Türkiye’ye karşı şer cephesi kuran terör örgütlerinin tezgâhlamaya çalıştıkları, Türkiye karşıtlığı ve terör konusunu bahane ederek, Strazburg'da toplanan AP Genel Kurulunda kabul edilen tavsiye kararının hukuki bağlayıcılığı olmasa da Aralık ayında toplanacak AB zirvesinde siyasi açıdan etki yapmak için alınan karar olacağı söyleniyor. AP'deki 6 siyasi grubun sunduğu tavsiye kararı tasarısı, AB tarihinde, tarihi boyunca utanacağı ve tarihinde bir ilk olarak aldığı olumsuz kararla ilk kez bir ülkeyle üyelik müzakereler dondurulması yönünde tavsiye kararı alınmış oldu…
AP'nin üyelik müzakerelerini sonlandırma veya dondurma yetkisi yok ancak alınan karar, AB Konseyi ve üye ülke yönetimlerine siyasi mesaj niteliği de taşıyor. Oylamada, AP'deki en büyük siyasi grup Avrupa Halk Partisinin (EPP) verdiği “son dönemde Lozan Anlaşması'na dair yapılan açıklamaların kaygı verici olduğuna” dair bir değişiklik önergesi de kabul edildi…
AP almış olduğu bu karar ile terör örgütlerine Avrupa Ülkelerini teslim etmiş veya teslim alınmış anlamını taşıyor. Avrupa’nın başı terör olaylarıyla belada olduğu gibi bundan sonrada terör olaylarından kurtulamayacağının işareti bu oylamanın sonucudur…
Avrupalılar, yapmak istediği, terör örgütlerini kullanıp, Türkiye’de sosyal bir kaos yaratmak, sonrada ülkeyi siyasî istikrarsızlığa sürüklemek sonra da ekonomiyi çökertmekti… ORTADOĞU DÂHİL HER YERİ ÇÖKERTTİLER AMA TÜRKİYE'Yİ ÇÖKERTEMEDİLER! Bu önemli konuyu bir kez daha hatırlatmak büyük yarar var. Son on yılda Ukrayna'yı, Gürcistan'ı çökerttiler. Arap Baharı diye Arap dünyasını felç ettiler. Afganistan'ı, Pakistan'ı hadım ettiler. Arap yarımadasını, özellikle de Türkiye'nin güneyini bilerek cehenneme çevirdiler. Ama defalarca çeşitli şekillerde, çeşitli yollarla saldırmalarına rağmen Türkiye'ye diz çöktüremediler. Bu saldırıların hepsini Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan, geriye püskürtürdü...
Türkiye'nin büyüyen ekonomik gücü ve Vatandaşların artan duyarlığı, özgüveni, ülkesine sahip çıkması, Ekonomi ve yatırımların büyümesi olayları püskürtmede önemli rol oynamıştır. Son on yılda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yaptığı atılım, Türkiye'nin ekonomisini, ekonomik gücünü büyüten atılımdı… Tayip Erdoğan’ın, Brezilya'dan Çin'e kadar jeo-ekonomik, jeo-politik, jeo-kültürel ve jeo-stratejik olarak açılmayı başarması, ekonomik olarak da atılım yapmasının önünü açtı. Burada öncelikle şunu söylemek zorundayım: Türkiye, uzun vadede, AB ile de, ABD ile de, Rusya veya Çin ile de ilişkilerini AB'ye, ABD'ye, Rusya veya Çin'e bağımlı bir ülke olarak sürdüremez. Bu ülkelerin hiç biri, bizim dostumuz olamaz; ancak konjonktürlere göre müttefikimiz olabilir. O da bir yere kadar. Sonra ne olacağının hesaplarının yapılması gerekir…
Dik duracağız ama diklenmeyeceğiz. Cumhurbaşkanı Kadınlara yaptığı konuşmada da aynen böyle diyordu: “Dik duracağız ama diklenmeyeceğiz” diyordu. AB, Türkiye’ye karşı Olağan Üstü Hal’i, Terör ile yapılan mücadeleyi baz alarak her fırsatta Türkiye’yi vurmaya ve terörü başına iyice sardırıp Türkiye terörden belini doğrultmasın ve hep AB ülkelerine ve ABD’ye muhtaç durumda olmasını istiyor… Türkiye elindeki kozları kullanacak. Türkiye’nin elinde bir Şanghay 5’lisi, Savaştan kaçan 3 milyon Suriyeli Mülteciyi misafir ediyoruz. Cumhurbaşkanı Tayip Erdoğan’ın söylediği gibi Sınır kapıları açılırsa Üç milyon mültecinin istilasına uğrayacak Avrupa ülkeleri düşünsün…
Bana göre, Türkiye'nin de, bölgemizin de, hatta dünyanın da önünü açacak ve tarihin akışını değiştirecek Türkiye’nin projesi, İslâm Birliği Projesi olabilir. Türkiye'nin önünde başka seçenek yok. Türkiye sadece ekonomik olarak güçlenmesi bile batılıları çıldırtmaya yetiyor. Batılılar şunu çok iyi biliyorlar çünkü: Türkiye'nin ekonomik olarak güçlenmesi, zamanla siyasî ve stratejik olarak güçlenmesine yol açacak; bu da, İslâm Birliği'nin yolunu açacak ve emperyalist Batılıların bölgeden çekilmek zorunda kalması demek olacaktır…