PİRİNCİN TAŞLARI
Her şey sırasıyla tek tek yerine getiriliyor. Sırası geldi, TBMM alınan kararla Başörtüsü yasağı kaldırıldı. Genel Kurmay Başkanlığı Başbakanlığa bağlıydı ama Başbakan ve Bakanlar Kurulu Genel Kurmay’a bağlı gibiydi. Onunda sırası geldi ve önce TSK kafasına esince Darbeleri yapamayacağı ve bunlarla ilgili kanunların çıkarılmasına başlandı. Darbe yapanlar ise yargılandıkları mahkemelerde Hâkim kararlarıyla rütbeleri ellerinden alınıp Er statüsüne indirildi. Genel Kurmay Başkanlığı Hükümetler içerisinde Milli Savunma Bakanlığına bağlandı…
Milleşmeye önem verildi. İHA, SİHA, dâhil, kendi Silah, Tank Helikopter, Zırhlı araçlarımızı ve insansız Hava ve Denizaltı araçlarımızı yapmaya başladık. Dışa Bağımlığımız bitiriyoruz…
Rahmetli Babam Halil Dabakan, sağlığında bu Ayasofya’da Cuma kılmak bana ve Müslümanlara nasip olacak mı derdi. 1990 yılında Rahmetli olan Babama nasip olmadı ama Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ayasofya’yı müzeden aslına, Cami’ye çevirmesinden sonra 24 Temmuz da Rahmetli Babamın yerine Ayasofya Cami-i Kebir de Müslümanlar la birlikte Cuma namazını kılmak bana nasip oldu. Sırayla Türkiye’de taşlar yerine oturuyor…
Hayaldi ama gerçek oldu. Ayasofya artık mahzun değil. 86 yıl süren tatsızlık 24 Temmuz da Cuma namazıyla son buldu. Emeği geçen herkese sonsuz teşekkür ediyorum...
Türkiye Müslümanları Ayasofya talebini hep meşru zeminde tuttu. Ve karşılığını aldı. Gittim gördüm, göremeyenler için sokakları kısaca anlatayım. Tarihi yarımadanın neredeyse tamamı dolmuştu. Camiye en yakın alanda saf tutmak isteyenler telaşla ilerliyordu. Bir yanda ağlayanlar bir yanda tekbir getirenler başları dik fakat vakarla sanki bir görevi yerine getirmenin sorumluluğuyla yürüyordu…
Birbirlerini tebrik edenler. Bu tarihi ana şahitlik etmenin verdiği huzurla hareket edenler yerlerini aldılar. İmamların Kuran ziyafetini, sonra Müezzinlerin Okuduğu Ezanı dinlediler. Tabii ki herkesin gönlünde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ayrı bir yeri vardı. Erdoğan besmele çekip Fatiha Suresi'ni okumaya başladığında bütün kalabalık baştan aşağı deniz de suyun dalgalandığı gibi dalgalanıyordu...
Türkiye'de tüm siyasetin Erdoğan üzerinden yürümesi hiç şaşırtıcı değil. Erdoğan bu ülkeye getirdiği devrimlerle milyonların gönüllerinde öyle bir yer edindi ki tüm siyaset ona referansla belirleniyor. Ayasofya bir hayaldi ama Türkiye de onu Kuran okuyarak ibadete açan bir Cumhurbaşkanı hayal bile edilemiyordu. Erdoğan ona inanan milyonlarla beraber bu topluma yeni normaller hediyeler ediyor. Zamanı geldikçe verilen vaatlerde tek tek yerine getiriliyordu…
Muhalefet partileri bir yandan Erdoğan'ı devirmek gibi tek bir gündem üzerinden siyaset yaparken bir yandan da onun kurduğu bu yeni normale uyum sağlamak zorunda kalıyor. Ayasofya'nın açılışından kaçsalar da eski Türkiye alışkanlıklarıyla hareket edemiyor. Belki de içten içe duydukları rahatsızlıkları dile getiremiyor. İşte bu tarihi dönüşüm ve çağ atlamanın en iyi göstergesidir. Siyasette ve hizmet Erdoğan çığır açtı...
Bir gün siyaset sahnesinden çekilse bile siyasette bıraktığı etki ve miras onu ve adını bu ülke var oldukça yaşatacaktır. Erdoğan sadece bir siyasetçi olmanın ötesinde bir norm koyucu lider haline geldi. Ayasofya da Erdoğan’ın mührü bulunuyor...