VAHAP DABAKAN
Köşe Yazarı
VAHAP DABAKAN
 

Tuz, sağlık dostu değil, tam tersine düşmandır!

Ben kendi ailemden iyi biliyorum. Rahmetli Babam ve Annem şimdi de benim üç çocuğumda da tansiyon olduğu için bende korkuyla hayatımdan aşırı tuz kullanmayı çıkardım. Sadece insan vücudunu faydası olduğu içinde en aza indirdim 3-4 gram kullanmaya çalışıyorum. Tuz da en az şeker, tütün ve alkol kadar öldürücüdür. Bunu bilinmesinde yarar vardır…        Tuz, tütünün, alkol ve şekerin insan sağlığına zararları konusunda ülkemizde yeteri kadar uyarı ve telkin yapılıyor. Gelgelelim tuzun zararları konusunda yeterli telkin ve aydınlatma yoktur. Gıda satış reyonlarında tüketicilere sunulan şekersiz ve hatta diyabetik ürünler hepimizin gözü önünde görülmektedir. Ama tuzsuz ürünler için herhangi bir standa rastlamamaktayız. Marketlerde böyle bilgi var mı? Yoktur…        Tuzun gıda ürünlerini zamana karşı koruyucu bir madde olmasından ve  ticari önem taşımasından dolayı mı, yoksa bu baştan savmacılık mıdır?        Atasözünde söylendiği gibi, Ticarette: “tuzlayım da kokmasın” düşüncesi mi  hâkim… Bilinen bir şey ki, tuzlanmayan kimi gıda ürününün raf ömrü uzun değildir. Bu ürünler buzlukta tutulsa bile pek uzun ömürlü olmuyor. Peki, tuzun sağlık açısından taşıdığı ciddi sakıncaların her türlü ticari kaygının üstünde olması gerekmez mi? Acı gerçek şu ki, gerekmiyor işte! Böyle olunca da tüketici az tuzlu ürünleri bulabilse de, sıfır tuzlu ürünlere pek rastlayamıyor…        Son aylarda Damadımın rahatsızlığı ve aylardır yoğun bakımda koma halinde bulunması nedeniyle Kızım ile birlikte haftanın 4 günü Hastane yoğun Bakım önünde geçiyor. İster istemez orada hastası olup bekleyenlerle akraba gibi oluyorsunuz. Orada insanlardan dinlemeye çalıştığım be bilgilenmek için yoğun araştırmalara giriyorum. Kalp rahatsızlığı ve tuz nedeniyle tansiyon yüksekliği iyice artış gösterdiğini görüyorum…        Araştırmam nedeniyle Öğrendiklerimi size aktararak bu konunun üzerine daha ciddi şekilde eğilmenizi sağlamak istedim. Bana uzmanlarca söylenen şu ki, enfarktüsün en büyük tetikleyicisi kalbi besleyen damarların an gelip sodyumla tıkanmasıdır. Sodyum ise, çokça tükettiğimiz tuzun içindedir…        Bazı uyanık imalatçılar lor, peynir süt mamullerine eskisine nazaran çok fazla tuz koymaktalar. Neden mi? Haksız fazla para kazanmak içindir…        Gıdalardaki tuz sorunu ABD’de 80’li yıllarda çözülmüştü. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, son yıllarda ekmek ve tüm gıdalardaki tuz oranını kontrole altına alan yasalar çıkararak bu problemi kısmen Türkiye’de çözmüştür. Bizde ise insanlarımız aşırı tuzla ilgili bu ciddi sağlık sorunundan haberdar değildir Özer Raif’in belirttiği gibi aşırı tuz sorunu Türkiye’de ancak ‘kısmen’ çözülmüştür…        Araştırmalar gösteriyor ki, Türkiye’de tuz tüketimi halen 16-18 gramı buluyor. Son yıllarda yapılan kısıtlamalarla bu miktar ancak 14,8 grama düşürülebildi…        Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, günde ortalama 5 gram tuz almamız vücudumuz için yeterlidir.  Tuzun büyük bir kısmını yemeğe koyduğumuzdan değil, işlenmiş gıdalardaki besinlerden alırız. İşlenmiş besinlerden genellikle, yüzde 75 kadar sodyum alınır. Bu nedenle tuz alımını azaltmak için sofradan tuzu kaldırmanın yanı sıra, işlenmiş besinlerden kaçınmak da çok önemli…        Aşırı tuzun verdiği zararlar sadece kalp krizleriyle sınırlı değildir… Fazla miktarda tuz tüketimine bağlı olarak yüksek tansiyon, bölgesel veya yaygın ödem oluşumu, damar sertlikleri, böbrek yetmezliğine yol açabilen hastalıklar ve inme (felç) gibi sağlık sorunları da ortaya çıkabilir. Gerisi size aittir…
Ekleme Tarihi: 27 Haziran 2024 - Perşembe

Tuz, sağlık dostu değil, tam tersine düşmandır!

