ISMAHAN ÇERİBAŞI
Köşe Yazarı
ISMAHAN ÇERİBAŞI
 

Çocuk ağlaması (kadıncıklar ve adamcıklar)

Kadın, evin önünde soğuktan iki büklüm olmuş kucağındaki çocuğunu kaybetmenin hüznünü kusuyor. İnanmıyorum inanasım da gelmiyor. Kapıdan çıkarken nasıl unutulur çocuk ya da eline mamasını verip nasıl caka satmaya gider adam...  Yalancı! Yalancılar! Kadın cebindeki sigaradan çıkarıp derin derin bir kaç nefes alıyor, sesliğimi hala koruyorum Yanımdaki başka bir kadın montunu çıkarıp titreyen kadına veriyor ve arabaya geçmesini söylüyor. Titreyen kadını sol yanıma alıp gözlerimi üzerine dikiyorum. "Bana vurdu" dedi. İnanılması güç olmayan bir şey söylemişti lâkin yine de merak edip sordum, " Durduk yere mi, vurdu?" Öyle ya bir insan ruh hastası değilse durduk yere neden vursun ki...  ‘İşte’ dedi, kadın ‘İşte!’ Direksiyonda ki diğer kadına  “Çağır kocasını gelsin” dedim. Kararlıydım, konuşacak hüküm verecek ve kalemi bu gece kıracaktım.  Adam dakikalar sonra geldi arabanın ön sağ koltuğuna geçti. Alkollüydü ama dili doğru dönüyordu "Aba" diye başladığı mevzuyu derinlemesine anlatmaya başlamıştı... Yanılmamıştım kadının sürekli bunu al, bunu getir, bu neden böyle olmadı, temizlik yapmaması, evine bakmaması derken her şey dağ olup bugün gecenin koynuna bırakılmıştı... Düşünüyordum ne yapabilirim nasıl yapabilirim diye aklıma bir yerde okuduğum eski aile dramı gelmişti. Kadın boşanmak için babasının kapısına gelmiş ve babası kabul etmemiş kızını kocasının evine geri göndermişti. Bu çözüm müydü? Mecburiyet karşısında belki ama yanlış bir adım da olabilirdi. O an yapabileceğim tek şey çocuğu anasına kavuşturmaktı. Direksiyon başında oturan kadına yönelip  - Önce çocuğu alalım dedim Kadının evinin önünde beklemeye başladık anne olacak kadına  - Git, çocuğu al gel dememe rağmen ‘ben, o eve gitmem’ dedi. Ne yaptıysak. Ne dil döktüysek olmadı ne arabadan indi nede çocuğunu almak için bir hamle yaptı.  Dakikalar sona altmışlı yaşlarda bir adam çocuğu getirdi. Çocuğun kirpikleri dahi ağlamaktan ıslanmıştı. Çocuğu adamın kucağından alıp arabadaki anne olacak kadına verdim. Çocuk annesinin kucağında anında sustu. Adının Yasin olduğunu öğrendiğim altmışlı yaşlarda ki kara kuru adama teşekkür edip  - ‘Biz, biraz konuşalım. Sonra sizlerle de istişare ederiz’ deyip uzaklaştık.  Arabaya geçtim annesinin boynuna sımsıkı sarılan 2 yaşına girmemiş kız çocuğu ayrılmaya niyeti yoktu lâkin annesi aynı duyguları taşımıyordu.   Öfkeyle karışık  - çocuğu emzir diyerek seslendim... Ne gecedir bizi bitiren nede ışıklar içimizi aydınlatan... Yanlış teslimiyete kucak açmış onca insanlar... İnce bir saz çalarken yüreğimin bamteli isyanda. Sırası mıdır ki kalkıp gitmenin masadan yoksa inadına… İnfilak etmiş bütün düşüncelerim. Ne olacaksa olsun hissindeyim. Geceden kalma yarım yamalak uykularımı alıp gidiyorum yaşanılması güç bu şehirden...  Satır satır infazına karar veriyorum her şeyin. Koca bavulun içinde saman sarısı kâğıtlarım ve kullanmaya dâhi kıyamadığım kalemlerim var. Bu başka bir his, bu başka bir düşünce saat gecenin on ikisi göz pınarlarından süzülmüş yaşlar gözümün önünde boncuk boncuk dökülürken yanaklarından, kucağıma almak istiyorum çocuğu, gelmiyor... Şehrin aldatan ışıklara kanıp bende kandırmak istiyorum. Çocuk elleriyle itiyor ellerimi, istenmiyorum... Zoruma gidiyor... Annesine kızıyorum tüm sebep olduğu için. Suçlu arıyorum,  bu yüzden yolun en başına dönüyorum anne, babayı, çevreyi ve okul hayatını... Yanlışlar silsilesi içerisinde maalesef çocukta yerini almıştı... Dayanamıyorum,  çocukların gözyaşlarında boğuluyorum. Bunu yapan anne ve babalar ve böyle insanların "anne" sıfatını almasını istemiyorum... Birden kendi sesimi duyacak şekilde  - Ne yani sadece doğmak mıydı suçu?  Elbette değildi ama belki de hatırlamayacağı bu olayları yaşamak zorunda mıydı?  İnime girmek ve günlerce çıkmak istemiyorum. İçimde debelenen bu huzursuzluğu atamıyorum. Uyku... O nerelerdeydi acaba... Uyumam lazım...  Ancak o zaman özgürlüğüne kavuşur ruhum...  Uyku...
Ekleme Tarihi: 24 Haziran 2024 - Pazartesi

Çocuk ağlaması (kadıncıklar ve adamcıklar)

Kadın, evin önünde soğuktan iki büklüm olmuş kucağındaki çocuğunu kaybetmenin hüznünü kusuyor. İnanmıyorum inanasım da gelmiyor. Kapıdan çıkarken nasıl unutulur çocuk ya da eline mamasını verip nasıl caka satmaya gider adam... 

