PİRİNCİN TAŞLARI
Bazı insanların yaptıklarına bakacak olursak. Oldurulmak istenileni siz nasıl buluyorsunuz? Bir yanda güveni kötüye kullanma, ihaleye fesat karıştırma, hileli iflas, gasp, hırsızlık, yankesicilik, dolandırıcılık, rüşvet, irtikâp, cinayet, zimmet suçları affedilsin mi, edilmesin mi, tartışmaları ve bunların affını öneren kanun teklifi iki parti arasında ittifakı bozacak dereceye getirmesidir. Cumhur itifakı ülke meselesine de örnek olmalıdır…
Diğer tarafta af ile gelecek olan, çocuklarımıza yapılan cinsel taciz ve tecavüzlerle ilgile cezaların artırılmasıyla ilgili sekiz aydır devam eden tartışmasızlık, kadın ve çocuklarımıza yapılan taciz ve cinsel tecavüzler. Eldeki verilere göre ise yılda ortalama 8 bin çocuğun cinsel taciz veya tecavüze uğraması. Toplam cinsel suçların yüzde 46’sının çocuklarımıza karşı işlenmiş olmasıdır...
Cinsel şiddete en fazla maruz kalan 15 yaş ve altında tecavüze uğrayarak doğum yapmak zorunda kalan çocuk sayısının 15 bin 937’yi bulması. Söz konusu trajediyle ilgili dava sayısının ise son 10 yılda üç kat artışı. Yılda ortalama 17 bin istismar davasının açılması, bunların 45’inin mahkûmiyetle sonuçlanması. Son 6 yılda anne olan çocuk sayısının 142 bin 298 olduğu. Son 10 yılda anne olan çocuk sayısının ise 440 bine ulaştığıdır. Son 10 yılda doktor ve mahkeme izniyle evlendirilen kız çocuğu sayısının 433 bin civarında olması, nikâhların yüzde 62’sinin tecavüz sonucunda kıyılmasıydı...
Bu çocuklar bize karne verseydi zayıfla dolu olurdu. Dışarıya karşı başımız dik olmalıdır. Çocuk istismarı, kadın tecavüzleri, kadın cinayetleri konusunda dış ülkelere karşı alnımız daha açık yürüyebiliriz. Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan’ın ‘Af’ kanun teklifine sıcak bakmamsını vatandaşların çoğunluğu haklı buluyor…
Samuel Johnson bir sözüyle bitirelim bu af konusunu; “Şikâyet eden insanlardan nefret ederim. Hiç olmazsa benim yaptığımı yapsınlar ve sokağa çıkıp avazları çıktığı kadar bağırsınlar.” Kimden cevap bulacaklar…
Eşeği vurulan ihtiyar…
Bir kamyonun çarpmasıyla yaralanmış olan Mehmet amca, kazadan sorumlu tuttuğu taşıma şirketinden davacı oluyor. Duruşmada şirketin avukatı soruyor: - Ama siz kazadan sonra yanınıza gelen trafik polisine “ben çok iyiyim” demediniz mi?
- Anlatayım ağam; ben bizim eşşeee kasabadaki pazarda satma götürüyordum ki...
Avukat; - Bırakın tafsilatı Mehmet Bey, siz sadece sualime cevap verin; Siz, kazadan hemen sonra yanınıza gelen polis memuruna “ben çok iyiyim” dediniz mi, demediniz mi?
- İşte onu anlatıyom ya avkat bey oğlum; eşşeee binmiş, kasabaya gidiyodum ki...
Avukat tekrar adamın sözünü keserek hâkime döner;
- Sayın hâkim! Kazadan hemen sonra olay yerine ulaşan trafik polisi, ifadesinde Mehmet beyin “çok iyi olduğunu” söylediğini belirtmiş, bu ifade kayıtlara geçmiştir. Ama Mehmet Bey aradan kaç hafta geçtikten sonra müvekkilime dava açıyor. Ben bu davada, bu şahsın mahkemeyi yanıltmaya çalıştığına inanıyorum. Lütfen, sadece soruya cevap vermesini söyler misiniz?
Hâkim çiftçinin hikâyesiyle ilgilenir gibiydi;
- Eşek hakkında söyleyeceklerini merak ettim aslında. Bırakalım da anlatsın. Mehmet amca hâkime dualar ederek devam eder;
- İşte dediğim gibi sayın hâkimim; eşşeeemle yolun kıyından kıyından gasabaya dooru gidiyodum ki, bu şirkete ait gocuman bii kamyon “DUR” tabelasına bakmadan yandaki yoldan çıktııı gibi küüüt diye bize çarptı. Ben yolun bii yanına fırladım, Garagaçan bii yanına... Nassı kötüyüm, Nassı kötü, anlatamam... Gıpırdanamıyom sancıdan... Yolun öte yanında da Garagaçan bir anırıyo, bir anırıyo kine, ortalık inliyo. Derken bii pulis memuru geliveedi, Garagaçanın feryadını duymasile önce ona dooru seyirtti. Eğildi, bahtı, tabancasına davrandı, alnının çatından Garagaçanımı vurmasın
mı?! Soonacııma bana dooru geldi. Eğildi, bahtı, dedi kine;
- “Eşeğin hali berbattı, vurmak zorunda galdım. Sen nassın?”
Şimdi Hakim Bey, siz olsaydınız ne derdiniz?
Not: Yazılarla ilgili hukuki sorumluluk yazarlara aittir.