PİRİNCİN TAŞLARI
COVİD-19, diğer adıyla Koronavirüs pandemi, insan yaşamında ilk defa can korkusuyla hayatımızda büyük değişiklikler yaşamaya başladık. Bu Koronavirüs pandemi sonrasında tün yaşantımızda büyük değişiklikler yaşayacağımızın işaretlerini almaya başladık…
Bundan sonra ticarette, çalışmalarımızda, hatta çocuklarımızın okul hayatlarında büyük değişiklikler yaşayacağız. Bu değişiklikler yalnız Türkiye de değil, bütün dünya ülkelerinde yaşanacak. Özellikle de sağlığımızın korunması açısından çok uzun bir süre (Sağlık Bilim Kurulu Üyeleri) Beş yıl gibi süreden bahsetmeye başladı. Bana göre bu beş yıl çok uzun bir zaman. Belki diyeceksiniz sağlığımız yerinde olsunda her şeye katlanırız. Sağlık Bakanlığı, bundan sonra da yüzümüzde maskesiz dolaşamayacağımızın işaretini vermeye başladı…
Evlerimize zorunlu kapatıldığımız, dışarıya çıkma yasağı geldiği günlerde ev hayatımızda yiyeceklerimiz de, iyilik yapma isteklerimizin kabardığı iyiliksever insanlar olduğumuzu hatırladık. Belki de Ramazan ayının olmasıyla da yardımlara başladık…
PANDEMİ GÜNLERİ EVLERDE NELERİ Mİ HATIRLATTI?
Bugüne kadar duyduğumuz ancak yaşamadığımız günleri yaşamaya başladık. Unuttuklarımızı yeniden hatırladık. Evlerde ekmekler yapmaya, yani üretmeyi öğrenmeye başladık. Açlık duygusundan korkarken, çöplere atılan yemeklerin, ekmeklerin utancını yaşamaya başladık...
Eski Yıllarda olduğu gibi bir göz odada yaşanabildiğini anlarken,bunca zaman neleri ne uğruna talan ettiğimizi sorgulamaya başladık. Beton yığınlarının üzerlerindeki göz alıcı çizgilerin değil de, tarlada, bahçelerde çalışan çiftçilerin avuçlarındaki o emek çizgilerinin paha biçilemez olduğunu anlamaya başladık...
Önceleri misafir gibi gezdirdiğimiz gözlerimiz gerçekten bakmayı, bakıp da gerçekleri görmeyi öğreniyor. Kirinden arınırken kalplerimiz, ellerimiz başka hayatlara dokunmaya başlıyor. Bu sancılı günler de bu yüzden, Hepimiz yeniden doğacağımız günü beklemeye başladık...
Yaptığınız iyilik, sergilediğiniz kibarlık, gösterdiğiniz sevgi ve iyilikler size çok farklı şekilde geri dönecektir. Tıpkı hayvanların korku sinyallerini almaları gibi birçok insan da hassastır. Sakladığınızı sandığınız düşünceler sesinizle, mimiklerinizle ve beden dilinizle yayılır. Başkalarının başarısından, şansından keyif alın. Bunu yaparsanız siz de şansı kendinize çekmiş olursunuz…
Başkalarını affetmek, zihinsel huzur ve sağlık için gereklidir.
Eğer sağlıklı ve mutlu olmak istiyorsanız sizi incitmiş olan herkesi affetmelisiniz. Hayat kimseyi kayırmaz. Kimseye torpil yapmaz. Onun için kimse özel değildir; sağlık, keyif, huzur prensiplerinin safına geçtiğinizde size iyilik yapar. Hayat hiçbir zaman hastalık, rahatsızlık, kaza yâda acı göndermez. “Ne ekersen onu biçersin” sözüne göre, bunları başımıza olumsuz ve yıkıcı düşüncelerimizle kendimiz getiririz…
Suçluluk duygusu hayata dair yanlış bir kavramdır. Hayat sizi cezalandırmaz yâda yargılamaz. Bunu yanlış inançlarınızın, olumsuz düşüncenizin ve kendinizi yargılamanızın bilinçaltı etkileri ile siz kendinize yaparsınız…
Eğer biri sizi eleştirirse ve bu hatalar sizin içinizdeyse sevinin, teşekkür edin ve yorumlarını takdir edin. Bu size hatayı düzeltme fırsatı verir. Rehberlik ve doğru eylem için dua ettiğinizde geleni kabul edin. Bunun iyi, çok iyi olduğunu fark edin. Bu durumda kendinize acıma, eleştiri ve nefret için hiç neden kalmaz. Evlerimizde bunları düşünme ve değerlendirme fırsatı bulduk. Ne dersiniz?