Ben kendi ailemden iyi biliyorum. Rahmetli Babam ve Annem şimdi de benim üç çocuğumda da tansiyon olduğu için bende korkuyla hayatımdan aşırı tuz kullanmayı çıkardım. Sadece insan vücudunu faydası olduğu içinde en aza indirdim 3-4 gram kullanmaya çalışıyorum. Tuz da en az şeker, tütün ve alkol kadar öldürücüdür. Bunu bilinmesinde yarar vardır…

       Tuz, tütünün, alkol ve şekerin insan sağlığına zararları konusunda ülkemizde yeteri kadar uyarı ve telkin yapılıyor. Gelgelelim tuzun zararları konusunda yeterli telkin ve aydınlatma yoktur. Gıda satış reyonlarında tüketicilere sunulan şekersiz ve hatta diyabetik ürünler hepimizin gözü önünde görülmektedir. Ama tuzsuz ürünler için herhangi bir standa rastlamamaktayız. Marketlerde böyle bilgi var mı? Yoktur…

       Tuzun gıda ürünlerini zamana karşı koruyucu bir madde olmasından ve  ticari önem taşımasından dolayı mı, yoksa bu baştan savmacılık mıdır?

       Atasözünde söylendiği gibi, Ticarette: “tuzlayım da kokmasın” düşüncesi mi  hâkim… Bilinen bir şey ki, tuzlanmayan kimi gıda ürününün raf ömrü uzun değildir. Bu ürünler buzlukta tutulsa bile pek uzun ömürlü olmuyor. Peki, tuzun sağlık açısından taşıdığı ciddi sakıncaların her türlü ticari kaygının üstünde olması gerekmez mi? Acı gerçek şu ki, gerekmiyor işte! Böyle olunca da tüketici az tuzlu ürünleri bulabilse de, sıfır tuzlu ürünlere pek rastlayamıyor…

       Son aylarda Damadımın rahatsızlığı ve aylardır yoğun bakımda koma halinde bulunması nedeniyle Kızım ile birlikte haftanın 4 günü Hastane yoğun Bakım önünde geçiyor. İster istemez orada hastası olup bekleyenlerle akraba gibi oluyorsunuz. Orada insanlardan dinlemeye çalıştığım be bilgilenmek için yoğun araştırmalara giriyorum. Kalp rahatsızlığı ve tuz nedeniyle tansiyon yüksekliği iyice artış gösterdiğini görüyorum…

       Araştırmam nedeniyle Öğrendiklerimi size aktararak bu konunun üzerine daha ciddi şekilde eğilmenizi sağlamak istedim. Bana uzmanlarca söylenen şu ki, enfarktüsün en büyük tetikleyicisi kalbi besleyen damarların an gelip sodyumla tıkanmasıdır. Sodyum ise, çokça tükettiğimiz tuzun içindedir…

       Bazı uyanık imalatçılar lor, peynir süt mamullerine eskisine nazaran çok fazla tuz koymaktalar. Neden mi? Haksız fazla para kazanmak içindir…

       Gıdalardaki tuz sorunu ABD’de 80’li yıllarda çözülmüştü. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, son yıllarda ekmek ve tüm gıdalardaki tuz oranını kontrole altına alan yasalar çıkararak bu problemi kısmen Türkiye’de çözmüştür. Bizde ise insanlarımız aşırı tuzla ilgili bu ciddi sağlık sorunundan haberdar değildir Özer Raif’in belirttiği gibi aşırı tuz sorunu Türkiye’de ancak ‘kısmen’ çözülmüştür…

       Araştırmalar gösteriyor ki, Türkiye’de tuz tüketimi halen 16-18 gramı buluyor. Son yıllarda yapılan kısıtlamalarla bu miktar ancak 14,8 grama düşürülebildi…
       Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, günde ortalama 5 gram tuz almamız vücudumuz için yeterlidir.  Tuzun büyük bir kısmını yemeğe koyduğumuzdan değil, işlenmiş gıdalardaki besinlerden alırız. İşlenmiş besinlerden genellikle, yüzde 75 kadar sodyum alınır. Bu nedenle tuz alımını azaltmak için sofradan tuzu kaldırmanın yanı sıra, işlenmiş besinlerden kaçınmak da çok önemli…
       Aşırı tuzun verdiği zararlar sadece kalp krizleriyle sınırlı değildir… Fazla miktarda tuz tüketimine bağlı olarak yüksek tansiyon, bölgesel veya yaygın ödem oluşumu, damar sertlikleri, böbrek yetmezliğine yol açabilen hastalıklar ve inme (felç) gibi sağlık sorunları da ortaya çıkabilir. Gerisi size aittir…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve denizli20haber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
islami sohbetler sohbet elektronik sigara omegle tv türk sohbet islami sohbet cinsel sohbet emlak seviye 5 mutfak lavabo tıkanıklığı açma özellikleri su böreği sipariş galeri yetki belgesi nasıl alınır yalama taşı dijital pazarlama ajansı İstanbul evden eve nakliyat