PİRİNCİN TAŞLARI
İçimizdeki PKK ve YPG’liler doğru durmuyor. Ödediğimiz vergilerden maaş alanlar, ekmeğimizi yiyenler. Topraklarımızda oturup her hainliği düşünenler, sosyal medyada paylaştıkları yıllanmış eski resimlerle Kürt kardeşlerimizi galeyana getirmeye çalışıyorlar. Aklı başında olan Kürt kardeşlerimiz, Güney Doğu’da bu filmi daha önce çok izledi. Hendek, çukur savaşlarıyla, Kürtlerin evlerini başlarına yıkan bu hainleri çok gördü. Kimse bu soysuzların yalanlarına kanıp sokağa çıkmayacak. Sosyal medyadaki bu yalanlara da kanmayacaktır...
ABD’nin beş bin tır dolusu silah verdiği ve düzenli ordu haline getirmek için eğitim verdiği PKK ve YPG teröristlerine zorunlu olarak müdahale etmek için Suriye sınırlarına Afrin’e “Zeytin Dalı” ismini verdiği Askeri Harekâtı başlattı. Askeri hareketlerde savaşan cephe olduğu kadar, geride kalan cephenin büyük bir önemi vardır.
Türk Milleti, topyekûn silahlı kuvvetlerinin ve ülkeyi yönetenlerin yanında olması zorundadır. Türk Vatandaşı olmak bunu emrediyor. Devleti, Hükümeti Yönetenlerin ve Askerlerimizin yanlarında olmamız gerekiyor. Milli birlik ve beraberlik içinde olmadığımız takdirde, ordumuzun silahlı mücadelesi hedefe varamaz…
Birlik ve beraberlik içerisinde olmamız gerektiğini 15 Temmuz FETÖ kalkışmasında gördük. Dil, din, ırk, mezhep, siyasi görüş ayrılığına düşmeden meydanlara, sokaklara, çıkmasaydık, ülkemize göz diken soysuzlar ülkemize çökeceklerdi. 15 Temmuz’u başaramayanlar, ABD, Suriye’de bir terör örgütü ile mücadele etmek için gelen ABD, yeni terör örgütü kurmaya başladı. 5 bin Tır dolusu silah vererek terör örgütünü kurdu. Kime karşı? Türkiye’ye karşı terör örgütü. Türkiye bu terör örgütünü yuvasında boğmaz mı?
Ancak bu cephe gerisindeki birliğin sadece savaş zamanlarında ve yüzeysel olarak sağlanması yeterli değildir. İnsanlarımız savaşta olduğu kadar barış ve huzur zamanında da, milli birlik ve beraberliği korumalıdır. Ne yazık ki, insanlarımız arasında milli birliğimizi bozan suni ayrılıklar var. Bu ayrılıklar son yıllarda siyasetçilerin girişimiyle derinleştirilmiştir. Son olarak yaptığım Belçika, Paris ve Almanya seyahatlerimde bir kez daha gördüm. Nerede bir Türk topluluğu yaşıyor ise istisnasız görmek mümkündür. Yani sadece Belçika, Paris ve Almanya için geçerli bir husus değildir…
İnsanlarımız maalesef; Sünni, Alevi, Türk, Kürt, Arap, Çerkez, Gürcü, Arnavut, Boşnak, Karadenizli, Doğulu, Balkanlı, Menzilci, Süleymancı, Atatürkçü, Sosyalist, Komünist vs. gibi bir ayrışma içine girmişler. Buna yurt dışında yaşayan Türklere, seçimlerde oy kullanma hakkı verilmesi ile particilik odaklı bölünmede eklenmiştir. Bu insanlar adeta birbirleri ile selamı sabahı kesmişler, birbirlerinin gelip gittiği yerlere uğramaz olmuşlar hatta camilerini ve diğer ibadet yerlerini de ayırmışlar…
Gurbette ortak idealler neredeyse yok bulmuş. Bu hayra alamet değildir. Müşterekleri olan Türk insanının bu ayrışmaya uğratılması, Türk toplumuna nerede olursa olsunlar büyük zarar veriyor. Bu suni ayrışmalar devam ettiği müddetçe bugün Afrin operasyonuyla gördüğümüz milli birlik, beraberliği çocuklarımızın, torunlarımızın görmesi ancak bir hayal olur. Onun için devletimizi ve siyaseti yönetenlerin bu konuda acilen tedbir almaları ve toplumun birlikte kaynaşması için gerekeni yapmaları lazımdır. Eğer bunun aksini yaparlarsa da bu ayrışmadan kendi lehlerine bir sonuç çıkarmaya çalışanlar olursa da, bunları teşhir etmekten kaçınmamak gerekir…
“Kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri”nin Afrin Operasyonu devam ederken, biz Türk Milletinin askerimize hep birlikte “Gazanız Mübarek Olsun” dediğini biliyoruz ama içimizde hainlerinde olduğunu biliyoruz. Başta Türkiye olmak üzere nerede bir Türk topluluğu yaşıyorsa, savaşta, barışta ve huzurda birlik içerisinde olmalıyız. Devletimizin ve Askerimizin yanında olmalıyız…