VAHAP DABAKAN  (PİRİNCİN TAŞLARI)
Köşe Yazarı
VAHAP DABAKAN (PİRİNCİN TAŞLARI)
 

Laboratuvar da üretilen yapay etimiz eksikti!

Geçtiğimiz günlerde haberleri izliyorum bir haberde Laboratuvar da yapay et üretmeye başlandığını ve hayvan kesimlerinin de önüne geçileceği söylüyordu…         Kendi kendime söylenmeye başladım. Laboratuvar da yapay et üretilecek ve insanlar o eti yiyecek. O yapay etin ne kadar gerçek et kadar tadı olacak ve yediğinizde ne kadar damak tadınıza uyacak…         Öyle bir zamanda yaşamaya başladık ki her şeyin yapayı ve laboratuarlar da üretilip, insanlara sunulmaya başlandın. Öyle bir zamanda yaşıyoruz ki sahtekârlıklar diz boyu olmaya başlandı. Tağşişler, merdiven altı yiyecekler öyle hayatımıza girmeye baladı ki o yiyecekler yiyen insanlar hastalıklardan kurtulamaz oldu. Anlayacağınız o sahte yiyecekler insanlardan hastalıklara yol açmaya ve hastalıkları artmaya başladı…         Koyun, Dana yavrular süt ile beslenip sonra Doğada otlarla beslenip suyunu içer, Doğadan otlarla beslenen gerektiğinde tuz yalatılan o hayvanların etiyle Laboratuvarlar da yapay üretilen etin tadı ve vereceği vitaminler bir olabilir mi?         Ben çok söyleyeyim siz az anlayın. Benim söylemek istediğim şudur: Laboratuvar da üretilen her şey yapaydır… Yapayı beğenmek veya beğenmemek değil konu. Bazen doğalını unutacağız diye endişe ediyorum…         BBC’nin haberine göre, “Laboratuvar da yetiştirilen et, süt ürünleri ve şeker, beklenenden daha kısa bir sürede, iki yıl içinde İngiltere'de ilk kez insan tüketimine sunulabilir”. Dahası bu sürecin nasıl hızlandırılabileceği araştırılıyormuş…         Çevre politikaları anlatılırken. Nüfus konusu her daim liste başı yer alır. Kaynaklarla nüfus artış oranının paralellik göstermeyişi ve mevcut nüfus artış hızı göz önüne alındığında kaynakların yeterli olmayacağı yönündeki bilimsel araştırmalar. Nüfus politikaları üzerinde pek de olumlu bir etki yapmamış olacak ki bu sorun hala gündemimizde yer almaktadır…         Kaynaklar doğal yöntemlerle çoğaltılamıyor. Her ne kadar yenilenebilir kaynaklar konusunda bir gelişme olmuş olsa da, Nüfus her geçen gün artıyor. Sonuç olarak kaynaklar nüfusa yetmiyor. Kırsalda üretilen ürünler ki dünya nüfusunun büyük çoğunluğunun kentlerde yaşamayı tercih etmesiyle birlikte bu denge de şaştı. Kent ve kır ilişkisinin dengesi bozuldu. İşler daha da karmaşık oldu…         Kaynakların “kıt” olduğu bilgisi bugün ortaya çıkmadı. Söz konusu kaynakların dengeli kullanımı sağlanamadıkça bu sorunun çözümü olamayacağı da biliniyordu. Uluslararası örgütler birçok kez bu soruna dikkat çekti. Bilimsel raporlar yazıldı. Çözüm önerileri sunuldu. Lakin yeterli olamadı…            Devletler kaynaklar benim dedi ve kullandı. Sürekli ve dengeli kavramları gelişme kavramı ile karşı karşıya gelince gelişme kavramına karşı direnci hep zayıf kaldı. Besin zincirinin dengesi bozuldu. Açlık, kıtlık ile birleşti… Sorun zemini geniş ve kalın olan bir piramit şeklide ilerlemeye devam ediyor…         Büyümenin ve gelişmenin sınırlarını koymak hala büyük bir sorun olarak karşımızda duruyor. Gelecek nesiller konusundaki durum ise bir yandan büyük bir belirsizlik taşırken, her konuda olduğu gibi burada da teknolojiden yardım alınmaya çalışılıyor. Laboratuvarda yetiştirilmesi hedeflenen besinlerin açlık için bir önlem olup olmadığını da zaman içerisinde anlayacağız…         Her şey beklentimizin ötesinde çok hızlı bir şekilde değişmektedir. Bizim insan eliyle ve politikalarla çözemediğimiz sorunlar laboratuarlar da çözülürse eğer, bu yalnızca besin konusu ile sınırlı kalmayacak görüşündeyim.  Olmaz ya bir bakmışız ki artık tüm sorunlar laboratuvar da çözülüvermiş mi olacak yoksa… 
Ekleme Tarihi: 16 Mart 2025 - Pazar

Laboratuvar da üretilen yapay etimiz eksikti!

