PİRİNCİN TAŞLARI
Torunum, küçük İnci Hanım’ın rahatsızlığı ve geçirdiği önemli bir operasyon nedeniyle bir süreliğine Mavi Trenle Eskişehir’den aktarmalı olarak Ankara’ya gittim. İzmir Basmane’den Mavi tren ile hareket ve Eskişehir’e varış 13 saat. Eskişehir’den ise Yüksek Hızlı trenle Ankara’ya bir buçuk saatte ulaştım…
Mavi tren bile yolcular için bir nimettir. Temizlik ve dizayn yerinde ama çok dolaştığı için yolculuk uzun sürüyor. Başbakan Binali Yıldırım, Ulaştırma Bakanlığı yaptığı zaman başlattığı İzmir – Ankara arası Yüksek Hızlı Tren yol çalışmaları devam ediyor. Başbakan Yıldırım ve Ulaştırma Bakanı Ahmet Aslan, titiz bir şekilde çalışmaları takip ediyorlar. Ancak Hızlı tren ile yolculuğun ne kadar rahat, konforlu ve hızlı olduğunu görünce, İzmirli olarak biran önce İzmir – Ankara Yüksek Hızlı Tren çalışmalarının bitirilmesini istiyoruz. İzmir Ankara arası 3,5 saat olacak. İzmir gerçekten bütün güzelliklere ve Başbakan Sayın Binali Yıldırım tarafından hazırlatılan 35 projenin İzmir ve İzmirlilere için ne kadar hayati projeler olduğu her geçen gün daha çok ortaya çıkıyor…
BODRUM’DAN SONRA ÇEŞME DE BETONLAŞIYOR
Türkiye’nin her tarafı gibi Çeşme’nin de beton yığını haline getirilme projesi son hızla devam ediyor. Türkiye genelindeki doğa katliamından bir şekilde birazcık kurtulmuş olan Çeşme’de betonlaşma nasibini almaya başladı. Çeşme ilçesinde yanlış imar uygulaması, verilen gereksiz adam kayırmacılık izinleriyle, yakında tek bir yeşil alan, deniz kıyısı, mavi koy bile kalmayacak...
Fethiye, Marmaris, Bodrum, Kuşadası, doldu taştı. Beton yığınlarından burada yaşanmaz hale gelince yeşil ve Deniz kıyıları katliamcıları gözlerini İzmir’in ilçesi Çeşme’ye dikmeye başladılar. Ovasında salatalık, kabak, Lahana, Enginar, meşhur Çeşme Kavunun yetiştiği Alaçatı’yı beton yığını haline getirip aynı bodrum gibi betonlaştırıp yaşanmaz hale getirenler şimdi ise Çeşme’nin o verimli ovalarını istila ederek botanlaştırma projelerini hızla hayata geçiriyorlar. Bu Beton projecilerine dur diyecek bir merci yok mu?
Ankara, İstanbul, başta olmak üzere Güneydoğu ve Doğu illerinden başlayan istila akını adeta Çeşme’yi betonlaştırma çalışmalarını son dönemde büyük bir hızla devam ediyorlar. Yapılan gökdelenler, AVM’ler, “Rezidans”lar, Türkiye’nin diğer şehirlerini bir beton yığınını şaheserleri haline getiren tüm büyük İnşaat firmaları Çeşme’de faaliyete göstermeye başladılar. Bu firmalar, bizi yaradan mimarımız tarafından milyonlarca yıl önce oluşturulan eşsiz doğa, deniz ve rüzgârın bir araya getirdiği Çeşme’nin doğal ve kutsal mimarisini beğenmediler ve resmen doğa katliamcılığına başladılar...
Üç keçisi, beş koyunu, iki ineği olan insanlar ellerindeki bu değerleri satıp batıya, deniz, kum, doğa dedikleri yerlere göç etmeye başladılar. Fakat geldikleri şehirlerde doğa katliamcılıklarını hızla devam ettirmeye başladılar. Temiz deniz, el değmemiş doğa da neymiş dediler. Allah’ın bize hediye ettiği dağı, taşı, ormanı, yeşili, verimli sebze ve meyve yetişen ovaları yerle bir ederek Çeşme’yi betonlaştırmaya başladılar. Zamanla bu betonlaşma daha da hız almaya başladı. Şimdi büyük İnşaat firmaları gözlerini diktiği Çeşme’de, ürettikleri beton yığınlarını tanesi 300-500 bin dolara yedi katlı “Rezidans”lar üretiyorlar. Sonra Turizmden bahsediyoruz. Ülkemize turist bekliyoruz. Turist’e ne diyeceğiz; “Welkome, Var şiş kebap, var rakı, var deniz.” Mi diyeceğiz? Tabi beton yığınlarından denize girecek plaj veya kumsal bulursa turistler…
Haaa gelelim Rezidans’a; Ne demek bu rezidans? Demeyin.
Rezidans dediğin, 1- 2 odalı, 20 katlı bir beton blokta kibrit kutusuna tıkılıp, hayat boyu kazık yemenin yabancı bir lisanda söylenmesidir. Türkçe söyleyecek olursak Rezidans; “Konut.” Demektir. Şimdi tam da Çeşme’de rezidans furyası, rezidans aldatmacası ve kazığı yeme vaktidir. Vatandaşları buradan uyarıyorum. Sakın bu rezidans aldatmacası kazığı yemeyin. Güzelim sakız ağaçlarının yetişeceği, Dağlarından yağ, ovasından bal akan o güzel ovaları, bağ, bahçeleri bu rezidansçıların eline teslim etme, Çeşme’ye de yazık etmeyin…
Bütün bunları Ankara’da özel bir hastanede konuştuğum, biraz derinlere daldığımız bir Doktor Beyefendi anlatıyordu. Bende bir İzmirli olarak yabancı bir kişinin anlatmasından çok etkilendim ve yazdım. Seçim Çeşme deki arazi sahiplerinin…