PİRİNCİN TAŞLARI
Ülkemizde yaşanan 31 Mart yerel seçimlerinde İstanbul ve ilçelerindeki tartışmaları devam ettiği şu günlerde, haftalar öncesinden bu sütunlarımda kaleme aldığım 24 Nisan, “sözde ermeni soykırımı” yalanlarıyla dünya ülkelerinde lobicilik yapan Ermenilerin çalışmaları devam ettiğini ve Türkiye olarak, seçim çalışmalarına kendimizi kaptırıp “Sözde Ermeni Soykırımı” yalanları ile ilgili dış misyon çalışmalarımızı unutmayalım. Demiştim. Türkler olarak dünya ülkelerinde kendimizi anlatmakta ‘Lobicilik’ yapmakta bir türlü başarılı olamıyoruz…
24 Nisan gelmeden, yazımda belirttiğim gibi korktuğumuz başımıza gelmeye başladı. Dost dediğimiz İtalya, Meclisinde Ermeni soykırımını kabul etti. Fransa Cumhurbaşkanı Macron, Ermeni soykırımını kınadı. Başka ülkelerden ne gelecek. Türkiye ile arası bir türlü iyi olmayan ABD Başkanı Trump, bakalım ne diyecek?
Atatürk’ün Dünya çocuklarına 23 Nisan Ulusal Çocuk Bayramını armağan etmişti.
31 Mart yerel seçim, sonuçlarını İstanbul ve ilçelerinde itirazlar seçimi yenilemek için itirazlarda bulunma çalışmaları devam ederken, 23 Nisan Ulusal Egemenlik Çocuk Bayramı için, yabancı ülkelerden gelecek çocuk misafirlerimizi karşılamayı ve onları evlerde davet etmeyi unutmayalım. Diyorum…
Türkiye, güneşi, denizi, tarihi ören yerleri, müzeleri ve iş insanlarını iş yatırımları yapacakları cennet bir ülke gerçekten. Dünya insanı ülkemize hayran ama biz bu ülkenin yaşayan insanları olarak ülkemizin kıymetini bilmiyoruz ve bu güzellikleri katletmeye çalışıyoruz. Cennet Türkiye ve Atatürk’ün dünya çocuklarına armağan ettiği “Bugün 23 Nisan, neşe doluyor insan” diye çocukken söylerdik. Çocukları değil, büyükleri de sevindirir ve çocukluğunu yaşatırdı. Çocukluğumun hatırası 23 Nisan güzeldir…
Bütün dünya da her nerede bir çocuk varsa çocukların bayramı kutlu olsun. Çocuklara bir bayram hediye etmek Atatürk’ü, diğer dünya liderlerinden ayıran, üstün kılan yönlerinden biridir. Tıpkı, 1921 yılında Çocuk Esirgeme Kurumu’nu oluşturup, çocukları himaye eden kuruluşları güçlü bir çatı altında toplaması gibi...
Bugün kime sorsanız, Cumhuriyeti en güzel kim tarif eder derseniz, yanıt yine Atatürk’tür…
“Cumhuriyet kimsesizlerin kimsesidir” diye tanımlar Atatürk cumhuriyeti...
Bu tanım, aynı zamanda bir görev ve sorumluluk da yükler...
Kimsesizlerin kimsesi olmak... Cumhuriyetin yüklediği bu görevin ve sorumluluğun gereğini yerine getirmek bizlere düşüyor.
Örneğin kimsesiz çocukların kimsesi olmak gerekir bugün...
Bir Türk olarak, bu bayramı Anneler, Babalar sadece kendi çocuklarımızla değil, kimsesiz çocuklarla da kutlayalım...
Annesiz, babasız, kimsesiz çocukların barındığı çocuk yuvalarına gidelim. O yuvaları da şenlendirelim bugün...
Çocuklarımızı da götürelim. Yuvadaki çocuklarla tanışsın, arkadaş olsunlar bugün... Hiçbir çocuk kimsesiz kalmasın. Kimsesiz hmesinler bugün kendilerini...
Etrafımıza bakalım, o kadar çok kimsesiz çocuk var ki bu coğrafyamızda. Etrafınıza şöyle bir bakın. Trafik ışıklarında beklerken, bir köprü altından geçerken, bir meydanda yürürken,ne kadar çok kimsesiz çocuk var. Ne kadar çocuk işçi var. Ne kadar çocuk gelin var...
Suriye’de evleri barkları bombalarla başlarına yıkılan, yüz binlerce çocuk kimsesiz kalmadı mı? Buraya sığınan çocuklara bakın. Belki anasız, belki babasız, belki kimsesiz kaldılar. Bakın yüzlerine, trafikte cam silmeye, mendil, su satmaya çalışırken yakından bakın... O çocukların da kimsesi olun...
ÇOCUKLARIMIZ MELEKTİR, MASUMDUR…
Çocuklar dünyanın en masum varlıklarıdır. Çocuk, çocuktur sadece... Nereye koyarsanız orada yaşarlar... Ne derseniz onu yaparlar. Ne öğretirseniz, onu öğrenirler. Neye iyi derseniz ona iyi, neye kötü derseniz ona kötü derler. Hırsız nedir, polis nedir, katil nedir, suç nedir, ceza nedir, bilmezler... Çocuklarımız, çocuklar masumdur... Çocukları, hırsız, arsız, katil üreten büyüklerdir.
Çocuklar suç makinesi olmasınlar diye çocukların kimsesi olalım. 23 Nisan Ulusal Egemenlik Bayramında onlarla beraber olalım...