Geçtiğimiz günlerde haberleri izliyorum bir haberde Laboratuvar da yapay et üretmeye başlandığını ve hayvan kesimlerinin de önüne geçileceği söylüyordu… 

       Kendi kendime söylenmeye başladım. Laboratuvar da yapay et üretilecek ve insanlar o eti yiyecek. O yapay etin ne kadar gerçek et kadar tadı olacak ve yediğinizde ne kadar damak tadınıza uyacak… 

       Öyle bir zamanda yaşamaya başladık ki her şeyin yapayı ve laboratuarlar da üretilip, insanlara sunulmaya başlandın. Öyle bir zamanda yaşıyoruz ki sahtekârlıklar diz boyu olmaya başlandı. Tağşişler, merdiven altı yiyecekler öyle hayatımıza girmeye baladı ki o yiyecekler yiyen insanlar hastalıklardan kurtulamaz oldu. Anlayacağınız o sahte yiyecekler insanlardan hastalıklara yol açmaya ve hastalıkları artmaya başladı… 

       Koyun, Dana yavrular süt ile beslenip sonra Doğada otlarla beslenip suyunu içer, Doğadan otlarla beslenen gerektiğinde tuz yalatılan o hayvanların etiyle Laboratuvarlar da yapay üretilen etin tadı ve vereceği vitaminler bir olabilir mi? 

       Ben çok söyleyeyim siz az anlayın. Benim söylemek istediğim şudur: Laboratuvar da üretilen her şey yapaydır… Yapayı beğenmek veya beğenmemek değil konu. Bazen doğalını unutacağız diye endişe ediyorum… 

       BBC’nin haberine göre, “Laboratuvar da yetiştirilen et, süt ürünleri ve şeker, beklenenden daha kısa bir sürede, iki yıl içinde İngiltere'de ilk kez insan tüketimine sunulabilir”. Dahası bu sürecin nasıl hızlandırılabileceği araştırılıyormuş… 

       Çevre politikaları anlatılırken. Nüfus konusu her daim liste başı yer alır. Kaynaklarla nüfus artış oranının paralellik göstermeyişi ve mevcut nüfus artış hızı göz önüne alındığında kaynakların yeterli olmayacağı yönündeki bilimsel araştırmalar. Nüfus politikaları üzerinde pek de olumlu bir etki yapmamış olacak ki bu sorun hala gündemimizde yer almaktadır… 

       Kaynaklar doğal yöntemlerle çoğaltılamıyor. Her ne kadar yenilenebilir kaynaklar konusunda bir gelişme olmuş olsa da, Nüfus her geçen gün artıyor. Sonuç olarak kaynaklar nüfusa yetmiyor. Kırsalda üretilen ürünler ki dünya nüfusunun büyük çoğunluğunun kentlerde yaşamayı tercih etmesiyle birlikte bu denge de şaştı. Kent ve kır ilişkisinin dengesi bozuldu. İşler daha da karmaşık oldu… 

       Kaynakların “kıt” olduğu bilgisi bugün ortaya çıkmadı. Söz konusu kaynakların dengeli kullanımı sağlanamadıkça bu sorunun çözümü olamayacağı da biliniyordu. Uluslararası örgütler birçok kez bu soruna dikkat çekti. Bilimsel raporlar yazıldı. Çözüm önerileri sunuldu. Lakin yeterli olamadı…    

       Devletler kaynaklar benim dedi ve kullandı. Sürekli ve dengeli kavramları gelişme kavramı ile karşı karşıya gelince gelişme kavramına karşı direnci hep zayıf kaldı. Besin zincirinin dengesi bozuldu. Açlık, kıtlık ile birleşti… Sorun zemini geniş ve kalın olan bir piramit şeklide ilerlemeye devam ediyor… 

       Büyümenin ve gelişmenin sınırlarını koymak hala büyük bir sorun olarak karşımızda duruyor. Gelecek nesiller konusundaki durum ise bir yandan büyük bir belirsizlik taşırken, her konuda olduğu gibi burada da teknolojiden yardım alınmaya çalışılıyor. Laboratuvarda yetiştirilmesi hedeflenen besinlerin açlık için bir önlem olup olmadığını da zaman içerisinde anlayacağız… 

       Her şey beklentimizin ötesinde çok hızlı bir şekilde değişmektedir. Bizim insan eliyle ve politikalarla çözemediğimiz sorunlar laboratuarlar da çözülürse eğer, bu yalnızca besin konusu ile sınırlı kalmayacak görüşündeyim.  Olmaz ya bir bakmışız ki artık tüm sorunlar laboratuvar da çözülüvermiş mi olacak yoksa… 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve denizli20haber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
aohbet islami chat omegla türk sohbet cinsel sohbet dini chat