PİRİNCİN TAŞLARI
Dünya ülkelerindeki, güç kavgası, savaşlar, işgaller, olaylar adeta bıçakla kesilir gibi kesildi. Dünyayı adeta esir alan koronavirüs pandemi, hayatı felç etse de, yaşanan bir takım olaylar insana ümit veriyor. Bir noktada olaylara bakış açısı önem taşıyor. Çünkü bir olayın çekilmez ya da rahatlatıcı olması bakışımızı da değiştiriyor…
Söz gelimi dört haftadır 20 yaşına kadar ve 60 – 65 yaş üstü eve hapis olmanın, sadece pencereden boş sokakları izlemenin ötesinde bir hareket alanımızın olmayışını ölçü alırsak çok sıkıntılı günler yaşıyoruz. Buna karşılık evde kendimizi dinleme, geçmişimizi değerlendirme imkânı bulduk…
Çalışmaktan, eş ve Çocuklarına vakit ayıramayanlar, evde yatmanın dışında vakit geçiremeyen erkekler de eş ve çocuklarına vakit ayırıp onlarla hoşça vakit geçirmeye başladılar. Erkekler evcimen oldular…
Bu arada uzaktan eğitim ile başı örtülü öğretmenlerin ekranlarda görünmesinden rahatsızlık duyanların olduğu kulağımıza geliyor…
İki hafta karantinaya alınan Ronaldo’nun yaptığı açıklamada bu süre zarfında bol bol kitap okuduğunu, şimdilerde Kur’an-ı Kerim okuduğunu söylemesi Mutluluktur. ABD de Trump’un da katıldığı bir toplantıda Kuran-ı Kerim okunması, Hıristiyan ülkelerinde Kiliselerde Kurandan Ayetler, ilahiler okunması, Koronavirüs’ten kurtulmak için Arapça duaların okunması, bunun ötesinde İspanya’da 500 yıl sonra ezanın açıktan okunması ve bunun İspanyol halkı tarafından yadırganmaması sanıyorum önemli bir gelişmedir…
Bu arada, Almanya ve Fransa’da şimdiye kadar izin verilmeyen minarelerden ezan okunmasına karşıda virüs salgını vesilesiyle tahammülün gelişmiş olması milletlerarası hoşgörünün gelişmesi açısından önemlidir. Elbette, salgın sona erince özellikle Avrupa ülkelerinde İslam düşmanlığının yeniden hortlaması söz konusu olmaması sevindirici olur…
Bu arada ABD başta olmak üzere İtalya ve diğer ülkelerde ellerin dua için Allah’a açılmasını güzel bir gelişme olarak görmek yanlış olmaz. Yani koronavirüs pandemi dünyanın tamamını altüst etmiş, insanlar can derdine düşmüş olduğu bir dönemde, normal zamanlarda sağlanamayan yaklaşımın felaket vesilesiyle görünür hale gelmesi, bir takım ülkelerin yıllardan beri gizlemeye gerek duymadıkları İslam düşmanlıklarının yerini hoşgörünün almış olması şer gibi görünen bir olaydan hayır, hayır gibi görünen bir gelişmeden de şer gerçeğini hatırlatmış oldu…
Bu noktada Covid-19 pandemi vesilesiyle Batıllar arasında Müslümanlara geçici de olsa hoşgörünün gelişmiş olması memnuniyet verici olmakla birlikte aynı gelişmenin içimizdeki bir takım kimselerde oluşturmaması üzüntü vericidir. Çünkü onlar hâlâ başörtülü görünce tepki vermeyi sürdürüyorlar…
Elbette bu başörtüsüne gösterilen tepkinin sebebinin baştaki örtü olmadığını, onun ifade ettiği mana olduğunu biliyoruz. Bir başka ifadeyle yıllardır Batı’da ortaya çıkan İslam düşmanlığının ülkemizde, bazılarının rahatsız olduklarını dışa vuranları biliyoruz...
Bu ülkede hep birlikte yaşamak zorunda olduğumuza göre öncelikli olarak kendi içimizde farklılıklara tahammülü olmalıyız. Başı açık, başı kapalı, hepsi bizim kardeşlerimiz. Başı açık başı kapalı ile uğraşmayalım. Önce virüs’ten canımızı, sonra da virüs ile bozulan ülke ekonomimizi düzeltmeliyiz. Eskiye dönüş olamasa da rahat yaşamayı sağlamalıyız…