Yalancı! Yalancılar!

Kadın cebindeki sigaradan çıkarıp derin derin bir kaç nefes alıyor, sesliğimi hala koruyorum

Yanımdaki başka bir kadın montunu çıkarıp titreyen kadına veriyor ve arabaya geçmesini söylüyor. Titreyen kadını sol yanıma alıp gözlerimi üzerine dikiyorum. "Bana vurdu" dedi. İnanılması güç olmayan bir şey söylemişti lâkin yine de merak edip sordum,

" Durduk yere mi, vurdu?" Öyle ya bir insan ruh hastası değilse durduk yere neden vursun ki... 

‘İşte’ dedi, kadın ‘İşte!’

Direksiyonda ki diğer kadına 

“Çağır kocasını gelsin” dedim. Kararlıydım, konuşacak hüküm verecek ve kalemi bu gece kıracaktım. 

Adam dakikalar sonra geldi arabanın ön sağ koltuğuna geçti. Alkollüydü ama dili doğru dönüyordu "Aba" diye başladığı mevzuyu derinlemesine anlatmaya başlamıştı... Yanılmamıştım kadının sürekli bunu al, bunu getir, bu neden böyle olmadı, temizlik yapmaması, evine bakmaması derken her şey dağ olup bugün gecenin koynuna bırakılmıştı... Düşünüyordum ne yapabilirim nasıl yapabilirim diye aklıma bir yerde okuduğum eski aile dramı gelmişti. Kadın boşanmak için babasının kapısına gelmiş ve babası kabul etmemiş kızını kocasının evine geri göndermişti. Bu çözüm müydü? Mecburiyet karşısında belki ama yanlış bir adım da olabilirdi. O an yapabileceğim tek şey çocuğu anasına kavuşturmaktı. Direksiyon başında oturan kadına yönelip 

- Önce çocuğu alalım dedim

Kadının evinin önünde beklemeye başladık anne olacak kadına 

- Git, çocuğu al gel dememe rağmen ‘ben, o eve gitmem’ dedi.

Ne yaptıysak. Ne dil döktüysek olmadı ne arabadan indi nede çocuğunu almak için bir hamle yaptı.  Dakikalar sona altmışlı yaşlarda bir adam çocuğu getirdi. Çocuğun kirpikleri dahi ağlamaktan ıslanmıştı. Çocuğu adamın kucağından alıp arabadaki anne olacak kadına verdim. Çocuk annesinin kucağında anında sustu. Adının Yasin olduğunu öğrendiğim altmışlı yaşlarda ki kara kuru adama teşekkür edip 

- ‘Biz, biraz konuşalım. Sonra sizlerle de istişare ederiz’ deyip uzaklaştık. 

Arabaya geçtim annesinin boynuna sımsıkı sarılan 2 yaşına girmemiş kız çocuğu ayrılmaya niyeti yoktu lâkin annesi aynı duyguları taşımıyordu.  

Öfkeyle karışık 

- çocuğu emzir diyerek seslendim...

Ne gecedir bizi bitiren nede ışıklar içimizi aydınlatan... Yanlış teslimiyete kucak açmış onca insanlar... İnce bir saz çalarken yüreğimin bamteli isyanda. Sırası mıdır ki kalkıp gitmenin masadan yoksa inadına…

İnfilak etmiş bütün düşüncelerim. Ne olacaksa olsun hissindeyim. Geceden kalma yarım yamalak uykularımı alıp gidiyorum yaşanılması güç bu şehirden... 

Satır satır infazına karar veriyorum her şeyin. Koca bavulun içinde saman sarısı kâğıtlarım ve kullanmaya dâhi kıyamadığım kalemlerim var. Bu başka bir his, bu başka bir düşünce saat gecenin on ikisi göz pınarlarından süzülmüş yaşlar gözümün önünde boncuk boncuk dökülürken yanaklarından, kucağıma almak istiyorum çocuğu, gelmiyor... Şehrin aldatan ışıklara kanıp bende kandırmak istiyorum. Çocuk elleriyle itiyor ellerimi, istenmiyorum... Zoruma gidiyor...

Annesine kızıyorum tüm sebep olduğu için. Suçlu arıyorum,  bu yüzden yolun en başına dönüyorum anne, babayı, çevreyi ve okul hayatını... Yanlışlar silsilesi içerisinde maalesef çocukta yerini almıştı... Dayanamıyorum,  çocukların gözyaşlarında boğuluyorum. Bunu yapan anne ve babalar ve böyle insanların "anne" sıfatını almasını istemiyorum...

Birden kendi sesimi duyacak şekilde 

- Ne yani sadece doğmak mıydı suçu? 

Elbette değildi ama belki de hatırlamayacağı bu olayları yaşamak zorunda mıydı? 

İnime girmek ve günlerce çıkmak istemiyorum. İçimde debelenen bu huzursuzluğu atamıyorum. Uyku... O nerelerdeydi acaba... Uyumam lazım... 

Ancak o zaman özgürlüğüne kavuşur ruhum... 

Uyku...

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve denizli20haber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
islami sohbetler sohbet elektronik sigara omegle tv türk sohbet islami sohbet cinsel sohbet baskılı poşet baskılı poşet emlak seviye 5 mutfak lavabo tıkanıklığı açma özellikleri su böreği sipariş galeri yetki belgesi nasıl alınır yalama taşı dijital pazarlama ajansı