PİRİNCİN TAŞLARI
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) efendimiz; “Cennet Annelerin ayaklarının altındadır.” Demiştir. Annelik, Analık, çok yüksek bir mertebedir. Günümüzde bazı annelere baktığımızda evlatlarını çöp bidonlarına bırakanlar. Sokağa terk edenler. Doğurduğu bebeğini para karşılığında satanlar. Kendi öz evlatlarını beyaz kadın ticareti yapanlara satanlar. Yazarken bile içim kararmaya başladı. Siz gerçek anneler okurken içiniz kararacak ve belki de böylesi analara lanet okuyacaksınız…
Son yıllarda Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan’ın başlattığı “Sezaryen mecbur olmadıkça kaldırılsın” kampanyası ile dikkatleri çekmek istiyorlar. Aslına bakacak olursak ne kadar haklı bir kampanya başlattıkları ortada. Bazı kadınların doğum sancısı çekmemek ve gençliğinden güzelliğinden kaybetmemek için sezaryen yaptırdıkları ve bu sezaryen’in kadınlar arasında moda haline gelmeye başladı…
Günümüz Anneleri arasında bazıları göğüsleri bozulmasın diye çocuklarını bile emzirmeyip, mamayla çocuğunu büyüten Anneleri gördüğümüzde duyduğumuzda çok şaşırıyorum. Çocuğunu büyüttüğünde “ben senin Annenim, sana sütümü emzirdim. Saçımı süpürge yaptım” diyebilecekler mi?
Çocukları için saçlarını süpürge yapan annelerin, gece gündüz demeden, çalışıp da babasız çocuklarını büyüten elleri öpülesi Annelerimizde var. İşte o analarımızın gerçekten elleri öpülür. Büyüttükleri çocukları, annelerini sömür boyu sırtlarında taşısalar. Annelerinin o emeklerini ödeyemezler…
İyi ki Televizyonlar var. Hazırladıkları Hayvan ve doğa belgesellerinden şimdiye kadar görmediklerimizi görmeye ve izlemeye başladık. Hayvanlar aleminde bile gördüğümüz anne ve yavru hayvanların ilişkileri, Anne hayvanların yavrularını nasıl besledikleri, başka hayvanlara karşı canları pahasına yavrularını nasıl koruduklarını izledikçe, günümüzde ağrı, acı çekmemek için sezaryenle doğum yapanlar. Göğüsleri bozulmasın diye çocuğunu emzirmeyen anneler, çocuklarını çöp bidonlarına, sokaklara bırakanlara insan lanet okuyor…
İzlediğim hayvanlar âleminden Dişi Ahtapotun Anneliğini size anlatacağım. Dişi Ahtapot ve yukarıda yazdığım bizim anneler arasındaki farkı ve yorumu size bırakıyorum. Allah öylesi o annelerden doğacak çocukları korusun…
Dişi Ahtapotun Anneliği
Dişi Ahtapot çiftleşmeden sonra denizin içinde bir oyuk bularak oraya yerleşir. Yumurtlamaya başlar ve yumurtlama işlemi bittikten sonra kuluçkaya yatar. Yumurtalarını yuvanın tavanına çengelle asar gibi dizer. Yumurtalara devamlı su pompalayarak onların temiz kalmalarını sağlar…
Her ne pahasına olursa olsun yuvasını terk etmez. Yavrularını korumak ve başka balıklara yem olmamsı için yumurtadan çıkmadan olduğu yeri terk etmez. Açlığa dayanamazsa Ahtapot birkaç kolunu yer ve bu şekilde tüm yavrular yumurtadan çıkıncaya kadar hayatta kalır ve yumurtaları korur. Ancak uzun süren kuluçka dönemi onu aç ve bitkin bırakır tüm yavrular yumurtadan çıkınca o da yuvasında olduğu yerde can verir. Hayata yeni başlayan yavrular için anne ahtapotun cansız vücudu, yaşama tutunmaları adına iyi bir besin kaynağı olur. Bu yüzdendir ki hiçbir dişi ahtapot yavrularının büyüdüğünü göremez...
Bina boşluğundan bebeğini atan, çöp bidonlarına ve sokaklara bebeklerini ölüme terk eden insan mı gelişmiş? Yoksa kuluçka sürecindeki yavruları yumurtadan çıksın diye beklerken açlıktan uzuvlarını yiyen ve yavruları çıktıktan sonra ölen ahtapot mu, gerçek Annedir? Yorum size bırakıyorum…