PİRİNCİN TAŞLARI
Helikopter kazası sonucu şehit olan Askerlerimizi yüreklerimize gömdük. Olay yerinde inceleme yapan Kırım Kaza Ekibi, en ince ayrıntılarına kadar inceleme raporunu kamuoyuyla paylaşılması gerekir. Vatandaşlarda akıllarında ki şüpheden kurtulmalıdır…
Gelelim konumuz olan Döviz kurları, TL karşısında son 1 ayda hızlı düşüş yaşadı. Son 7 ayın en düşük seviyelerini görmüştü. TL’nin döviz karşısında yaklaşık yüzde 20 değer kazanması ile dolar 7 TL, Euro 8 TL’nin altına gerilemişti…
Türkiye de ekonomi yönetiminin değişmesiyle birlikte, maliye ve para politikalarında değişikliğe gidilmiş, TL faizlerinin de enflasyon üzerinde artmasıyla birlikte TL, gelişmekte olan ülke paraları içinde en fazla değer kazanan paralardan biri olmuştu. Geçen hafta, döviz kurları da, dolarda 7.53, Euro da 8.98 seviyelerini gördü. Dünden itibaren, Türkiye büyüme rakamlarının olumlu gelmesi ile bir miktar geriledi. Türkiye’ye 5 milyar dolarlık portföy girişi, 15 milyar dolar swap ile gelen sıcak paraya rağmen, dövizin düşüşü uzun sürmedi…
TC Merkez Bankası kasım ayından bu yana, 675 baz puan faiz artırdı. Bunların yanı sıra, kredi derecelendirme kuruluşu Fitch de Türkiye’nin kredi notunu BB- olarak teyit ederken, not görünümünü de negatiften durağana çevirdi. Bütün bunların yanında, Moody’s de büyüme tahminlerini yukarı doğru revize etti. Fakat bütün bu olumlu gelişmelere rağmen, döviz kurları yeniden yükselmeye başladı…
Peki, kurlar neden çıkıyor? Gelelim son 1 haftada döviz artışının nedenlerine; Özellikle dolar kurunun 1 haftada 6,90’dan 7,53’e yükselmesinin en önemli nedenlerinden birinin küresel piyasalarda ABD’nin 10 yıllık tahvil faizinin 1,10 seviyesinden 1,70 seviyelerine yükselmesi olduğunu söyleyebiliriz. ABD de enflasyon riskinin artması ile 10 yıllık tahvil faiz getirilerinin beklenmedik bir şekilde son 1 yılın en yüksek seviyesine çıkması gelişmekte olan ülke para birimlerinin genelinde değer kaybı yaşanmasına yol açtı…
ABD tahvillerindeki yükselişin devam etmesi, TL cinsinden yatırım araçlarını olumsuz etkilemektedir. Ayrıca, ABD ekonomisi canlanma belirtileri uzun vadede enflasyonun düşük seyretme beklentisi de, küresel düzeyde dolara olan talebi de yüksek tutuyor. Türkiye Merkez Bankası’nın piyasada TL sığlığı sağlama amacıyla, faiz politikası ile uyumlu, tamamlayıcı bir adım atarak sıkılaştırıcı, dövizin artmasını durdurmak için hamle yaptı. Ancak, zorunlu karşılık oranlarında artışa gidilmesi de TL’ye olan talebi olumlu etkilememiş ve dövizdeki artışı durduramamıştır. Dövizin ateşini indirmek enflasyon için plan, program, reform gibi adımlar şarttır…
Ayrıca bunun için iç siyasi söylemlerde etkili oluyor. Aynı anda her kesimde etkin adımlar atılırsa, enflasyon aşağı çekilebilir. Türkiye’nin ABD ile S- 400 gerilimi ve AB ile ilişkileri de piyasaların yakın takibinde. Türkiye’deki büyüme rakamlarının olumlu gerçekleşmesi, 2020 yılını büyüme ile kapatan ender ülkelerden olması, Türkiye de döviz kurlarını bir miktar geriletti…
Sonuç olarak, kurlarda ilerleyen dönemlerde neler olabilir diye öngörüde bulunmak gerçekten çok zor. Ancak, TL’nin döviz kurları karşısındaki durumunu, ağırlıklı olarak Türkiye Merkez Bankası’nın faiz kararı ve yükselmekte olan enflasyon ile ABD’nin 10 yıllık tahvil faizlerinin seyri ve Türkiye’nin ABD, AB ve bulunduğu bölgedeki siyasi, konjonktürel ilişkileri ve Türkiye iç politikasındaki gelişmeler belirleyecektir…