PİRİNCİN TAŞLARI
Avrupa Birliği’nin 28 üye ülkesinde, Avrupa Parlamentosu seçimleri yapılmıştır. 1979 yılından bu tarafa her beş yılda bir üye ülke halkları tarafından doğrudan seçilmektedir. Bugün itibariyle meclisin 751 milletvekili var. Ülkeler nüfuslarına göre bu sayı içerisinde kendi milletvekillerini seçerek Avrupa Parlamentosu’na gönderir. En çok milletvekiline, 96 milletvekiliyle, nüfusu en kalabalık olan Almanya sahiptir. En az nüfusa sahip Lüksemburg (500 bin nüfus) ve Kıbrıs Rum Yönetimi (850 bin) gibi ülkelerin de en az 6 milletvekili hakları var…
743 milyon nüfusu olan AB’nin 400 milyon seçmeni var. 28 üye ülkeden 177 siyasi parti seçime katılmıştır. Avrupa Parlamentosu Brüksel ve Strasburg’ta toplanır. Yönetim ve çalışma birimlerinin çoğunluğu Lüksemburg’ta bulunur. Seçilen 751 milletvekili, parlamentoda ülkelere göre grup oluşturmazlar. Avrupa Parlamentosu’nda ideolojik ve siyasi felsefelere göre belirlenmiş sekiz farklı grup vardır. Üye ülkelerden gelen milletvekilleri bu gruplara girerler veya yeni grup oluştururlar. Ancak grup oluşturmanın koşulları var; gruplar, en az 25 milletvekili ve en az yedi ülkeden oluşacaktır…
AB Parlamentosu’nun en önemli yetkisi bütçeyi onama ve denetleme yetkisidir. Ülkelerinden geliş gidiş yol paralarını ve otel ücretlerini AB öder. Bir milletvekili maaş olarak ayda net 6824,85 Avro almaktadır. Bir milletvekili, bir yardımcı ve bir büro kiralayabilir. Bunları AB öder ama maaş ve harcamaların toplamı bir ayda en fazla 24.943 Avrodur…
Aşırı sağ ve ırkçılar aralarında toplantılar düzenleseler de çok ciddi görüş farklılıkları vardır. Çıkarları doğrultusunda kavga yapmaları olağandır. Anlaştıkları en iyi konu İslam ve Türk aleyhtarlığıdır. Bu tek ortak nokta da onların dostluğu bütünleşir. Türkiye aleyhinde Parlamentoda birçok karar aldılar ama bu kararların hiçbiri de Türkiye’ye yaptırım gücü yoktur…
Avrupa Liberalleri sürprizle beklenenden fazla oy aldı. Ancak bu skoru yükselten Fransa’da Macron’un partisidir. Yine de Liberaller ve Yeşillerin başarısını not etmek gerekir. Avrupa da çevre ve iklim değişikliği sorunlarına öncelik tanıyan Yeşiller Partisi’nin eski gücü kalmayacak düşüncesi yanlış çıktı. AB’ın beş büyük ülkesi bu seçimlerden zayıflayarak çıktı. Almanya’da Merkel’in partisi 2014 seçimlerinde 35 vekilden 2019’da 29 vekile, merkez sol ise 27 sandalyeden 15 sandalyeye düşmüştür. Fransa’da Macron iktidarı 21 vekil çıkarmış ve 22 vekil çıkaran aşırı sağ Milli Cephe partisinden sonra geldi...
AB Parlamento seçimleri Türkiye açısından farklı bir durum yaratmayacaktır. Zira Avrupa’da, merkez sağ veya sol da dâhil olmak üzere, bütün siyasi partiler Türkiye’nin üyeliğini mesafeli karşılar. Aşırı partiler ise şiddetle karşılar, aralarında doz farkı var. Türkiye-AB ilişkileri zaten kötü, iki kez kötü olması mümkün değildir. AB, Türkiye’yi üye yapmak istemiyor. AKP iktidarı da AB üyesi olmak istemiyor. İki tarafın amacı örtüşmektedir. Dolayısıyla AB Parlamentosu’nun siyasi ve ideolojik kompozisyonu bu noktada çok da belirleyici olmayacaktır…