İlmihal kitabı ile gerçekleştirdiğiniz ziyaretleri ve bunları sosyal medya ve web siteniz aracılığıyla topluma sunmanızı takdirle karşılıyorum. Bu değerli katkılarınız, toplumumuzun bilgi edinme ve dini eğitim konusundaki bilincini artırmaktadır.
Ancak, bu önemli çalışmalarınızın yanı sıra, Denizli ilindeki deprem riski taşıyan Kur'an kursları ve camilerin güçlendirilmesi veya yeniden inşa edilmesi de büyük bir önem arz etmektedir. Bu yapıların depreme karşı dayanıklılığı, hem öğrencilerimizin hem de cemaatimizin güvenliği açısından kritik bir konudur.
Mevcut yapıların güvenlik seviyelerini değerlendirmek ve gerekli güçlendirmeleri yapmak, hepimizin ortak sorumluluğudur. Bu konuda göstereceğiniz çaba ve hassasiyet, toplumumuz tarafından büyük bir memnuniyetle karşılanacak ve takdirle alkışlanacaktır. İçerisinde hizmet verdiğiniz İl Müftülüğü binasının depreme dayanıklılık testlerinin yapılıp yapılmadığını merak ediyorum.
Pamukkale ilçesinde yer alan bir Kur'an kursu binasının depreme karşı dayanıklılığı hakkında ortaya çıkan gerçekler, ciddi bir vicdan sarsıntısına yol açmaktadır. Hafızlık eğitimi verilen, ilim ve irfan yuvası olarak bilinen bu binanın, deprem anında kartondan bir yapı gibi göçebileceği gerçeği, ihmallerin ne denli tehlikeli sonuçlar doğurabileceğini gözler önüne sermektedir. Depreme dayanıklılığı ancak son zamanlarda test edilmiş olan bu yapının, böyle bir durumun getirebileceği risklerle karşı karşıya kalması, yalnızca yasal değil, aynı zamanda etik bir sorumluluk meselesidir. İnsan hayatının bu kadar kritik bir noktada ihmale gelmemesi gerektiği unutulmamalı; her eğitim kurumu, her yapı, güvenlik açısından titizlikle denetlenmeli ve toplumun güven duygusu asla riske atılmamalıdır.
Bir toplumun vicdanını sarsan olaylar, çoğu zaman ihmallerin gölgesinde şekillenir.
Yıllar boyunca hafızlık eğitiminin verildiği, ilim ve irfan yuvası olarak kabul edilen bir Kur'an kursu binasının, aslında bir deprem karşısında kartondan bir yapı gibi göçmeye mahkûm olduğunu görmek, hüzün verici ve vicdan sarsıcı bir olaydır.
Ne yazık ki, bu yapının depreme dayanıklılığı ancak son zamanlarda akıllara gelmiş ve test edilmiştir. Oysa yıllar yılı bu kursa da binlerce öğrenci okumuş, yüzlercesi hafız olmuştur.
İhmalkarlığın böylesine vahim boyutlara ulaşması, kelimenin tam anlamıyla bir skandaldır.
Bir depremde can kayıplarını önlemek, her şeyden önce sorumluluk bilincinin, aklın ve bilimin gereğidir.
Bu tür önlemler almak, yalnızca yasal bir yükümlülük değil, aynı zamanda etik bir zorunluluktur.
Eğer bu binada bir deprem meydana gelmiş olsaydı ve öğrenciler enkaz altında kalsaydı, bu ihmalkârlığın sorumluları, ne hukuk önünde, ne de toplumun vicdanında asla hesap veremezdi.
Toplum olarak unutmamalıyız ki, her bir ihmalkarlık, bir gün bedelini ödemek zorunda kalacağımız bir felaketin tohumlarını atar.
Bu yüzden, böylesi ciddi meselelerde ihmalkarlığa yer yoktur.
Her yapı, her eğitim kurumu, güvenlik açısından titizlikle denetlenmeli; insan hayatı, hiçbir mazeret ya da gecikme kabul etmeyecek kadar değerli görülmelidir.
Aksi takdirde, çöken yalnızca binalar değil, bir toplumun güven duygusu ve geleceğe dair umududur.