ay sonra nasıl hissedeceğim? 10 yıl sonra nasıl hissedeceğim?
Şeklinde düşünüp, verdiğiniz veya vermediğiniz kararlar sonucunda neleri kazanacak neleri kaybedeceksiniz iyi analiz edip, uzun vadeli ve geniş açıdan duruma bakmanızı sağlar.
Karar vermeden önce duygularını değerlendirmek. Nasıl hissediyorum (gergin, heyecanlı, mutlu, korkmuş) diye kendinize dönüp bakabilirsiniz. Duygularınızı değerlendirebilirsiniz.
Kendi bireysel özellikleriniz ve değerleriniz doğrultusunda hayatınızın geneline dair prensipler ve şablonlar oluşturup hayatınızdaki küçük kararları örneğin haftanın hangi günü ne giyeceğiniz, kimlerle buluşup buluşmayacağınız gibi o şablonlara göre karar vererek enerjinizi büyük önemli kararlara saklamış olursunuz.
Araştırma sürecini yeterli düzeyde tutmak. Karar verme sürecinde araştırma yapmak çok önemlidir ancak fazlası olduğunda seçenekler karşısında genellikle yanlış karar verme ihtimali artar.
En doğru kararı vermeliyim kaygısı çoğu zaman hata yaptırma ihtimali taşır. Karar verirken mükemmeliyetçilikten ziyade, şu an en iyisi ne, elimden gelenin en iyisi ne? Diye bakmak daha doğru olacaktır.
Karar vermeyi erteledikçe, süre uzadıkça zaman kaybı olur ve kararsızlık meydana gelir. Bu durum da sizin bazen bir insanı bazen de bir iş fırsatını kaybetmenize sebep olabilir.
Kararsız kalmanın size kazandırdığı bir şeyler var mı? Kimseyi kırmamak, sorumluluk almamak gibi psikolojide buna ikincil kazanç denir. Bu durumu fark etmeniz sizin bu döngüden çıkmanıza yardımcı olur.
Diğer insanların fikrini alırken dikkatli olmak; bakış açısına, kendi hayatında verdiği kararlara güvendiğiniz kişilere başvurup yine de kendi isteğinize göre karar vermek. İnsan kendini daha iyi tanıdıkça karar vermesi kolaylaşır ve daha doğru kararlar verebilir.
En iyi kararın mükemmel karar olmadığını,
Bazen yanlış karar vermenin çok insani olduğunu, doğru karar verebilecek yaşta, olgunlukta ve duygu durumunda olunamayabileceğini,
Yanlış kararlar sonrasında yeni bir karar alarak yeniden başlamanın mümkün olduğunu,
Mükemmel kararın olmadığını. O an için bize en iyi hissettiren ve geleceği düşündüğümüzde, kendimizi o kararı vermiş, o kararı uygularken düşündüğümüzde bize en iyi gelen tercihi yapabileceğinizi
UNUTMAMAK GEREKİR
Akıl ve mantıkla mı yoksa kalp ve duygularla mı karar vermek gerekir? Bu da çok merak edilen konulardan biridir.
Günlük hayatınızda, gündelik işlerde almanız gereken kararları mantığınızla; hayatınızın dönüm noktalarında almanız gereken, hayatınızı önemli ölçüde etkileyip değiştirecek büyük kararlarınızı ise kalbinizle, duygularınızla almak doğru adımlardan biridir.
Hayatınızda aldığınız kararlar size hep mutluluk getirsin.