Turamp tarafından yeni atanan CIA'nın yeni direktörü Mark Pompeo, geçtiğimiz günlerde, Türkiye'ye geldi. Ankara'da bir dizi görüşmelerde bulundu. Muhalefet, Ankara’ya gelen Pompeo'yu sözle eleştirmeye başladı. Sanki bölgede sorun yaşayan ülkelerinin tek sorumlusu Türkiye gibi algı söylemlerine hemen başladı…
Pompeo’nun sicili, eski başkan Obama döneminde daha da bozulan CIA'nın yeni direktörünün, Türkiye hakkındaki görüşlerinin Türkiye’deki muhalefet partilerinden farkı yoktu. Örnek; NATO üyesi, AB adayı Türkiye ile İran'ın birbirinden farkı yokmuş ona göre. Laflar ettiği öne sürülüyor. Pompeo’nun CIA’nın başına gelmesi ne yazar. Türkiye kendi bildiği doğrusunda ilerlemeye devam ediyor. Avustralya da bulunan, vatansever bir İzmirli Olan Meral Hanım, Köşe yazılarımı dikkatle okuyan takipçim, Meral Hanım şöyle bir yorum yapıyor; “Türkiye’de yaşayan insanların siyasi görüş ve düşüncüleri ne olursa olsun. Söz Ülke, Vatan, Ay Yıldızlı Bayrağımız olduğunda hepimiz bir bütünüz. Bombanın da silahında, karşısına geçmekten korkmayız” diyordu…
Geçtiğimiz gün Erdoğan'la ile Trump arasında bir telefon görüşmesi oldu. Hem Cumhurbaşkanı’na hem Türkiye'ye övgüler düzen Trump, CIA Başkanı Pompeo’yu Suriye konusunda görüşlerde bulunmak için Ankara'ya gönderdi. Göreve gelir gelmez, Suriye'de ve bölgede iyi olmayan işlere soyunan İran dâhil 7 ülkeye vize sınırlaması getiren Trump, yeni müttefikliklerini dizayn ediyor. Turamp ve CIA’nın yeni başkanı, bu planlamada da Türkiye'nin önemini çok iyi görüyor… Obama'nın aksine, bölgedeki DAEŞ - PKK - YPG gibi belirsiz terör örgütleriyle değil, üslerinin bulunduğu yarım asırlık güvenilir müttefiki Ankara'yla yürümenin doğru olduğunu düşünüyor. Türkiye gibi güçlü ve stratejik bir ortağı, ülkesinin rakiplerine sürmenin doğru olmadığını farkına varmaya başladı. Edindiğimiz bilgilere göre, Pompeo ABD'ye uçarken Rakka operasyonu öncesi epeyce ‘imtiyazda’ bulanacak. Bu arada Başbakan Binali Yıldırım; “Almanya gezisi sırasında yaptığı açıklamada Rakka’ya girmeyeceğiz destek vereceğiz” diyordu…
Türkiye'de. İlk günden beri üzerinde durduğu konu ise Obama yönetiminin desteklediği PKK - YPG'nin “meşru aktör” olarak sahada yere almamasıdır. Pompeo üzerinden yaratılmaya çalışılan telaşa mahal olmayacağını sanıyorum. Türkiye, yeni dönemde oluşan altın pozisyonunu çok iyi değerlendirdiğini gösteren soğukkanlılık projesini yürütüyor. Trump’un seçilmesiyle ile artık ne Türkiye'yi ne de ABD'yi istihbarat servisleri yönetemeyecekler diyorum ama buna da inanmıyorum. İstihbarat servisleri ellerindeki her türlü yetki ve projeleri başkanların yetkisine bırakmayacak gibi görünüyor. Başta halkın seçilmiş siyasileri var ve dış politikayı onlar belirlemesi gerekirken İstihbarat servislerinin belirlemesi bana çok tuhaf geliyor. Sizlerinde benim gibi düşündüğünüzü sanıyorum…
HDP’li Kürkçü yine samanlığa döndü. Her fırsatta konuşmalarında sırtlarını YPG'ye, PYD'ye yasladığını kurumsal olarak açıklayan HDP'nin vekili Ertuğrul Kürkçü, CIA Başkanı'na çıkışmış. Mahir Çayan'ın ve tüm ‘yoldaşlarının’ katledildiği samanlıktan o zaman da sağ kurtulan Kürkçü, belli ki solcu geçindiği günleri hatırlamış. Şimdi de hapisteki HDP'li yoldaşlarını kurtarmak için dışarıdan rol kesiyor. CIA'den medet umuyordu. CIA’dan şimdiye kadar hayır gelmemiştir. ABD, Türkiye gibi tabi mütefiğini, PKK – YPG destekçilerine değişmeyeceğinin farkına varıyor...