PİRİNCİN TAŞLARI
Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’dan yola çıkıp başlattığı ve Türkiye üzerinde gözleri olan ülkeleri geri püskürtüp, Türkiye’den düşman güçlerini çıkartması ve ülkeyi kurtarmasıyla başlayan ve üzerinde yaşadığımız bu toprakların her karışı şehit kanlarıyla sulanmıştır. Türk Milleti; “Adım adım ilerlemiş, Viyana’ya kadar uzanmıştır. Devran dönmüş, gerileyerek Anadolu’ya sıkışmış.
O gün bugündür topraklarımızda gözü olan çoktur. İmkân bulsalar ilk fırsatta yine istilâya kalkışırlar. O bakımdan bu bağımsızlığın ve hür bir ülkeye sahip olmanın kıymeti iyi bilinmelidir...
Sahipsiz olan memleketin batması haktır. Sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır. 15 Temmuz kalkışmasında Millet bu anlayışla ülkesine ve Demokrasisine sahip çıktığını bir kere daha göstermiştir.
Vatana sahip olmanın bir başka yönü daha var; O da tarih ve kültürünü, dost ve düşmanını iyi bilmek ve bu bilinci diri tutmaktır. Kurtuluş günleri bu duyguyu canlı tutmanın araçlarından birisidir...
9 EYLÜL İZMİR’İN KURTULUŞU
İstiklâl mücadelesinde İzmir önemli yer tutar. Yunan ordusu 15 Mayıs 1919’da İzmir’i işgal etti. İzmir, üç buçuk yıla yakın işgal altında kaldı. Artık sona yaklaşılmıştı. 26 Ağustos 1922’de Büyük Taarruz’la düşman ordusu dağıtıldı. 2 Eylül’de askerlerimiz Uşak’a girdi. Türk birlikleri İzmir’e ilerledi. İzmir Hükümet Konağı’na Türk bayrağını dikmekle görevli Yüzbaşı Şerafettin’dir. 9 Eylül sabahı, emrindeki süvari birliğiyle Bornova’ya girdi. Halkapınar’a doğru ilerledi. Mersinliyi geçtiler, bir Ruma ait un fabrikasından ateş edilmeye başlandı. Dört erimiz şehit oldu. Hemen oracıkta gömüldüler. Birlik yoluna devam etti ve Konak’a ulaştı. Sonralarda erlerin Şehit olduğu yere bir şehitlik yapıldı. Şehitlerin adları mermere yazıldı: Akşehirli Mehmet Çavuş, Antalyalı İbrahim Hakkı Çavuş, Nevşehirli Seyit Ahmet, İzmirli Veyis…
Savaşlar, Zaferler, acılar ve sevinçler edebiyat ve şiirle, anıtlarla hatırlanır. Halkapınar Şehitleri’nin hatırasını Necmeddin Halil Onan (1902-1968) “Halkapınar” başlıklı şiirinde dile getirdi. Burada yatan şehitler güzel İzmir’i görmeden şehit oldular. Şaire göre o şehitlerin kanlarıyla işgal yıllarının kirleri temizlenmiştir. Bu sebeple onların hürmetle anılmaları gerekir. Şiirin birkaç dörtlüğü şöyledir:
“İzmir’e ilk önce kavuşmak için/ Ön safta koşanlar burada yatıyor/ Bu anda duyduğun gururu, için/ Onların döktüğü kanla tadıyor.
Hürmetle an burada güzel İzmir’i/ Görmeye doymadan göz yumanları/ Yıllarca yurdunu kaplayan kiri/ Kanıyla gideren kahramanları. Onların mübarek yüreklerinde/ Dinmeyen hasretin remzidir bu taş/ Kalbinin en aziz olan yerinde/ Bu ulvî tahassür yansın vatandaş.Çırpınan gönlünle bu kabir önünde/ Bir derin ibadet huşuuyla sus/ Karşında duruyor işte o günde/ Kurtulan eserler: “Vatan ve Namus.” Denilmiş bu mücadeleye ve daha sonra buraya güzel bir anıt yapıldı. Adı: Şehitler Abidesi. Yeşildere ve Basmane gelişinde Halkapınar’a dönen 1558. sokağın başında Halkapınar Şehitliği bulunur. Bakımlı bir yeşil alanın ortasında mermer bir anıt yükselir. Üzerinde nefis bir sülüs hatla “Vatan ve Namus” yazar. Türkiye ve İzmir’in namus temizliği şehitlerin kanıyla silinmiştir…
İşte Ülke düşmanın elinden böyle kurtarılmıştır. 30 Ağustos’ta Afyonkarahisar Zafer tepesinden yola çıkan Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk ve Türk Askeri, adım adım Ege’nin şehirlerindeki düşmanı önlerine katarak İzmir’e kadar kovalayıp ve Denize dökmüştür. Türk askeri hiç bir şeyden yılmadan canı pahasına ülke topraklarını, Türk Bayrağını ve Milletini düşman işgalinden kurtarıp Türk Milletinin kendi topraklarında düşman emrinde olmadan yaşamalarını sağlamıştır. 9 Eylül İzmir’in kurtuluşunun 95. yıldönümünde “Güneşin Ufuktan Doğduğu Gün 9 Eylül 1922’ydi.”
9 Eylül 1922 öncesinde yaşanan olaylar ile 9 Eylül sevincini anlattım. Dört milyon İzmir’in 95. Kurtuluş yıldönümünü kutluyoruz. Son günlerde Atatürk büstlerine saldıran meczuplara meydan vermeyelim. Tarihimize, Ülkemize, Bayrağımıza sahip çıkalım ve gençlerimize de bunları öğretelim…