Türkiye seçimlere kilitlendi. Türk halkı seçimle yatıp seçimle kalkıyor. Türkiye seçimlere kilitlendi derken, Yunanistan, Rumlar, İsrail, Fransa ve ABD destekli savaşa hazırlanma havası esiyor. Yunanistan Ege Denizinde sahasını 12 mile çıkarma sevdasında. 12 mil Türkiye için savaş sebebidir. Geçen hafta Yunanistan da seçim vardı 28 Mayıs Pazar günü de Türkiye de Cumhurbaşkanlığı seçimi 2’inci tur seçimleri için yeniden sandık başına gidecek…
İlk turda beklediğini bulamayan muhalefet, şansını 2’inci turda da deneyecek. İlk turda beklemediği bir başarı sağlayan Ak Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ise 2’inci turda da olası zaferini kutlamaya hazırlanıyor...
Seçim öncesi beklentiler Millet İttifakı’nın ilk turda hem Cumhurbaşkanlığını, hem de meclis çoğunluğunu almasıydı.
Ama olmadı. Her ikisini de kaybetti. Buna rağmen cumhurbaşkanlığı için 28 Mayıs’ta Erdoğan ile Kılıçdaroğlu yeniden yarışacak.
İlk turda Erdoğan %49,5 - Kılıçdaroğlu ise %45 oy aldı. İki aday arasında neredeyse 2,5 milyon oy fark var…
Bu fark kapanabilir mi?
Belki kapanabilir. İlk turda sandığa gitmeyen 6-7 milyon seçmen sandığa gider ve Kılıçdaroğlu’na oy verirse, ya da Oğan’a verilen 2,8 milyon oyun tamamı Kılıçdaroğlu’na oy atarsa seçimi Kılıçdaroğlu kazanır. Ama siyasi olarak bunun gerçekleşmesi oldukça zordur. İlk turda meclis çoğunluğunu Cumhur ittifakının alması ve Erdoğan’ın da çok az farkla ikinci tura kalması, muhalefet açısından zor oldu. Seçim sonucu 2’inci turu işaret ediyordu...
Dünyanın gözünün olduğu Türkiye seçimi beklendiği gibi muhalefetin zaferiyle sonuçlanmadı. Birincisi birbirinden çok faklı görüşlere sahip 6 siyasi partinin, birde gizli kalan HDP ve iki Belediye Başkanın bir araya gelmesiyle oluşturulan Millet ittifakı kendi tabanından gereken oyu alamadı…
İyi Parti’nin Kılıçdaroğlu’nun adaylığına karşı son ana kadar tekrarladığı “Kılıçdaroğlu bu seçimi kazanamaz, biz kazanacak aday çıkarmalıyız” söylemi hem adayı hem de ittifakı güvenilmez kıldı.
Sinan Oğan’ın aldığı 3 milyona yakın oyun önemli bir kısmının İyi Parti tabanından gittiğini düşünüyorum…
Muhalefetin aday belirleme sürecini uzatması ve sonunda Akşener’in önce masayı terk etmesi, sonra zorunlu geri dönmesi, adayı içine sindirememesi güvensizliği daha da artırdı. İyi parti dışındaki sağ partilerin ciddi bir tabanlarının olmaması, buna rağmen CHP listelerinden seçime girerek, CHP seçmenlerini rahatsız edecek milletvekili adaylarının olması da ayrıca CHP tabanında da tartışmalara yol açtı…
Elbette iktidarın devlet gücünü arkasına alması, devlete karşı güçlü bağlılık duyan Türk halkının iktidar partilerine oy vermesini sağladı. Genelde bütün seçimlerde seçmeni en çok etkileyen ekonomidir. Ekonomi ne kadar kötü giderse gitsin, muhalefetin yeterince güven verememesi ve iktidarın da aksine “bu sıkıntıyı da çözerse Erdoğan çözer” güvencesini vermesidir…
Deprem bölgelerinde de durum bundan farklı olmadı. 11 ili, 13 milyon insanı etkileyen ve asrın felaketi olarak nitelenen deprem sonrasında yaşananlar kısa zamanda unutuldu. Yeni binaların temelleri kısa sürede atıldı ve binalar yükselmeye başladı. İktidar yine bunları göstererek “yaparsa Başkan Erdoğan yapar” güvencesini verdi…
Hatay, Defne’de 50 günde Devlet hastanesini inşa etti hizmete soktu. Bu da büyük güven kazandırdı Erdoğan’a, millet; “yaparsa Erdoğan yapar” diye bağırıyordu... Yapılan icraatlar ve verilen sözlerin yapılması çok önemliydi…